Amerika’da adamın biri işe gitmek üzere yeni aldığı arabasıyla yola çıkmış.

ASFALTIN MAVİLİSİ
Amerika’da adamın biri işe gitmek üzere yeni aldığı arabasıyla yola çıkmış.
Gölün kenarından geçerken kırmızı elbiseli bir adam elini kaldırmış, durmasını işaret etmiş.
Adam arabasını durdurmuş.
Kırmızı elbiseli adam:
-“Merhaba, ben ormanın kırmızılı travestisiyim. Karnım çok aç. Bana yiyecek bir şeyler verir misin?” demiş.
Adam bir parça ekmek vermiş ve teşekkürleri kabul edip yola çıkmış.
Dağlık bir bölgeden geçerken karşısına sarılar içinde bir adam çıkmış ve elini kaldırıp adama durmasını işaret etmiş:
-“Ben bu dağın sarılı travestisiyim, çok susadım. Suyun var mı?” demiş.
Adam bir şişe su vermiş, yola devam etmiş.
Yolun sonunda asfalta çıkmış.
Bir zaman geçtikten sonra mavi elbiseler içinde bir adam el kaldırmış, durmasını işaret etmiş.
Adam sinirlenmiş:
-“Söyle bakalım asfaltın mavili travestisi… Sen ne istiyorsun?”
-“Ehliyet ve ruhsat lütfen…”
 
***
PAZARLAMACI
Bir şirkette pazarlama bölümü ile üretim bölümü her sene bir kereye mahsus futbol maçı yaparlarmış.
Son yapılan maçı üretim bölümü farklı kazanmış.
Ertesi gün şirkete gittiklerinde ilan panosunda gördükleri şuymuş;
“Sevgili arkadaşlar bu sene çalışanlarımız arasında düzenlediğimiz futbol maçlarında üretim bölümü çalışanları ‘yalnızca bir maçı galibiyetle’ bitirmiş olup, pazarlama bölümümüz maçlardan ‘yalnız bir maçı kaybetmiş’ ve sezonu büyük bir başarıyla bitirmişlerdir…”
 
***
BOŞVER
Kadın, kocasıyla restoranda yemek yerken tam karşılarındaki masaya bir adam oturunca;
-“Aa? Bu benim jinekologum Dr. Watson…”
Kocası:
-“Öyle mi? Masasına gidip bir 'merhaba' de istersen…”
-“Boş ver... Yüzümden tanımayabilir… Hatırlatmaya kalksam şimdi etrafa rezil oluruz...”
 
***
ÇOK KOLAY AKILLIM
2 bebek battaniyelerin altında oturuyormuş biri diğerine sormuş;
-“Sen erkek bebek misin kız bebek mi?”
Öteki;
-“Bilmiyorum, nasıl anlarız ki?”
Diğeri;
-“Ben biliyorum akıllım” demiş ve
Ötekinin battaniyesinin altına kafasını sokuvermiş.
2-3 saniye sonra kafasını dışarı çıkarmış ve gülümsemiş;
-“Sen kız bebeksin bende erkek”
Öteki;
-“Ama nereden anladın?”
-“Çok kolay akıllım… Senin patiklerin pembe benimkiler mavi…”
 
***
ADI NEYDİ
Temel uzun yıllar görmediği bir arkadaşı ile yolda karşılaşmış.
Bir yere oturmuşlar.
Eski günlerden konuşurlarken söz dönmüş dolaşmış evlilik öncesi ilişkilerine gelmiş.
Arkadaşı sormuş:
- “Karımla evlenmeden önce hiç yatmadım. Sen yattın mı?”
Temel düşünmüş...
- “Valla şimdi hatırlayamadım... Karının adı neydi?”
 
***
BEN SADECE
Genç milyonerin biri kafeterya da otururken yanına yaşlı bir adam yaklaşır.
Yaşlı adam cebinden altın kaplamalı çakmağını çıkartıp gösterip
-“Bu çakmağı, servetiniz karşılığında satın almanızı teklif ediyorum.” der.
Zengin milyoner;
-“Bu basit çakmağın karşılığında servetimi mi istiyorsun. Çıldırdın mı sen!”
Yaşlı adam;
-“Bu tahmin ettiğiniz gibi basit çakmak değil” der ve çakmağı çakar...
Çakmaktan bir cin çıkar ve sorar;
-“Buyrun bayım, benden ne istersiniz?”
Yaşlı adam
-“Bana bir çay getir…” der.
Saniyede masaya sıcacık nefis kokusu ile çay peyda oluşuverir. Zengin bu durumdan şaşkına döner ve sevinir.
Cebinden kalem kâğıt çıkartıp bütün servetini yaşlı adama bu çakmak karşılığına, vermeyi kabul ettiğini yazıp imzalar.
Zengin acele ile evin yolunu tutar.
Eve geldiğinde çakmağı denemek ister ve çakmağı çakınca cin çıkar;
-“Buyrun bayım, benden ne istersiniz?”
Zengin büyük bir heyecan ve hin bir gülümseme ile:
-“Bana o yaşlı adama verdiğim bütün servetimi geri getirmeni, ayrıca özel bir uçak ve çok güzel bir yat istiyorum. Tabii bir de içinde, çok güzel mavi gözlü beni bekleyen sarışın bir afette olsun.”
Cin mahzunlaşır;
-“Özür dilerim bayım... Ben yalnız çay ve kahve yapmasını bilirim.”
 
***
CİHAZ
Adamın biri arkadaşıyla yemek yerken; “Kolumun ağrısından ölüyorum” diye dert yanar.
Arkadaşı da;
-“İleride köşedeki marketin önüne yeni bir bilgisayarlı cihaz koydular. Üç dolara bir jeton alıyorsun, yanında getirdiğin idrar örneğini açılan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra neticeyi ve tedavi için yapman gerekenleri öğreniyorsun.” demiş.
Adam hemen idrarını bilgisayara vermiş.
10 saniye sonra yazılı olarak cevap gelmiş:
-“Kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan Teniselbo oluşmuş. Sıcak tutun, ağır işlerden kaçının, iki haftada düzelecek.”
Adam, muzırca bu akıllı cihazın nasıl aldatılabileceğini düşünmüş.
Bir miktar çeşme suyuna köpeğinden alınmış bir kılı koymuş, üstüne karısının ve kızının idrar örneklerini eklemiş.
Cihaza atmış.
10 saniye sonra yazılı yanıt gelmiş:
“1. Çeşme suyunuz çok kireçli. Bir filtre cihazı almayı düşünün.
2. Köpeğinizde kene var. Eczaneden özel bir şampuan alıp köpeğinizi yıkayın.
3. Kızınız kokain bağımlısı. Bir psikiyatri kliniğine yatırın.
4. Karınız hamile. İkizler sizden değil. İyi bir avukat bulun.
5. Bu aptalca merakınız yüzünden hiç yoktan aile düzeniniz bozulacak.”
 
***
KÜÇÜKİSTAN
İşsizdi, parasızdı, kalacak yeri, yiyecek ekmeği, iki satır muhabbet edebileceği bir arkadaşı da yoktu.
Nerden geldiği bilinmez “Küçükistan Ceza Kanunu” diye bir kitap geçmişti eline bir gün onu okuyarak vakit geçiriyordu ki “Ülke başbakanına hakaret etmenin cezası altı ay” diye bir hüküm okudu.
Kitabı ve gözlerini kapattı.
“Hem bütün hırsımı ondan alırım, hem bütün gazeteler, televizyonlar benden söz eder meşhur olurum, hem de altı ay ekmek elden su gölden yiyecek, yatacak derdim olmadan çiçek gibi kışı geçiririm.” diye düşündü.
Ertesi gün mitinge gitti, Küçükistan Başbakanı konuşurken milletin arasından fırlayıp bütün gücüyle bağırmaya başladı.
-“Adi başbakan, adi başbakan!”
Güvenlik kuvvetleri hemen müdahale edip yaka paça götürdüler.
Ertesi gün mahkemeye çıktı, şahitler dinlendi, savunması alındı.
Hâkim kararı açıkladı;
-“Sanığın suçu sabit görüldüğünden yirmi sene altı ay hapsine karar verilmiştir.”
Birden gözleri karardı ayakta sendeledi, sonra kendini toparladı ve haykırdı:
-“İtiraz ediyorum hâkim bey, Küçükistan Ceza Kanunu'nun 16. maddesinin 25. bendine göre ‘başbakana hakaret’ sadece altı ay ceza almamı gerektir. Bunda bir yanlışlık var…”
Hâkim acıyan gözlerle adama baktı;
-“Haklısın evladım… Başbakana hakaret altı aydır doğru… Fakat devlet sırrını açığa vurmak yirmi sene.”
 
***
BİZ DE
Temel ile Dursun bir gün felekten bir gece çalmak için iki kadın ayarlamışlar.
Daha sonra kadınları arabaya atıp dağlara doğru gitmeye başlamışlar.
Şehirden iyice uzaklaşınca kadınlar korkmaya başlamış “Buradan kurtulmalıyız” diyerek konuşmaya başlamışlar aralarında.
Birden akıllarına bir fikir gelmiş.
Temel ile Dursun’a:
-“Beyler kusura bakmayın ama biz dönmeyiz” demişler.
Bunun üzerine Temel ile Dursun kadınlara;
-“Bu kadar yol geldikten sonra artık biz de dönmeyiz”
 
***
BANA DA PARA VER
Temel, Dursun ve Cemal bir gün bir kadının evine zamparalık için giderler.
Tam işi pişirirlerken kadının kocası gelir.
Dursun yatağın altına, Cemal dolaba, Temel de balkona saklanır.
Adam odaya girer ve yatağın altından bir ses gelince Dursun’u görür.
-“Dursun ne arıyorsun burada?” diye sorar.
Dursun, “Yatağı tamir ediyordum.” deyince adam:
-“Borcumuz ne kadar?” diye sorar.
Dursun, “Bin lira” der.
Adam parayı verir.
Bu sefer dolaptan bir ses gelir.
Adam dolaba bakar ki Cemal.
“Ne arıyorsun burada?” deyince Cemal, “Dolabı tamir ediyorum.” der.
Adam: -“Borcumuz ne kadar?” diye sorar.
Cemal, “Bin beşyüz” deyince adam parayı verir.
O sırada balkonda olanları izleyen Temel konuşmaları duymayıp sadece adamın para verdiğini görünce içeri dalar ve:
-“Senin karıylan ben de birlikte oldum. Bana da para ver…”