Yeni araştırmalar, yeni bir bal arısı türünün parazit varroa akarına karşı küresel mücadelede büyük bir ilerleme sağladığını gösteriyor.
Yeni araştırmalar, yeni bir bal arısı türünün parazit varroa akarına karşı küresel mücadelede büyük bir ilerleme sağladığını gösteriyor.
Avustralya ve Antarktika hariç tüm kıtalara yayılan bu istilacı akar, bal arılarının kendini sürdürmesinde ciddi tehdit oluşturuyor. Mücadele edilmezse koloni %60 ihtimalle ölüyor. Varroa hem kendi zarar veriyor hem de kanatsız arı virüsü başta olmak üzere arı hastalıklarının bulaşmasında önemli rol oynuyor.
Louisiana ve Exeter üniversiteleri ile ABD Tarım Bakanlığı'nın Tarımsal Araştırma Servisi tarafından yürütülen çalışmada, yeni geliştirilen ırklar varroaya güçlü dayanıklılık gösteriyor. 20 yıl süren çalışmalarda yeni arı ırkının hayatta kalma şansı çok daha yüksek bulunuyor.
Hemen bütün dünyada varroa nedeniyle arı kayıpları %40’a kadar ulaşabiliyor. Varroa akarlarına dirençli olan bu yeni ırkın hayatta kalma ihtimali diğer ırklardan iki kat daha yüksek bulunuyor.
Standart bal arıları, kapsamlı kimyasal mücadele programlarıyla nacak kendilerini sürdürebiliyorlar. Aynı zamanda varroaya karşı kullanılan kimyasallar bal ve diğer arı ürünlerinde kalıntıya neden oluyor. Diğer yandan kullanılan kimyasallara dayanıklılık kazanan varroayla mücadele her geçen yıl zorlaşıyor.
Vaaroya dayanıklı kolonilerin sürekli seçilmesiyle geliştirilen yeni ırk, arıcılıkta yeni bir çığır açacak gibi görünüyor.
Çalışmanın çoğunluğu, ABD’de arıcılığın merkezi olarak kabul edilen Kuzey Dokata’da yürütülüyor. Her yıl badem tozlaşmasına götürülen bu arılar içinde dayanıklı ırklar koloni nüfuslarındaki güçlü artışlarla da dikkati çekiyor.
Varroa akarının Asya kökenli olduğunu herkes biliyor. Bu nedenle Avrupa ve Amerika’daki ırkların varroa zararlısına karşı direnç kazanmadığı bir gerçek. Dolayısıyla eski dünyada da dirençli arı ırkları üzerine çalışmalar yapılması gerekiyor.
Varroayla kimyasal maddelerle yapılan mücadeleler, kovan temizliği ve diğer uygulamalar, aslında arının dayanıklı ırk geliştirmesini önlüyor. Nitekim çok sayıda araştırıcı ağaç kovuklarında ve kaya çatlaklarında kendini sürdüren kolonilerde varroaya daha az rastlandığını belirtiyor. Aslında varroya karşı yapılan müdahaleler kimyasala dayanıklı ırk gelişimini de teşvik ediyor.
ABD’de geliştirilen yeni ırk, varroayı üzerinde barındırmıyor. Haliyle ergin gelişimi yavaşlıyor. Varroa akarının çoğalması adeta duruyor. Varroanın azaldığı kolonilerde hastalıkların yayılımı da duruyor.
Uzmanlar geliştirdikleri varroaya dayanıklı ırkın hemen bütün dünyada kısa sürede yayılacağını belirtiyorlar. Elbette hemen bütün bölgelere uyum sağlayacağını kimse iddia edemez. Ancak dayanıklılık özelliği yerel ırklara rahatlıkla aktarılabilir.
Aslında arıcılar da sıkı gözlem yapmak suretiyle varroa akarının tutunamadığı kolonileri belirleyebilir ve arı çoğaltmada bu kolonileri kullanabilir. Bununla birlikte varroaya dayanıklılık arttıkça, arıların daha hırçın olduğunu unutmamak gerekir.