Arıları ayakta tutmak, dünyayı ayakta tutmak kadar önemli hale geldi.
Tozlaşma, meyve ve tohum tutumundaki faydaları ürettikleri balın 15-20 katına çıkıyor. Çevreye yapılan baskılar ve doğal ekosistemlerdeki böcek ve kelebeklerin yok olmaya yüz tutması arıların önemini daha da artırmaktadır.
Bal arılarının önemi artmakla birlikte, tarımsal üretimde kullanılan ilaçlar, arıların varlığını sürekli tehdit etmektedir.
Arıların tarım ilaçlarına dayanıklılığını artırmak, en azından daha az zarar görmelerini sağlamak için yoğun araştırmalar yapılıyor. Çünkü arılar, hâlihazırda dünya gıda üretiminde tozlaşmayı sağlamak suretiyle % 35’lik rol oynuyorlar. Bu oranın yakın gelecekte daha da artması beklenmektedir.
Dünyada en fazla ilacın kullanıldığı bölgelerden biri olan Kanada’da arıların ilaçlara dayanması için bazı çalışmalar yürütülüyor. İlaçlamanın yapıldığı günlerde arıların direncini artırma uygulamaları için modeller geliştiriliyor.
Temelde zirai ilaçlar, bitkisel üretimde verimi korumak için kullanılıyor. Ancak böcek öldürücü ilaçlar bal arılarına önemli derecede zarar veriyor.
Bazı araştırmalarda, probiyotik kullanımının arılarda ilaçlara dayanıklılığı, ilaç kullanıldığında arıların sağ kalım oranını artırdığına dair önemli deliller elde edilmeye başlandı.
Kobay olarak bal arısına en çok benzeyen meyve sineğinin kullanıldığı çalışmada, meyve sineği dünyada en sık kullanılan böcek ilaçlarından biri olan IMI’ye maruz bırakmışlar, probiyotik olarak laktobasilus uygulamışlar, hayatta kalma oranının önemli derecede yükseldiğini tespit etmişlerdir. Çalışmada probiyotiğin meyve sineğinde enfeksiyona, sıcaklık stresine ve diğer stres şartlarına uyumunu artırdığı gözlenmiştir.
Bu çalışma örneğinden hareketle araştırıcılar, probiyotik laktobasillerinin bağışıklık sistemini geliştirebileceğini ve bal arılarının böcek ilaçlarına maruz kaldıktan sonra daha uzun yaşamalarına yardımcı olabileceğini ifade etmektedirler.
Probiyotik olarak laktobasillerin kullanımı mümkün görünmektedir. Hemen herkesin bildiği gibi en önemli probiyotik olarak laktik asit bakterileri kabul edilmektedir. Yoğurt, kefir, peynir altı suyu probiyotikçe en zengin kaynaklardır. Bu probiyotiklerin kek yapımında kullanımı ve arılara verilmesi, ilaca maruz kalmış arılarda hayatta kalma konusunda etkili olabileceği düşünülmektedir.
Kış aylarında arı kayıpları son yıllarda sürekli artmaktadır. Arı kayıplarının %40’lara ulaştığı bölgelerde, arı ölümlerinde ilaç kalıntılarının da etkili olduğu dikkati çekmektedir. Kanada’da arı kayıplarıyla ilgili yapılan çalışmalarda, kış mevsiminde ölen kolonilerin %70’inde zirai ilaç kalıntısı tespit etmişlerdir. Bir yerde zirai ilaçlar arıların ömrünü de kısaltmaktadır.
Bitkisel üretimde böcek ilacı kullanımının azaltılması veya kaldırılması ideal olsa da, verimi korumak için çok fazla ilaç kullanılmaktadır. Dolayısıyla, bal arılarında böcek ilacına dayanıklılığı artırmanın yollarını aramak kaçınılmaz gibi görünmektedir.
Probiyotik kullanımı arılarda stres koşullarına toleransı artırmaktadır. Özellikle ilaçtan zehirlenmeleri kayda değer bir şekilde azaltmaktadır.
İlkbahar ve sonbahar beslemelerinde şuruba veya keke probiyotik ilavesi araştırmaya, incelemeye değer görünmektedir. Amatör ruhla arıcılık yapan üreticilerimiz arıların hayatta kalması için bazen her şeyi denemek zorunda kalıyorlar. Probiyotik olarak çok zengin olan ev yoğurdunun üstünde biriken sarı suyu şuruba ilave etmenin bir faydası olabilir belki değil mi?