Toplumun büyük bir kısmında bir süredir Z kuşağıdır ifadesi dillerde dolanıp duruyor. Aslında Z kuşağı uzaydan gelen garip ya da olağan üstü yaratıklar değiller.
Toplumun büyük bir kısmında bir süredir Z kuşağıdır ifadesi dillerde dolanıp duruyor. Aslında Z kuşağı uzaydan gelen garip ya da olağan üstü yaratıklar değiller. Z kuşağı hepimizin yakından bildiği tanıdığı 18 yaş ile 25 yaşları arasında geleceğimizi emanet edeceğimiz ailelerinin göz bebeği ülkenin umudu olan gençler.
Gerek çağın gereksinimleri gerekse toplumun son yıllarda şekillenen dinamikleri gereği kimisi hayat gerçeklerinden uzak bambaşka bir dünyada yaşayan, kimisi eğitim ve öğretimin kifayetsizliği içinde bilgiden, kültürden mahrum kalmış hatta koparılmış birazcık konuştuğunuzda vah vah çektiğimiz gençler.
Kimisi de idealist, kendini geliştirmeye çalışan geleceğini çağın bilgi ve teknolojilerinden yararlanıp kendilerine büyük hedefler belirlemiş pırıl pırıl etraflarına akıl zekâ mantık kıvılcımları saçan muhteşem bir gençlik. Ama maalesef bu son cümlede yazdığım gençlik o kadar az ki onlarda ilk fırsatta yurt dışına çıkmayı kendilerine hedef edinmiş bir gençlik. Ülkemizin geleceği, Bekası adına bu duruma üzülmeden geçemiyorum.
Eskiden ülke dinamikleri değişmeden önce rağbet gören nitelikli meslek liseleri vardı, hatta bu okullara sınavla girilir sınavı kaybedenler çok üzülürlerdi. Buralardan mezun olan gençler ülkenin her yanında bacası tüten fabrikalarda meslek sahibi işlere kolaylıkla girer bugün üniversite mezunlarının alamadığı maaşlarla işe başlarlardı çoğunluğu.
Hatta yoğun talep gören çıraklık eğitim merkezlerinde, okumaya pek yatkın olmayan ama türlü türlü yetenekleriyle meslek öğrenip yapabilecek maharetli usta adayları yetişirdi. Bugün sanayilerde çalışacak çırak bulamıyor ustalar. Az sayıdaki fabrikalarda bile meslek sahibi insanları mumla arıyor işyerleri.
Kırsalda çiftçilik bittiğinden, fabrikalar azaldığından ve adeta toplumun dayatması haline gelmiş üniversite okuma gerekliliği Z kuşağı gençliğinin adeta tek çaresi, olmazsa olmazı olmuş durumda.
Askerlik mesleğinin üniversitede değil lisede hatta orta okuldan başlayarak öğretilmesi gereğine inananlardanım ancak askeri okulların kapatılmasıyla subay yetiştirecek Milli Savunma Üniversitesi gençlerin en çabuk meslek sahibi olup iş sahibi olabileceği en çok rağbet gören okullardan birisi olmuş durumda.
Bir önceki hafta sonu üniversite sınavının bir başka aşaması olan Milli savunma Üniversitesinin sınavları vardı. Kızımda her ne kadar askerlik mesleğinde gözü olmasa da birçok üniversite adayının yaptığı gibi sınav stresini atmak soru tarzlarına aşina olmak kazanırsa belki de subay adaylığını düşünebilirim diyerek Milli savunma Üniversitesi sınavlarına girdi.
Sınav yeri ÇOMÜ Turizm Fakültesiydi. Sınav saatinden epeyce bir süre önce Üniversitenin Terzioğlu yerleşkesine girdik. Yerleşkenin ana yol kenarlarında çok yoğun olmayan araç parkları gözüme çarptı. Yol geniş olduğundan park etmiş araçlar herhangi bir sıkıntı yaratmıyorlardı. Sınav saatinden bir hayli önce olması bir de Turizm fakültesinin çevresinde otoparklar olduğundan bu yolda bir araç kalabalığı olabileceğini pek düşünmediğimden aracımla giriş yoluna girdim ki; Girmez Olaymışım.
Fakültenin önü ve otoparklar hınca hınç dolu. Dar yolun iki taraflında da park etmiş araçlar var. Tabi ki babalarının malı gibi iki araçlık yerleri ortalayarak park etmiş saygısızlar, benciller işin cabası. Bir de rektörlük önünden geçen ve yukarıda Balkon Cafe olarak adlandırılan kavşağa bağlanan yolda iğne atsanız düşmeyecek şekilde bir araç kalabalığı söz konusu.
Hele Kütüphane arkası hıncahınç dolu araçlar birbirlerini teğet geçiyorlar. Araç girişi her iki girişten de olduğundan tam bir keşmekeş ve milim milim hareket halinde. Yoğun bir araç gürültüsü var. Bu kargaşadan15-20 dakikada kendimi ana yola zor attım. Ama bir karış boş yer yokken ısrarla buraya araçlarıyla girmeye, park etmeye çalışanların hali de bir başka tuhaflık.
Bir de Fakültenin önü insan kalabalığı. Çocukları içeri girmiş ama okulunun önünde kalabalık şekilde, balık istifi misali veliler topluluğu göze çarpıyor hemen. Derinden de bir uğultu duyuluyor bu veliler kalabalığından. Bu kalabalık sınav esnasında dağılmadığı için muhtemelen uğultu sınav boyunca da devam etmiştir.
Tüm a bu gözlemlerim çerçevesinde ÇOMÜ yönetiminden önemli bir ricam, bir önerim olacak. Yakında Üniversite Yerleştirme sınavları var. Ve birçok insan için önemli hayati sınavlar Üniversitemiz bünyesinde yapılıyor. Böyle günlerde trafiğin sıkışabileceği çift yönlü giriş ve çıkışı olan Turizm Fakültesi vb. okullarda sınav günü tek yönlü trafik girişi haline getirilsin. Araç girişi sadece Rektörlük tarafındaki girişinden yapılsın ve diğer giriş dubalarla kapatılsın.
Araç kargaşasını önlemek, daha düzgün otopark düzeni sağlamak park alanı dolduğunda yolu kapatmak için. Yığılmayı önlemek ve gürültü kirliliğine karşı, alan dolduğunda sınava gelen araçlar ana yol vb. yerlere yönlendirilerek sadece yaya geçişine müsaade edilse bu konuda birkaç güvenlik görevlisi buralarda görevlendirilerek bir düzen getirilse çok iyi olur.
Bazı dersliklerde bazı öğrencilerin dışarıdaki insanların konuşmalarından ve araç seslerinden sınav esnasında rahatsızlık duyduklarını öğrendim. Önerim sınav başlamadan en az 10 dakika öncesi sınava girilen binaların önünden insanlar görevlilerin ikaz ve yardımlarıyla boşaltılarak ilerideki kantinlere ya da oturma yerlerine yönlendirilse öğrenciler için sessizlik sağlansa güzel bir sınav ortamı getirilse çok mükemmel olur.
Hepsinden ötesi bu alandaki bir kişi veya sınava giren öğrencilerden birisi rahatsızlansa ya da hiç arzu etmesem de bir yangın çıksa bu araç karmaşası ve insan kalabalığı içerisinde olay yerine gelebilecek bir ambulans, bir itfaiye olay yerine hemen girebilecek midir? Bu ekipler olaya anında müdahale edebilecek midir? Bu riskleri de düşünerek gerekli tedbirler alınmalıdır
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin iyi bir sınav geçirmelerini, sınavın gönüllerinden geçtiği gibi hayal ettikleri üniversitelerin fakültelerini kazanmaları için başarılar diliyorum.