İnternette bir yazı gördüm. Çok hoşuma gitti. Okurken eskilere daldım, o günlerimizi hatırladım. Hatıralar gerçekten çok güzel…
İnternette bir yazı gördüm.
Çok hoşuma gitti.
Okurken eskilere daldım, o günlerimizi hatırladım.
Hatıralar gerçekten çok güzel…
.
Benim yaşıma yakın olanların kesinlikle soluk almadan okuyacakları bir yazı.
Buyrun efendim…
…
- Çocuklar doğduğunda telefon başvurusu yapılırdı. (Telefon edinme sırası 8-10 yılda gelirdi) 1970-80
- Telefonun ve radyonun üzerine dantel örtü konurdu. 1960
- Gazocağı ve tel dolabımız vardı. Tıkanan gazocağı, ucunda tel olan bir aletle açmaya çalışılırdı. 1955
- Banyoda tuhaf bir soba vardı ve tuhaf bir yakacakla ısıtılırdı. 1950-60
- Banyolar kurnalıydı, hamam tası vardı. 1950
- Plastik terlikler çıkmadan önce tuvalette takunya bulunur ve herkesin ayağına olması için en büyük numara seçilirdi. 1950-70
- Okul kapısında ayva, Şamtatlısı macun şeker, susamlı şeker, pamuk helva, kestane satılırdı. 5 kuruşa ince bir dilim Şamtatlısı alınırdı. 1950-55
- İlkokulda ABD yardımı sütler, sandviçler ve balıkyağı hapları dağıtılırdı.
- Renkli patiskadan dikilme beli lastikli külotlar vardı. Artık yünlerden örülen fanilalara, nazardan korunulmak için muska takılırdı. 1945-50-55
- Okul açılacağı zaman Sümerbank ayakkabıları alınırdı. İyileri için bayram beklenirdi. 1950-60
- Bayramlarda kıyafetler ve yeni ayakkabılar yatağın başucunda dururdu. Bazen koynuna alınıp, yatılırdı. 1955
- Uyduruk oyuncaklar vardı. Hatırlı bir kişiden çok güzel bir oyuncak araba veya bebek geldiği zaman, bozulmaması için kaldırılır, çocuklara hemen verilmezdi! 1950- 60
- İlkokulda sepet kadar kurdele takılırdı. Ne kadar kabarık ve büyük olursa o kadar makbuldü. 1945-50-55
- Babaların gömlek yakaları, çoğumuzun okul yakaları olurdu. Pazar akşamları kolalanırdı. Dik durması için “Balina” denilen plastik konulurdu. 1950-60
- Genellikle herkes pazar günleri yıkanırdı! Banyo, merasimle yanar, çamaşır değiştirilirdi! 1955
- Ecnebi filmlere aydın aileler, Türk filmlerine de fakirler ve eğitimsizler giderdi. 1950-60
- Akşam 18.00 seansı tercih edilirdi. 1955-65
- Filmler, sokak sokak dolaşan afişli arabalardan bağırarak duyurulur, reklamı yapılırdı. 1955
- Sokaklardan, simitçi, yoğurtçu, bozacı, lehimci, baltacı, yorgancı, kalaycı, halıcı, dondurmacı, bohçacı, eskici, bileyci, sülükçü geçerdi. 1940-50-60
- Bekçiler sokaklarda düdük çalarak gezerdi.
- Postacımız ev ev dolaşır mektup dağıtırdı.
- 25 kuruşa bisiklet kiralanırdı.
- “Şans, kader, kısmet, talih, niyet 5 kuruş” diye bağıran ve yuvarlak delikleri kazıtarak ilkel piyango çektiren adamların peşine Fareli Köyün Kavalcısı gibi takılınırdı. 1955
- Her evin en güzel ve en büyük odası misafir odası olarak ayrılır, kapısı sadece misafir geldiğinde açılırdı. Sonra da tüm aile küçük bir odaya tıkılır, hayat geçirilirdi. 1950-60
- Evlerde salon-salonmanje diye bitişik odalar vardı. Aslında yemek odası olan ikinci oda misafire ayrılırdı.
- Radyo en kıymetli eğlenceydi. Orhan Boran ve Yuki kaçırılmazdı.
- Uğurlugil Ailesindeki Arap Bacı’ya herkes hayrandı. Arap Bacı’yı Tevfik Gelenbe’nin seslendirdiği çok sonradan öğrenilmişti. 1960-65
- Radyo tiyatrosu sayesinde tüm klasikler ezberimize girmişti. Haluk Kurdoğlu, Semih Sergen ve Işık Yenersu’nun sesleri müthişti. Genellikle Kerim Afşar, Tomris Oğuzalp esas oğlan ve esas kız olurdu. 1960
- Türk Sanat Müziğini kentliler, Türk Halk Müziğini de köylüler dinlerdi. 1950-75
- İlkokulda okuma bayramı, kurdele pek bilinmezdi. Herkes okurdu, kimse de bayram etmezdi. 1950-70
- Aşı olunacağı zaman tek iğne ile neredeyse koca sınıf aşı olurdu. Aids henüz çıkmamıştı, 1950-60-65-70
- İsveçli sarışın güzeller güzeli May Britt ile çirkinler kralı zenci Sammy Davis Jr. evlendiğinde yer yerinden oynamıştı.
- Okulda Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi, köylü, şehirli bilmezdik. Kimse kimseye böyle garip soru sormaz, merak dahi edilmezdi.
- Herhangi bir sebeple götürülen hediye paketini açmak, geleneklere aykırıydı, ayıptı. Misafir gidince ilk iş onu açmak olurdu.
- Misafirlikte ne kadar aç olursanız olun, ikram tabağındakileri bitirmek de ayıptı. Görgülüler bir lokma mutlaka bırakır, görgüsüzler hepsini yerdi. 1950-60
- Dondurma mayıs sonunda çıkar anneler temmuza kadar izin vermezdi. Çocuklar hep kaçak dondurma yerlerdi. 1945-55-65
- Sokakta oynarken en sevilen yiyecek, üzerine sana yağı sürülmüş ve toz şeker dökülmüş bir dilim taze ekmekti. Salçalı ekmek ise tadından yenmezdi. 1960-70
- Kaçık çoraplar, çektirilmek için tuhafiyeciye götürülür, ertesi günü alınırdı. 1955-60-65
- Külotlu çoraptan önce tüm kadınlar jartiyer kullanır, yaşlılar baldırlarına lastik takardı. 1950
- 60’lı yıllarda evlenen her genç kızın çeyizinde mutlaka 1 adet baby doll bulunurdu.
- Fotoğraflarda gülmek laubalilikti. Pek çok kişinin düğün resimleri cenaze törenlerini andırırdı. Ağır, vakur ve ciddi olmak önemliydi.
- Anneler, vapurda, trende, otobüste rahatlıkla bebek emzirirlerdi.
- Yazlık sinemalara battaniye ve minderlerle gidilir, çekirdek çitlenirdi. Arada frigo buz satılırdı. Pahalı olduğu için babalar almazdı.
- Çarşıda, pazarda anne babadan bir şey istemek ayıptı. Ancak sorulursa yanıtlanırdı.
- Her gencin en kıymetli eşyası Dual pikaptı. Plak almak için harçlık biriktirilirdi. Daha sonra kaset çıktığında da aynısı olmuştu.
- Defter, kitap kaplama kâğıtları ya kırmızı ya da mavi olurdu.
- Gazete kâğıtlarından kese kâğıdı yapar, un ile su karıştırılarak yapıştırılırdı.
- “Bir maniniz yoksa annemler bu akşam size gelecek” bir teklif değil, bir kararın iletilmesi gibiydi. Bu soruya “Hayır” demek mümkün değildi, adetlerimize göre ayıptı. Önemli bir program varsa (bilet, başka ziyaret vs) derhal iptal edilir, aile telaş yumağına dönerdi.
Unutulan belki daha neler var.
Ama hepsinin güzelliği başkaydı.
Özledik o günleri sanki ne dersiniz?