Gazete ve televizyonlarda hırsızlık ve dolandırıcılık haberlerinden geçilmiyor.
Hırsızlar şeytana pabucunu ters giydiriyor. Mücadele etmek zor görünüyor. Aslında hırsızlık baştan olmak üzere yasal olmayan bütün işlerin önüne geçmenin tek bir yolu var. O da insani değerlerin, ahlakın ve vicdanın güçlendirilmesi.
Hırsızlıkla mücadelede eğitim çözüm olmuyorsa çare cezaların artırılmasıdır. Sokaktaki insanın sesine kulak vermek çok da vahşi değildir. Bacağından asacaksın derlerken abartı olsa da tekrar hırsızlık yapmaması için önermektedirler. Elleri kırılsın derlerken bir daha aynı suçu tekrar işlemesin demektedirler.
Para ve madde hırsızlığı şeklinde ayrılmaya çalışılan hırsızlık kavramının çok değişik boyutları bulunuyor.
Yaşlıları kandırıp mallarına mülklerine konanlar, rahat yaşarken ömür boyu haram yiyenler,
Polis kılığında soygun yapanlar, hemşire kılığında gelip hane halkını uyutup evi talan edenler saymakla bitmiyor.
Aynı zamanda haberlerde hırsızlık yapanların genellikle salıverildiği de sıklıkla belirtiliyor. Hapis cezası yiyen pek yok.
Hırsız, genelde ihtiyacı varmış da çalmış diye tabir edilir ama memlekette meslek haline geldi. Dolayısıyla mücadele programlarını değiştirmek gerekiyor. Emniyetten belirli aralıklarla gelen uyarılar, insanları uyarma babında işe yarıyorsa da hırsızlar, hırsızlığın yeni versiyonu ile işlerine devam ediyorlar.
Aslında hırsızlık okullarda kanıksanan bir davranış haline geliyor. Hak etmediği not alma işleri ne yazık ki hızla yaygınlaşıyor. Bunun adına kopya çekmek deniyor. Çocuklar arasında başlayan kopya maceraları, farkına varmadan hak edilmeden alınan puanlarla sonuçlanıyor.
Kopya çekme işleri zaman içinde kurumsal hale geliyor. Çekenler yüksek notlar alıyor. Hakkına razı olanlar da düşük puanlarla ders geçiyor. Hakkına razı olmak deyimi farkına varılmadan kopya çekmeyenleri küçümsemek için kullanılıyor. Çok ilginç bu deyim kullanılırken bilgi çalıp yüksek not alanlar ödüllendiriliyor. Ödül özendiriyor.
Üniversitelerin dersliklerinde duvar ve sıralarda yazılan kopyalar toplansa onlarca kitap yapar. Kontrolü neredeyse imkânsız görünüyor.
Eğitim hayatını kopya vakalarıyla sürdüren gençler memuriyet ve işe yerleştirme sınavlarında da kopya girişimlerini sürdürüyor.
Kopyalarda ve torpillerde başarılı olan hak etmeyenler ileri giderken toplum geri gidiyor. Bunu kimse fark etmiyor. Liyakatten uzaklaşan yönetimler memleketi dümeni kırık gemi gibi oraya buraya savuruyor.
Bugün arı hırsızlığından, koyun keçi hırsızlığına, cüzdan çalmadan, altın salkım çalmaya kadar hemen bütün hırsızlıkların kökeninde okullarda kopya çekmenin hoş görülmesi, anne ve babaların çocuk eğitiminde hırsızlıkla ilgili duruşları yatmaktadır. Anne ve babalar erken dönemde çocukların karakteri oluşurken hak edilmeyene sahip olmanın yanlışını izah etmeliler. Yoksa çalan ve çaldığıyla çoluk çocuk besleyen insanların nasıl bir nesil ortaya koyacağını hayal etmek bile zor.