Köprüyle ilgili fazla yazmak istemediğimi açıklamıştım. Ancak gelişen şartlar azıcık dokunabileceğimi gösterdi.

Köprüyle ilgili fazla yazmak istemediğimi açıklamıştım.
Ancak gelişen şartlar azıcık dokunabileceğimi gösterdi.
.
Şöyle ki:
Bizim medya bünyesindeki gazetelerimizde sürekli olarak Lâpseki’de kuyrukta bekleyen kamyon görüntüleri yayımlanıyor.
.
Sürücüler, hazır köprü varken neden feribotu tercih ediyorlar acaba?
.
Elbette bunun sebebinin “Geçiş ücretinin kabul edilebilir değerin oldukça üzerinde olduğunu” anlamak için çok zeki olmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
.
Nihayetinde 5 kilometre ötede, 6 dakikada geçeceği bir köprü dururken, sırf ‘muhalefet olsun’ diye onca kamyonun Lapseki’yi işgal etmesi absürt bir durum.
.
Boğaz geçişini tekelinde bulunduran GESTAŞ’ın, bu duruma şöyle müdahale ettiği halk arasında kabul ediliyor...
“Geceyarısı yaptığı zam ile kamyon geçiş ücretini 136 liradan, 295 liraya yükseltiverdi.”
.
Köprü geçiş ücreti ise kamyona 500 lira.
.
Yani köprü geçiş fiyatı, feribot eski fiyatının 3.5 katıydı kamyoncu geçmemeyi düşünüyordu.
Son zamdan sonra bu oran 1.5 katına düştü.
Kamyoncu artık şöyle düşünebilecek:
“200 lira fazla veririm saatlerce bekleme eziyetinden kurtulur, köprüden geçerim.”
.
Aynı şey otomobillerde de görülecek.
.
“Günlük köprü geçiş sayısının az olması sebebiyle beklenen sayının yakalanmadığını gören ulaştırmacılar, çözümü feribota zam yapmakla buldu” düşüncesi halk arasında hakim...
.
95 lira olan otomobil geçişi 135 liraya çıkarılarak, daha önce feribotun yaklaşık 2 katı olan köprü geçişi, yapılan zam ile 1.5 kata düşürüldü.
.
“Köprü fiyatını düşürerek vatandaşa hizmet vermek varken, feribot fiyatını yükselterek para kazanma yolunu seçtiler” demekte haklılar belki de…
.
Bu arada GESTAŞ’ın yaptığı zam, maliyetleri açısından doğrudur belki.
Girdilerinin aşırı fiyatlanması karşısında başka seçenekleri de yoktu.
.
Ancak İktidar, Boğaz trafiğini tekelinde bulunduran bu şirketi sübvanse ederek geçişini ucuzlatmalıydı.
.
Fiyatları halkın yararına olacak şekilde düzenlemeliydi.
.
Tersi bir durum olduğuna göre vatandaşın bunu, “Köprüye yaranmak için yapılan zam” olarak görmesi doğaldır...
.
Köprünün de sahibi (şimdilik) özel şirket olduğundan, halkın tepkisinin nerelere varacağını bu zam kararının alınmasına ses çıkarmayan tecrübeli siyasetçiler iyi değerlendirir sanırım.
 
***
DURUM VAHİM
Gündem göçmenler, mülteciler, kaçaklar…
.
Tarih: 15 Mart 2022.
Yer: Beştepe.
“6. Uluslararası İyilik Ödülleri” töreni.
.
Erdoğan bir konuşma yapıyor:
“Mesele kadim değerleri yeniden ihya edebilmektir. Ne diyorlar, ‘seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz’ diyorlar, biz göndermeyeceğiz.”
“İktidar olurlarsa Suriye’ye, Afganistan’a tekrar göndereceklermiş, biz göndermeyeceğiz, biz ev sahipliğine devam edeceğiz.”
.
Tarih: 18 Nisan 2022
“Geleneksel Büyükelçiler İftar Programı”
Erdoğan bir konuşma yapıyor:
“Türkiye 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 5 milyon yerlerinden edilmiş kişiye geçici ev sahipliği yapmaktadır. Tek başına bırakılmış olsak da Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşü için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.”
.
Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu:
“Düzensiz göç ve sığınmacı sorununu, soğukkanlı ve sağduyulu şekilde kavramanın daha da ötesinde dün, bugün ve gelecek mizanında stratejik akılla ve milli çıkarlarımıza muvafık halde analiz etmek, tedbir geliştirmek mecburiyetindeyiz.
… Özellikle önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur.”
.
Görülüyor ki daha önceki fikirlerinden “haklı olarak” vazgeçmişler.

Arkadaşım nişan alışverişi için gittiği İstanbul’dan geldi.
“Artık sokaklarda Türklere rastlamak imkânsız olmuş” dedi.
.
“Lüks semtlerdeki mağazalarda yüzümüze bakan yok.”
“Esnafın aklı Araplarda” dedikten sonra ekliyor, “Zaten ürünlerin hepsi onlara hitap edecek şekilde…”
“AVM’ler yabancı kaynıyor, bize yer kalmamış” şeklinde anlattı.
.
“Ben daha önce anlatılanlara inanmıyordum. Ama şimdi olanları gördükten sonra inandım. Eminönü, Sirkeci dolmuş, taşmış… İşimiz bundan sonra gerçekten zor…” dedi.
.
Yazar Yılmaz Özdil anlatıyor:
“Kaç milyon Suriyeli var? İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bilmiyor, İstanbul Emniyeti de bilmiyor… Rezalet hale gelmiş vaziyette. Bu iş sığınmacı meselesi falan değil, kaçak çeteler, kaçak örgütler yuvasına dönüştü bile Türkiye” dedi.
.
Özdil, “Rezalet öyle bir hale gelmiş ki zengin Suriyeliler, İstanbul’daki fakir Suriyelilerden rahatsız oluyor. Bu Suriyeliler bizim imajımızı bozuyor diyen Suriyeliler var” diye anlatmış.
.
“Geçen gün öğrendik ki yaklaşık 1,5 milyon kaçak Afgan girmiş ülkeye. Zaten Türkiye’de kaçak olup olmadığını görmek için İstanbul’da 15 dakika sokakta yürümek yeterli. Her yer istila edilmiş vaziyette…” diyerek arkadaşımın anlattıklarını doğrulamış…
.
İktidar derhal harekete geçerek mülteci sorununa bir çözüm bulmalıdır.
Yoksa durum oldukça vahimdir…
 
***
AKLIM KARIŞIK
Haberler peşi sıra geliyor.
Benim de aklım karışıyor.
.
Haberin başlığı şöyle:
Almanya, Türk devlet bankası Ziraat International’a kayyum atadı.
.
Sebep?
.
Kayyum atanmasının gerekçesi:
“Kara para ile mücadele ve bankacılık işlemlerindeki usulsüzlük...”
.
Açıklanan sebep bu.
.
Daha önce de, Merkezi Frankfurt’ta yer alan Ziraat Bankası’na (Ziraat Bank International AG), Almanya'nın bankacılık tarihinde eşi benzeri olmayan yasaklar ve kısıtlamalar getirilmiş, ağır para cezası kesilmiş…
.
Ceza…
Kayyum…
İçim daraldı, sıkıldım, kahroldum…
 
***
DÜNYA LİDERİ
Dünya lideri olma konusunda oldukça iddialıydık.
“Biz olmadan adım atamazlar”
“Biz dünyanın tam ortasındayız”
Cümlelerine benzer paylaşımlarla “Dünya Lideri” olduğumuzu açıklamıştık.
.
Ancak şu haberi okuyunca heyecanlandım.
.
Haber şöyle:
“ABD Başkanı Biden, dünya lideriyle Ukrayna’yı görüştü…”
.
Dedim “Nihayet anladılar kıymetimizi.”
Haberin gerisini bir solukta okudum.
.
Haber şöyle devam ediyordu:
“ABD Başkanı Joe Biden, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Polonya, Romanya, İngiltere, NATO ve Avrupa Birliği (AB) liderleriyle gerçekleştirdiği görüntülü görüşmede Ukrayna’ya güvenlik, ekonomik ve insani yardım konularını ele aldı…”
.
Hemen kendi ismimizi aradım.
Ama nafile…
Yoktuk…
Eee?
Hani biz?
Romanya, Polonya bile vardı…
.
Düşünün Karadeniz’den komşumuz Ukrayna’nın durumu görüşülüyor, görüşmede Kanada bile var,
Ama biz yokuz…
.
İnsan gerçekten üzülüyor…