Siz siyasetçileri “Pahalılıkla, geçim derdi ile, parasızlıkla, fakirlikle” eleştirisiniz…
Siz siyasetçileri “Pahalılıkla, geçim derdi ile, parasızlıkla, fakirlikle” eleştirisiniz…
Siyasetçilerin meşhur savunması hemn gelir cevap olarak:
“Açlıktan kim ölmüş…”
.
Evet, açlıktan kimse ölmüyor, çünkü bizim ülkede herkes birbirine yardım ediyor.
Askıda ekmek kampanyaları halk tarafından yapılıyor.
Fakir komşusuna yardım eden yüreği yufka bir dolu insan var.
.
Ama şu olay Ankara’da yaşanmış.
Demek ki kürsüden “Dünyada ilk on içindeyiz” diyerek, sallamakla olmuyormuş.
Demek ki bu ülkede aç insan varmış.
.
Olayı yaşayan biri anlatıyor:
“Metroyla Eryaman’dan Kızılay’a gidiyordum. Metro hareket ettikten kısa bir süre sonra ayakta duran gençlerden birisi bayıldı. Ona müdahale ederken, öte tarafta yine bir genç kız yere yığıldı. Kadın yolcular da onun yanına koşturdu. Birileri de metrodaki sistemden durumu sürücüye bildirdi. Bizim ilgilendiğimiz ilk bayılan genç kendine gelince ne olduğunu sorduk. Akşam aç yattığını, sabah da kahvaltı yapmadığını söyledi. Genç kızın durumu da aynıymış. İkisi de üniversite öğrencisiydi. Bu arada sürücü metroyu ilk geldiğimiz Macunköy durağında durdurdu. Öncesinde güvenlik ve sağlık görevlilerini bilgilendirmiş. Kapı açılır açılmaz güvenlikçiler içeri girdi. Genç kız yola devam etmesi gerektiğini belirtip inmedi. Görevliler, diğer genci koluna girerek indirdi ve bir banka oturttu. Hemen su ve bisküvi verdiler. Sonra da muhtemelen sağlık görevlilerinin yanına götürmek için yukarı çıkardılar. Metro hareket ettikten sonra daha acısını öğrendim; meğer hemen her gün benzer olaylar yaşanıyormuş. Benim de üniversitede okuyan oğlum var. Kahroldum.”
.
Bu olayı yaşayan kahrolmuş,
Bizi yönetenler de kahroldu mu acaba?
***
KİM BUNLAR?
İktidarı bu kadar çok eleştiriyoruz.
Elbette yapacağız.
İşimiz bu.
Olumsuzlukları söylemek,
Yapılmayanları,
Yapılamayanları ortaya koymak ve yapılmasını sağlamak.
.
“Siz de yapılanları hiç söylemiyorsunuz ama” diye sitem edenleriniz de yok değil.
Elbette var.
Ama onları zaten yapmak için iktidara geldiniz.
Köprüyü, otoyolu, tüneli ihtiyaç olduğu için yapıyorsunuz.
Bunu siz değil, her iktidar yapar zaten.
.
Biz insanların refah düzeyine bakarız.
Mutluluklarına bakarız.
.
Sadece bir zümrenin mutlu olduğu, diğerlerinin süründüğü bir dünya karşısında eleştirilerimiz elbette sert olacaktır.
Hele bunu muhafazakârlık çatısı altında toplanmış bir partinin mensupları yaparsa dozajımız daha sert olur elbette.
.
“İyi ama kardeş madem ülke çok kötü, öyleyse oylarımıza bak!
Değişen bir şey yok.
Demek ki ortamdan sadece sen ve senin gibi muhalifler şikayetçi.
Halk memnun.
İşte kanıtı” diyerek anketlerdeki yüzde 25 üstü oy oranlarını gösteriyorlar.
.
Haklılar da.
Madem memnun değiller, bu oylar neden yüksek?
.
Neden düşmediği konusunda bir tespit Karamollaoğlu’ndan geldi.
.
Bu iktidara oy verenleri ve vermekten vazgeçmeyecekleri şu üç ana başlıkta toplamış.
.
Birincisi:
“Tuzu kuru olanlar”
.
Kim bunlar?
.
Bankada parası çok olanlar.
Yaklaşık olarak (aileleriyle birlikte) 5 milyon insan bu ekibin içinde.
Bunların keyfi yerinde.
Paradan para kazanıyorlar.
.
İkincisi:
“Sosyal yardım alanlar”
.
Kim bunlar?
.
Sosyal yardım alan 4.5, 5 milyon aile olduğu söyleniyor.
Bu, 10 ila 15 milyon arası fert eder.
.
Üçüncüsü ise:
“Cami cemaati olanlar”
.
Bunlar malum.
.
En çok endişeli olan bu kesim.
Sayıları 3 milyon mu, 5 milyon mu bilemiyorum.
Bu kesimin başörtüsü, Kuran kursu, İmam Hatiplerle ilgili hala kafalarında endişe var.
“Acaba AK Parti giderse bizim bugünkü kazanımlarımız elden gider mi?” endişesi var.
.
Temel Karamollaoğlu haklı.
Bu üç grubun dışında da “Ben dönmem” diyenler var.
.
Partinin gücünü kullanarak ihale almış, kamu kurum ve kuruluşlarına mal veren, iş yapan;
“Menfaatçiler var” var.
.
Partili akrabası tarafından;
“Makam mevki sahibi olmuşlar” var.
.
Bunların tek derdi şu:
“Bu iktidar giderse ben ne yaparım?”
.
“Elinden parası gidecek” diye korkan var,
“Altından makamı alınacak” diye korkan var,
“Başından türbanı, elinden tesbihi, altından seccadesi alınacak” diye korkan var.
.
Bir de pompalanan şu:
“Terör geri gelir…”
.
Bunları söyleyen muhalefet partisi başkanı.
Sorunu bildiğine göre,
Tedbirini de almıştır…
.
İktidarın elinde koz olarak görünen bu güçleri geri almanın da bir yolu vardır elbet.
İktidarı çok istiyorlarsa bu yolu da onlar bulsun artık…
***
1289
6 muhalefet partisi genel başkanları bir araya 3. Kez geldi.
.
Yapacakları ortak çalışmaları değerlendirdiler.
.
İktidarın bozmaya çalıştığı bu birlikteliğin Ülkemiz demokrasisi açısından pek faydalı olduğu söylenebilir.
Demokrasisi henüz oturmamış,
Bu alışkanlığı edinmemiş,
Her fırsatta kendi çıkarlarını vatan çıkarlarının üzerinde görenlerin yaşadığı ve inatla yaşamaya da devam ettiği bir ülkede böylesi bir tablo insanın gözüne hoş geliyor.
.
Demirel-Ecevit çekişmelerini 40 sene önce görmüş biri olarak, hala aynı sahnelerin oynanması zorumuza gidiyor elbet.
.
İktidar kanadının siyasi dili eskileri aratmayacak şekilde aynen devam ediyor.
.
Ortak liderler toplantısında alınan kararlara bakın ve Türkiye’nin ne hale geldiğini anlayın.
.
“TBMM’ye yeniden itibar kazandıracak ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ konusundaki kararlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz.”
.
“İktidarın yeni seçim yasası ile yapmak istediği siyaset mühendisliğine karşı iş birliğimizi derinleştirerek sürdürme yönündeki çalışmalarımızı gözden geçirdik.”
.
“Yoksullaşmayı derinleştiren hayat pahalılığı ve yaşanan ekonomik yıkım sürecinden çıkış yolları konusunda da görüş alışverişinde bulunduk…”
.
“ … seçim güvenliği ve işbirliğinin temel ilke ve hedefleri konularında oluşturmaya karar verilen çalışma gruplarının görev alanları ve çalışma yöntemleri ele alındı…”
.
“ … siyasi ahlak yasası, ekonomik ve sosyal konseye işlerlik kazandırılması ile ilgili düzenlemeler…”
.
“Merkez Bankası bağımsızlığının teminat altına alınması…”
.
“Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda liderler olarak birçok kez vurguladığımız gibi uzlaşmacı, özgürlükçü, demokratik değerleri içselleştirmiş, milletimizin tamamını kucaklayan, siyasi ahlak ilkelerini benimseyen, liyakat sahibi bir aday belirleyeceğiz…”
.
Elalem Mars’ta kendisine yer ayarlıyor, bizim muhalefette bu iktidarı gönderirse onların bozduğu düzeni tekrar “Ülkeyi kuruluş ayarlarına oturtmak için” nelerle uğraşacağını maddeler halinde sıralayıp duruyor.
.
Düzen nasıl bozulduysa;
“Mars, robot, teknoloji” kısmına gelmeleri için muhalefetin, 1289 oturum daha yapmaları gerekecek…
***
MAGANDALAR
Bu memleketin en önemli sorunlarından bir tanesi de “Trafik magandaları…”
.
Bunların yaptıklarının tahsille, yetişmeyle alakası yok.
Adamın içinden geliyor.
.
Ezikliğini trafikte yol alırken bastırmaya çalışan bir güruh denilebilir.
.
“Vay sen beni nasıl sollarsın?”
“Vay arkama neden yanaştın?”
“Vay bana ışık yaktın?”
“Vay sen benden nasıl hızlı gidersin”
Şekillerinin yanısıra,
“Bak ben seni nasıl solladım”
“Makas böyle yapılır”
“Şoförlük gör”
Gibi bazı saplantıları ve eziklikleri mevcut.
.
Bunları sadece otomobillerde değil, motosikletlerde olanları da mevcut.
.
“Ben her yerden geçerim”
“Sollarım da, sağlarım da”
“Trafik ışıklarında benim yerim en ön olmalı”
“Trafikte araç, kaldırımda yayayım”
Düşüncesinde olan çok var.
.
Otomobillerde yanında:
Döner bıçağı,
Beysbol sopası,
Bıçak,
Tabanca
Taşıyanlar mevcut.
.
Ufacık bir hatada dışarı fırlayıp boğazınıza dayayabilirler.
.
Yollarda o kadar kamera olmasına rağmen,
O kadar kontrol edilmesine rağmen,
Bu magandalar nedense hiç yakalanamaz.
Bildiklerini olurlar.
Trafiği altüst ederler…
.
Sigara ile mücadele haftası,
Uyuşturucu ile mücadele haftası,
Var ya,
Bunlarla da;
“Magandalarla Mücadele Haftası” olması gerek.
Yoksa kurtulamayacağız…