Kıymet bilmek önemlidir, kendi kıymetini bilmek ise en önemlisidir.

Kendini sevmek, kendinle barışık olmak, iyi enerjiler yaymak gerekir. Kendinin, canının, yanındakilerinin, zamanının, sahip olduğun şeylerin önemine varmak başkaları ile olan ilişkilerinin de temelidir.  
Amerikalı yazar Erma Bomback, bir köşe yazarıydı. Kanserdi ve bazı şeyler için geç olduğu gördükçe birçok şey için pişmanlık duyan tarafını dindirmeye çalışırken farkında olmadan okurlarına son bir mektup yazdı.
Çoğumuz elimizdekilerinin kıymetini kaybedince fark ederiz. U dönüşü yapıp, kazanmaya çalıştığımız ve bu uğurda mücadele verdiğimiz zamanlar da olur, ama gideni geri kazanmak zordur.
 
Amerikalı köşe yazarı Erma Bomback ölmeden önce son olarak kaleme aldığı köşe yazısında adeta okurlarına mesajlar veriyor ve diyor  ki; “Ben gidiyorum ve sizleri bırakmadan önce bunları ezberlemenizi, yapmanızı, yaşamanızı istiyorum.''
İŞTE O KÖŞE YAZISI
 
Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer, hastayken yatağa girer, dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim. Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz, yakardım. Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim. Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim. Oturma odasında TV seyrederken patlamış mısır yer, yerler leke olacak diye korkmazdım. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım. Saçım bozulmasın diye arabanın camının açılmasını önlemezdim. Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum. TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım. Hamileliğimin bir an önce sona erip doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim. Bu o kadar nadir bir olay ki. Mucize gibi bir şey. Çocuklarım beni öpmek istediğinde asla: "Önce git, ellerini, yüzünü yıka" demezdim. Onlara daha çok "Seni seviyorum.", ondan da daha çok "özür dilerim." derdim. Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey, her dakikasını değerlendirmek olurdu. Dikkatle bak, gerçekten gör, yaşa! Vazgeçme. Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç. Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi. Bunu yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım. Sahip olduğumuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için şükrederdim. Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor. Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz.”