Fransa merkezli sivil toplum kuruluşu Sınır Tanımayan Gazeteciler kapsamlı bir rapor yayınlayarak dünya genelinde basın özgürlüğü listesini açıkladı. Türkiye’nin durumu içler acısı görünüyor.
Kurumun her yıl hazırladığı Dünya Basın Özgürlüğü raporu yayınlanırken Türkiye 149’uncu sırada yer aldı. Geçen yıl aynı listede 153’üncü sırada olan Türkiye dört basamak yükselse de Libya, Somali ve Ruanda gibi ülkelerin gerisinde kaldı.
Raporda, Norveç, Danimarka ve İsveç ilk üç sırayı alırken İran, Eritre ve Kuzey Kore sırasıyla 178, 179 ve 180’inci sırada yer aldı. Kuzey Kore’yi tartışmaya gerek yok zaten. Tek tüfek.
Raporda Türkiye ile ilgili olarak, “Türkiye’de ulusal medyanın yüzde 90’ı hükümete yakınken Türk halkı ekonomik ve siyasi krizi muhalif ya da bağımsız medya kuruluşlarından izledi” yorumu yapılırken, gerçek haber veren medya kuruluşları arasında SÖZCÜ gazetesine yer verildi. Raporda, SÖZCÜ ile birlikte BBC Türkçe, Amerika’nın Sesi ve Deutsche Welle Türkçe gibi platformlar da yer aldı.
Her zaman söylenir. Almanlar ikinci dünya savaşını kaybettiklerini Berlin’de Rus tanklarını görünce öğrenmişlerdi. O zamana kadar Hitler’in emrinde olan medya kuruluşları, Alman ordularının zaferden zafere koştuğunu yazıyordu.
Basın kuruluşlarının özgür ve objektif olması gerekiyor. Neticede kamusal bir görev icra ediyorlar. Toplumun yanlış bilgilendirilmesi, yanlış yönlendirilmesi, gerçeklerden uzaklaştırılması, çöküşü hızlandıran en önemli silahtır.
Memlekette yandaş müteahhitlerin eline geçen medya kurumları ne yazık ki, milleti yanlış bilgilendirirken, bir yandan da gerçekleri öğrenmesini engelliyor.
Haber kanalı olarak görünen kanalların çoğu bile sürekli yaptıkları açık oturumlarda her boktan anlayan klasik konuşmacıları çıkararak toplumu bilgilendirmek yerine iktidarın uygulamalarını desteklemek için kıyısından köşesinden bir şeyler tutturmaya çalışıyorlar. Yoksa bu kadar yanlışın üzerine iktidarın koltuğunu koruması imkânsız. İnsanlar adeta yalana inanır hale getirildi.
Baştan istikrar için oy toplayan iktidar sahipleri, çalıyorlar ama iş yapıyorlar propagandasıyla bile koltuklarını koruyabildiler. Ustalık dönemi olarak adlandırdıkları seçimi bile daha iyisi mi var yalanıyla aldılar. Muhalefetin beceriksiz olduğuna milleti inandırdılar.
Bazı konularda insanları ikna etmek güç görünüyor. Bunda basının etkisi oldukça büyük. Yap işlet devret yöntemiyle yapılan otoyol, havaalanı, köprü ve benzeri işlere karşı çıkan yok ama taahhüt edilen matrahlarla devletin zarara uğratıldığını millet anlamakta güçlük çekiyor. Oysa çok basit. Devlet farkını veriyorsa, geçiş ücreti düşürülür, herkes yararlanır. Fiyat düşünce sürümden gelen ücret, mutlaka mevcut ücretin çok üzerinde olacaktır.
Yandaş medya köprü ve otoyolların pahalı olduğunu, herkesin yararlanamadığını, oysa herkesin ödediği vergilerle yapıldığını yazmıyor. Yazamaz da. Çünkü devlet iki kere zarara uğratılıyor.
Basın özgürse memlekette demokrasi vardır. %90’ı yandaş ise demokrasi de özgürlük de yoktur. Memlekette tutuklu gazeteci sayısı Çin’den daha fazla ise söyleyecek söz kalmıyor.