Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 24 Nisan öncesi Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan’a bir mesaj gönderdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 24 Nisan öncesi Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan’a bir mesaj gönderdi.
Bu mesajında:
“Türkler ile Ermenilerin yüz yıllarca süren ve insanlığa örnek olan birlikte yaşama kültürünün unutulmasına izin veremeyiz” diyerek devam etti.
“Bu tartışmaların üçüncü taraflarca siyasallaştırılarak ülkemize yönelik müdahale aracı haline getirilmesinin kimseye bir faydası olmamıştır. Bizi bir arada tutan ne çıkardır ne de hesaptır. Aynı ülkeye, aynı değerlere, aynı yüksek ideallere olan samimi bağlılığımızdır” diyerek Ermenistan ile “İyi komşuluk ve karşılıklı saygı temelinde ilişkileri geliştirme” çağrısı yaptı.
.
Bu nedir?
Atatürk’ün “Yurtta sulh, Cihanda sulh” sözüne uygun, gayet barışçı bir yaklaşımdır.
.
Yıllardır süren didişmeye son vermek ve iyi komşuluk ilişkileri için atılan büyük bir adımdır.
.
Temdit pilavı gibi önümüze getirilen sözde soykırım siyasetinin bir kenara bırakılıp, dostane ilişkiler içinde komşuluk yapılmasına çağrı yapmaktır.
.
Peki ne oldu?
.
Her yıl 24 Nisanda ABD başkanının ağzının içine bakarak “Acaba sözde soykırım yalanını söyleyecek mi? Söylemeyecek mi?” diyerek medet umanlar bu sene yanılmadı ve o söz “İki kişi konuşurken üçüncünün ne yapmaması gerektiği unutulmuşçasına” ikrar edildi.
.
Biden kalktı:
24 Nisan 1915 olaylarının yıldönümüyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada üzerine vazifeymiş gibi, yaşananları “(Sözde) soykırım” olarak tanımladı.
.
Hatta tahrik edercesine İstanbul’dan “Konstantinapolis” olarak bahseden ABD Başkanı mesajında, “24 Nisan 1915’te Konstantinopolis’te Ermeni aydınları ve cemaat önderlerinin Osmanlı yetkililerince tutuklanmasıyla başlayarak 1,5 milyon Ermeni bir imha harekâtı dâhilinde sınır dışı edildi, katledildi ya da ölüme yürütüldü” dedi.
.
Erdoğan’ın barış eli uzattığı 24 Nisan arifesinde iki ülke tam birbirine yaklaşacakken araya giren bu açıklama sonrası Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise, “Açıklamadan duyduğu memnuniyeti” dile getirdi iyi mi?
.
ABD Başkanı Biden (Baydın), bu sefer hakikaten baydın yani.
Sana ne kardeşim bizim sorunlarımızdan?
Sana ne iki devlet arasındaki işlerden?
Her şeye maydanoz olma yolundaki bu isteğinize artık bir son verin.
.
Siz önce şu Kızılderili meselesini anlatın.
Tarih boyunca (ki apaçık ortada) “Atalarımız” dediğiniz vahşi insanların, o zavallı insanları nasıl katlettiğine bakın…
.
Ne demişler:
“Kendi kusurunu görmeyen insanlar başkalarını eleştirmeye bayılırlar…”
.
Tarih 29 Kasım 1864.
Albay John M. Chivington komutasındaki yaklaşık 700 ABD gönüllü askeri, Colorado Bölgesi’nin güneydoğusundaki Sand Creek boyunca yaklaşık savunmasız 750 Cheyenne ve Arapaho Kızılderilisi’nden oluşan bir köye saldırdı.
.
8 saat boyunca birlikler, çoğunlukla kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan yaklaşık 230 Cheyenne ve Arapaho insanı öldürdü.
Soykırımın bir diğer boyutu ise bu olayın kendisinden çok daha ağırdı.
Kızılderili kökenli olmaktan başka suçu olmayan bu insanlar soykırıma uğramanın yanı sıra kafatası derilerinin de yüzülmesiyle büyük bir vahşetin kurbanı oldu.
3 gün sürdüğü tahmin edilen katliamın sonunda askerler, olay yerinden ayrılmadan önce ölülere vahşet uygulayarak sahada dolaştı.
.
Saldırı Amerikan basını tarafından bir süre cesaretle dövüşen ve iyi bir savunma yapan Cheyenne’lere karşı kazanılmış bir zafer olarak yansıtıldı.
Ancak birkaç hafta sonra görgü şahitlerinin olayın aslında hiç de böyle olmadığını anlatan ifadeleri elden ele dolaşmaya başladı.
.
Biden (Baydın) “Osmanlı yetkililerince tutuklanmasıyla başlayarak 1,5 milyon Ermeni bir imha harekatı dahilinde sınırdışı edildi, katledildi ya da ölüme yürütüldü” diyor kendi yaptıklarını unutup hiç utanmadan…
.
1850’li yılların başında Kansas’ın batısında bulunan Kayalık Dağlara doğru bir altına hücum başlamıştı. Yüzlerce Avrupalı altın bulmak için batıya akın ediyordu. Kuşaklardan bu yana bölgede yaşayan Cheyenne ve Arapaho halklarının toprakları kelimenin tam anlamıyla istila ediliyordu.
Bu durum karşısında Kızılderililer ile Avrupalı sömürgeciler arasında bazı çatışmalar yaşandı, ancak Kızılderililer ABD Hükümeti ile bir anlaşma imzalayarak, Kum Deresi’nin güneyinde bir rezervasyona çekilmeyi kabul ettiler.
.
Baydın efendi 24 Nisan açıklamasında Ermeniler için şöyle dedi:
“Hayatta kalanların birçoğu dünyanın çeşitli yerlerinde yeni evler ve yeni hayatlar bulmak zorunda kaldı. Bu yerlerin arasında ABD de vardı. Kuvvet ve direnç ile Ermeni halkı ayakta kaldı ve toplumlarını tekrar inşa etti. Geride kalan yıllarda Ermeni göçmenler ABD'yi sayısız yönde zenginleştirdi, ancak atalarını bizim kıyılarımıza getiren trajediyi unutmadı. Hikâyelerini onore ediyoruz. Acılarını görüyoruz. Tarihi kabul ediyoruz. Bunu kimseyi suçlamak için değil ancak tarihin tekerrür etmediğinden emin olmak için yapıyoruz…”
.
Kimi neyle suçluyorsun birader?
Senin yaptıklarının haddi hesabı yokken, Osmanlı Tehcirini kendi suçunu örtmek için kullanmaya kalkıyorsun.
Ayıptır, ayıp…
.
Bak senin tarihin ne diyor?
.
1864 yılının Kasım ayında Kara Kazan liderliğinde genelde Cheyenne’lerden ve birkaç Arapaho’dan oluşan bir Kızılderili kabilesi, Lyon Kalesi'ne haber göndererek Kum Deresi yakınlarında kamp kuracaklarını bildirdi.
Albay Chivington bu haberi alınca, kolay bir zafer kazanmak için 700 adamla Kızılderili kampına ani bir saldırı düzenledi.
Hiçbir şeyden habersiz günlük yaşamlarını sürdürmekte olan barışçıl Kızılderililer, korkunç bir katliama uğradılar.
29 Kasım sabahı yaklaşık 500 Kızılderili öldürülmüştü.
.
Ölüler arasında Cheyenne halkının liderleri de bulunuyordu. Kızılderililer sadece öldürülmekle kalmamış, cesetleri bile en ağır işkencelere tabi tutulmuştu.
Cesetlerin neredeyse tümünün kafa derisi yüzülmüş, organları parça parça edilmişti.
Ölümle tehdit edilerek Kızılderililerin kampını askerlere göstermeye zorlanan çiftçi Robert Bent, olanları şöyle anlatmıştı:
“Kampın iyice yakınına geldiğimizde Amerikan bayrağının dalgalandığını gördüm. Kızılderili reisi Kara Kazan’ın, etrafında toplanan halkına uzaklaşmamalarını söylediğini işittim. Kızılderililerle aramızda sadece 50-60 metre vardı. (...) Askerler birden tüfeklerindeki binlerce mermiyi silahsız yerlilerin üzerine boşaltmaya başladılar. Bazı erkekler silahlarını almak için çadırlarına daldılar. Kanımca hepsi 600 kişi civarında idi. Ama bunların içinde 35 kadar savaşçı, bir o kadar da ihtiyar bulunuyordu. Diğer erkekler kampın uzağında avlanmaya gitmişlerdi…”
.
1851 Ocak ayında California Valisi Peter Hardeman Burnett’ın şu sözü eyaletteki ırkçılığın geldiği boyutu gözler önüne seriyordu:
“Kızılderili ırkı yok olana kadar bu iki ırk arasında yürütülen imha savaşı devam edecektir.”
.
Amerika, Kristof Kolomb’un keşfinden yani 1492’den sonraki tam 5 asır Kızılderili soykırımları ve katliamlarıyla geçti.
 
Tam olarak sayısı bilinmese de onlarca Kızılderili katliamında binlerce yerli Amerikalı öldürüldü. Bu soykırımlarda farklı öldürücü silahlar da kullanıldı.
 
Misal, insanlık tarihinde daha önce görülmemiş biyolojik silahla bir ırka kastetmek, bu soykırımlarda kullanılan bir saldırı yöntemi oldu. Sürgüne gönderilen Kızılderililere yardım olarak dağıtılan battaniyelere çiçek hastalığı bulaştırılarak çok sayıda insan öldürüldü.
.
Bir başka soykırım yöntemlerinden biri de bizon avcılığını teşvik etmekti.
Zira, Kızılderililerin başlıca yiyecekleri bizonlardı. Bu şekilde yerli halk, açlık çekmeye mahkum da edilmiş oldu.
Bizonların fazla avlanması Çevre Soykırımı (Environmental Racism) olarak da adlandırıldı.
William Frederick Cody isimli yerli halka karşıtlığıyla ünlü bizon avcısı, 1867-1868 yıllarında 18 ay içinde 4 bin 280 bizonu avlayarak Buffalo Bill (Bizon William) lakabını kazandı.
.
Kızılderililere yönelik soykırım yönetimlerinden biri de misyonerlik oldu. Kuzey Amerika’daki yerli halkın Hristiyanlaştırılmaları sürecinde misyonerlerin etkisi genelde yıkıcı oldu. Ve bu faaliyetlerin sonuçları kültürel soykırım olarak tarihe geçti.
.
California denince akla ilk gelen Hollywood, eğlence ve güneşli havalar olabilir.
Ama aslında Amerika tarihinin en büyük Kızılderili soykırımları bu eyalette oldu. Uygulanan soykırımlarda hayatını kaybedenlerin net bir sayısı bile yok.
Fakat, California’da uygulanan soykırımlar kıtadaki en büyük katliamlar olarak biliniyor.
California’da Kızılderililerin öldürülmesi için kıtadaki teşviklerin de üstüne ödemeler yapılıyordu.
Kafa derisi için 5 dolar ödeme yapılıyordu
1856’da ise eyalette her Kızılderili kafa derisi için 25 sent ödendi.
1860 yılında ödül 5 dolara çıktı.
Öyle ki eyalete gelenler ödül için geliyordu. Bazı tarihçiler, burada yaşanan katliamları yapan ırkçıları tanımlamak için “kasap” benzetmesini kullandı.
.
California’daki katliamların en ünlülerinden biri 80 ila 400 Pomo Kızılderilisi’nin katledildiği 1850 tarihli Clear Lake Katliamı’ydı.
.
1890’daki ünlü Yaralı Diz Katliamı’nda yaklaşık 300 kişi öldürüldü.
.
Bunlar gibi yüzlerce katliam olayları yaşanmıştır.
Milyonlarca Kızılderili katledilmiştir.
Sözde soykırım yaptılar diyen Baydın Efendi bize yüzü kızarmadan insanlık dersi vermeye kalkıyor.
.
Rahmetli Erbakan yaşasaydı şöyle derdi:
“Hadi oradan be! Hadi oradan!”