Bundan tam 12 yıl önce bu köşede paylaştığımız et ithalatı meselesi.
Değişen hiçbir şey yok. Yine ithalat başlayacak ve kısır döngü memleketi batırmaya devam edecek. Et ithalatıyla ilgili gelişmeler hiç de hoş değil. Medyanın tutumu besi çiftliklerinde nerdeyse kaosa neden olmaya başladı. Et fiyatlarının artması ve tüketicinin korunması amacıyla alınan ithalat kararı üreticiyi sıkıntıya soktu. Çiftlik baskınları da yapmıştı bu memleket.
Hayvan kesim fiyatları henüz daha ithalat başlamadan düştü. İthal etin henüz bir haftadan önce gelmesi mümkün olmamakla birlikte, et kesim fiyatlarında %30’a varan düşüşler meydana geldi.
Bundan yaklaşık 4-5 ay önce Tarım Bakanı et fiyatlarının yükselmesi üzerine ülke genelinde sayım yaptırmış, tüketimi karşılayacak miktarda hayvan bulunduğunu, ithalatın söz konusu olmadığını bildirmişti. Bunun üzerine fiyatlar aynı kalmıştı. Kuzu kesiminin başladığı, etin bollaştığı bu dönemde ise fiyatlar tekrar yükselince apar topar ithalat kararı alındı. Şimdi Letonya, Moldova, Macaristan gibi ülkelerden 4000 ton civarında ilk etapta et gelecek. Teklif usulü alınacak etin İslami kurallara kesilip getirileceği de belirtilerek tüketici daha da rahatlatıldı.
Medya, insanları etkilemede ne kadar mahir olduğunu bu konuda da gösterdi. Tahmini fiyatlar bile verildi. 12-15 liraya kıyma yenileceğini abartarak verdi. Mezbahalarda besiciler sıraya girmeye başladı. Karkasın kilosu 13-14 TL’den kesilmeye başlandı. Geçtiğimiz bir yıl içinde besiciliğe yatırım yapan işletmeler, özellikle son zamanlarda alım yapanlar zarar etmiş durumda. Bundan sonraki dönemde hayvan besleme maliyetlerini düşürmek zorundalar.
Et fiyatları yükselmeden önce Yunanlılar Edirne, Keşan ve Tekirdağ’dan en fazla et alıyorlardı. Yunanistan’da etin kilosu 11 Avro civarında. Bizim paramızla 22 TL civarında. Et fiyatları yükseldikten sonra, Yunanlılar etlerini Bulgaristan’dan almaya başladılar.
Türkiye’nin kayıtlı 2.5 milyon çiftçisi var. Tarımda yaşayan nüfus 20 milyon civarında. Tarımsal işletmelerin %95’i bitkisel üretimle hayvansal üretimi birlikte yapmaktadırlar. Et ve süt fiyatlarının yükselmesiyle, aslında normal fiyatlarına gelmesiyle bu nüfus biraz rahatlamış, geçmişe yönelik borçlarını ödeyebilme umudu doğmuştu. İthalat uygulamasıyla birlikte, fiyatlar yeniden düşecek ve çiftçimizin üretim gücü zayıflayacaktır. Bu nedenle daha önce de belirttiğim gibi, üreticiye sorun yaşatmayacak makul bir fiyatın altına düşürülmemesinde yarar vardır.
Et ithalatı nüfusun 1/3’ini etkilemektedir. Onca zahmetle insanımızın beslenmesi için gayret eden kalender üreticimizin morallerini bozmadan, sosyal sıkıntılarını arttırmadan bir çözüm yolu bulunması, ithalata kesinlikle kısıtlama getirilmesi gerekmektedir. Vurgunculuk varsa eğer et sektöründe alacağını almıştır zaten bu geçtiğimiz üç ay içinde. Besilik danalarına gözü gibi bakan üreticinin elindeki malların değerini çok düşürmeden öyle güzel çözümler var ki hazır Et-Balık Kurumu devreye girmişken. Yerli ve ithal etin etiketini ayırmak bile yeterli üreticimizi korumak için.
Memleketi yönetenler 12 sene önce hayvancılığı batırmak istemişler. Yine batırmak istiyorlar. Demek ki çok güçlü bir sektör. Elin gavuru gelse batıramaz artık.