Gökçeada Sağlık Merkezi’nde görevliyim. Hemen her akşam orada vakit geçirip kahvehanelere gitmiyor, nöbetçi arkadaşlarla sohbet ediyor, gündüz noksan kalan bazı işleri tamamlıyorum.
1 Gökçeada Sağlık Merkezi’nde görevliyim. Hemen her akşam orada vakit geçirip kahvehanelere gitmiyor, nöbetçi arkadaşlarla sohbet ediyor, gündüz noksan kalan bazı işleri tamamlıyorum. En büyük husus orada bulunmam, sanki malımı bekliyor bazı adli vakalar olup evden çağrılmıyorum bir yerde mutluluk duyuyorum. Benim gibi bazı emniyet mensupları PTT ve buna benzer mensuplar da geceleri nöbetçi olan arkadaşlarının yanında vakit geçirir.
2 1966 yılında göreve başladığımda Ada’nın en batısında Tarım Açık Cezaevi kurulmuş ve haftada 2 gün mahkumlar toplu halde merkezimize getirilip muayene olurlar. Bazıları ‘Dr. Bey bizi çalıştırıyorlar, memleketten üzücü ailevi bir mektup aldım birkaç gün burada beni yatırırsan moralim çok bozuk’ talebiyle ek sayın doktor beyler olsun hanımlar olsun arada böyle mahkumları da merkeze yatırıyorlardı.
3 Yine bir akşam oradayım. Sıcak kanlı sempatik genç bir mahkum ‘Abi oturabilir miyim?’ dedi. Hizmetli Ali Efendi çay yapmış görevli nöbetçi hemşire hanım ve eşi mahkumun adı Ercan. Sordum ‘Suçun ne?’ dedim , ‘Hırsızlık abi’ dedi. ‘Ercan be öyle bir söyledin ki hırsızlığı neredeyse küçük dilin gözükecekti’ deyip ‘İnşallah günlerini tamamlayıp buradan çıkınca asla bir daha böyle bir şey yapmazsın. Mutlaka buradan ıslah olmuş kişi olarak ayrılırsın’ dediğimde ‘Ne yapmam abi bu da her görev gibi çok asil bir görev. Ben burada noksanlarımı tamamladım. Şu kadar zamanım burada heba oldu. Orada hiçbir ilmi konuşma dinlenilmez bir masa gibi yerin etrafında toplanılır. Herkes başından geçenleri anlatır, tecrübe sahibi olursun. Bak anlatayım bir balık almışsın bir buçuk kiloluk kıymetli bir sinarit balığı. Ne yaparsın solungacını, pulunu, kanatlarını, bağırsağını, kılçığını temizlersin değil mi güzel abicim. Bizim de görevimiz ‘Çok laf yalansız çok mal haramsız olmaz’ bizler işte o haram paraların kılını kılçığını, pulunu bağırsağını alırız sahibini bütün günahlardan temizlemiş oluruz. Adamcağızı cehenneme gitmekten kurtarmış oluruz. Neresi bunun asil olmayan tarafı. Öyle olsaydı Allah hırsızlık mesleğini icat etmezdi. Yani bizler kazançların haram kısımlarını alıp temiz hale getiriyoruz. Şimdi bir itirazınız olur mu?’ dıyen Ercan’ı epey dinledik.
4 Yorum, birçok olaylara karşıdan bakıyoruz hiçbir şeyin de düşündüğümüz gibi olmadığına böyle tesadüfen rastlıyoruz. Eskilerin bir lafı aklıma geldi ‘Kedi enceğini fare zannedip de yermiş’ diye. Allah öyle bir düzen kurmuş ki erkek kediler kendi neslinden olmayan encekleri yok ederken aynı şeyi belgesellerde aslanlarda da görüyoruz. Sürüye yeni bir erkek aslan giriyor. Anaları ne kadar gizli yere saklasalar da bulunup yok ediliyorlar. Eh ne yapalım elimizden bir şey gelmiyor.