Hırsız, gecenin yarısında bir eve girer. Karanlık koridorda, yaktığı küçük el fenerinin ışığında ilerlerken bir ses duyar, -“İsa seni izliyor!”
Hırsız, gecenin yarısında bir eve girer.
Karanlık koridorda, yaktığı küçük el fenerinin ışığında ilerlerken bir ses duyar,
-“İsa seni izliyor!”
Şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakınan hırsız, bir yandan da evdeki değerli şeyleri aramaya devam eder.
Tekrar aynı sesi duyar:
-“İsa seni izliyor!”
Bu kez hırsız elindeki feneri çevrede gezdirmeye başlar ve bir papağan görür.
-“Bunu sen mi söyledin?” diye papağana sorar.
Papağan:
-“Evet, yalnızca seni uyarmak için”.
Hırsız:
-“Ne! Beni uyarmak mı? Kimsin sen? Adın ne senin?”
Papağan:
-“Musa”
-“Musa? hangi salak bir papağana Musa adını koyar ki?”
Kuş cevap verir:
-“Bilmiyorum. Tahminimce arkanda duran Dobermana ‘'İsa’ adını veren salak olabilir!”
***
Bir kurbağaya güç verilmiş ve “Ormanda yürürken önüme çıkan ilk iki kişi ne dilerse yerine getireceğim” demiş.
Ormanda yürürken bir ayı ile tavşan çıkmış.
Bunları yanına çağırmış.
-“Benden 3 şey dileyin, dileğinizi yapacağım”.
Ayı demiş ki:
-“Bu ormanda ne kadar dişi ayı varsa hepsi bana hasta olsun”
Kurbağa dileğini hemen yerine gelmiş.
Sonra tavşan;
-“Bana bir kask ver” demiş onun dileği de olmuş.
Ayı ikinci olarak;
-“Yan taraftaki ormanda ne kadar ayı varsa hepsi dişi olsun ve bana hasta olsun.”
Tavşan ikinci dilek olarak;
-“Bana bir motosiklet ver” demiş.
İkisinin de dilekleri hemen yerine gelmiş.
Ayı kendi kendine “Yahu bu tavşan amma da salak. Para istese zaten her türlü dileği olur. Neden motosiklet ile kask istiyor ki?” diye düşünmüş.
Ve son dileğini söylemiş;
-“Son dileğim yeryüzünde ne kadar ayı varsa hepsi dişi olsun ve beni arzulasınlar” demiş.
Dileği yerine gelmiş.
Tavşana sıra gelince, tavşan motosikletine atlayıp kaskını takmış ve son gaz oradan uzaklaşırken;
-“Son dileğim, bu ayı homoseksüel olsun.”
***
Temel bir gün Dursun’a gidip,
-“Dursun, senin makinen var. Bana 12 tane vesikalık fotoğraf gerekiyor çeker misin?” demiş.
Dursun da;
-“Çekerim ama benim makine boydan çeker, vesikalığı nasıl çekeceğiz ki?” demiş.
Bunları almış bir düşünce.
Başlamışlar düşünmeye.
Sonunda Dursun’un aklına bir şey gelmiş ve;
-“Temel, sen sahile git kumu kaz içine gir, omuzlarından aşağısı görünmesin. Böylece vesikalık olur. Bende karşına geçip çekerim.”
Temel; “Tamam” demiş.
Dursun makineyi almak için eve gitmiş.
Döndüğünde ne görsün?
Temel 12 tane çukur kazmış.
Hayretle sormuş;
-“Ula Temel neden 12 tane çukur kazdın?”
Temel;
-“12 resim lazım ya, ondan tabi…”
Dursun alay eder gibi;
-“Ulan salak Temel boşu boşuna 12 tane çukur kazmışsın. Bir çukur yeterdi. Çünkü ben 12 tane fotoğraf makinesi getirmiştim zaten…”
***
Temel, Dursun ve Cemal bir gün bir kadının evine zamparalık için giderler.
Tam işi pişirirlerken kadının kocası gelir.
Dursun yatağın altına, Cemal dolaba, Temel de balkona saklanır.
Adam odaya girer ve yatağın altından bir ses gelince Dursun’u görür.
-“Dursun ne arıyorsun burada?” diye sorar.
Dursun, “Yatağı tamir ediyordum.” deyince adam:
-“Borcumuz ne kadar?” diye sorar.
Dursun, “Bin lira” der.
Adam parayı verir.
Bu sefer dolaptan bir ses gelir.
Adam dolaba bakar ki Cemal.
“Ne arıyorsun burada?” deyince Cemal, “Dolabı tamir ediyorum.” der.
Adam: -“Borcumuz ne kadar?” diye sorar.
Cemal, “Bin beşyüz” deyince adam parayı verir.
O sırada balkonda olanları izleyen Temel konuşmaları duymayıp sadece adamın para verdiğini görünce içeri dalar ve;
-“Senin karıylan ben de birlikte oldum. Bana da para ver”…
***
Adamın biri arkadaşıyla yemek yerken; “Kolumun ağrısından ölüyorum” diye dert yanar.
Arkadaşı da;
-“İleride köşedeki marketin önüne yeni bir bilgisayarlı cihaz koydular. Üç dolara bir jeton alıyorsun, yanında getirdiğin idrar örneğini açılan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra neticeyi ve tedavi için yapman gerekenleri öğreniyorsun.” demiş.
Adam hemen idrarını bilgisayara vermiş.
10 saniye sonra yazılı olarak cevap gelmiş:
-“Kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan Teniselbo oluşmuş. Sıcak tutun, ağır işlerden kaçının, iki haftada düzelecek.”
Adam, muzırca bu akıllı cihazın nasıl aldatılabileceğini düşünmüş.
Bir miktar çeşme suyuna köpeğinden alınmış bir kılı koymuş, üstüne karısının ve kızının idrar örneklerini eklemiş. Cihaza atmış. 10 saniye sonra yazılı yanıt gelmiş:
“1. Çeşme suyunuz çok kireçli. Bir filtre cihazı almayı düşünün.
2. Köpeğinizde kene var. Eczaneden özel bir şampuan alıp köpeğinizi yıkayın.
3. Kızınız kokain bağımlısı. Bir psikiyatri kliniğine yatırın.
4. Karınız hamile. İkizler sizden değil. İyi bir avukat bulun.
5. Bu aptalca merakınız yüzünden hiç yoktan aile düzeniniz bozulacak.”
***
52 yaşında bir adam, son derece başarılı bir yüz gerdirme operasyonu geçirmiş.
Yepyeni görüntüsünün tadını çıkarmak ve insanları şaşırtmak için dolaşmaya çıkmış.
Önce bayiden gazetesini almış ve gazete satıcısına sormuş:
-“Sence ben kaç yaşındayım ahbap?”
Satıcı:
-“Şey… Bilmem. 40 olabilir mi?”
Adam zafer kazanmış gibi kahkaha atmış.
-“Hah hah ha… Bilemedin ahbap, ben tam 52 yaşındayım!” diyerek köşedeki Mc Donald’s yolunu tutmuş.
Bir kahve söyledikten sonra: “Biraz da şu kasiyer kıza takılayım!” diye düşünmüş ve kıza sormuş:
-“Küçük hanım, söyler misiniz ben kaç yaşında gösteriyorum?”
Kız biraz düşünmüş ve...
-“Hmm... 35 olmalı.”
Adam zevkten havalara uçacak.
“Hayır, bebeğim!” diye bağırmış.
“Ben tam 52 yaşındayım!..”.
Ve kahvesini içip tekrar sokağa çıkmış.
Bu kez de kaldırımda giden yaşlı bir teyzenin önüne fırlamış.
-“Bayan size bir soru sorabilir miyim? Sizce ben kaç yaşındayım?”
Yaşlı teyze gülümsemiş:
-“Bakın ben yaşlı bir kadınım ve artık gözlerim neredeyse hiçbir şeyi seçemiyor. Ama ben gençken bir erkeğin yaşını bulmak için çok basit bir yöntem vardı. Elimi pantolonunuzun içine sokup yirmi saniye boyunca orada tutmama izin verirseniz size kaç yaşında olduğunuzu ‘pat’ diye söyleyebilirim!”
Adam çok şaşırmış ama duydukları ilgisini çektiği için teyzeye izin vermiş.
Yaşlı teyze adamın pantolonundan içeri elini sokmuş. Yirmi saniye sonra elini dışarı çıkarmış ve:
-“Evet... Siz tam 52 yaşındasınız”.
Adam dumura uğramış.
-“Şey... Aman Allah’ım... Nasıl bildiniz?”
Yaşlı teyze gülümsemiş:
-“Bayım, siz Mc Donald’da sıradayken, arkanızda da ben vardım!...”
***
Yaşlı kadın, yaşlı kocasının ölümüne ağlıyordu.
Komşular kendisini yatıştırmak için ne söyledilerse, ihtiyar dul dinlemiyor, ağlamasını sürdürüyordu:
-“Ah benim ritmik kocacığım... Ah benim ritmik kocacığım… Aaaah, ah!”
“Ritmik koca” deyiminden bir şey anlamayan komşuları, dayanamayarak sordular:
-“Kuzum, ritmik kocam diye ağlıyorsun. Ne demek bu ritmik koca?”
Kadıncağız, hıçkıra hıçkıra konuşmaya çalıştı.
-“Aaaah, Ah! Bilirsiniz, epey ihtiyardı rahmetli.. Ama yatakta gayet temkinliydi. Karşımızdaki Kilise çanının ritmine ayarlamıştı kendisini... Ama aaah ah! O itfaiye arabası... ‘Çan, çan, çan’ diye hızlı hızlı çalıp da kapımızın önünden geçince... Gitti işte...”
***
Kadının biri petshop'a gidip bir muhabbet kuşu almak istemiş.
Orada bir tane erkek kuşu gözüne kestirmiş.
-“Bu şimdi erkek olduğuna göre kesin konuşur değil mi?”
-“Tabi efendim. Hem de harika bir seçim yaptınız, bu öyle cinstir ki 2 haftaya kalmaz karşılıklı sohbet bile edersiniz.”
Kadının çok hoşuna gitmiş, kuşu alıp eve götürmüş.
2 hafta sonra kadın yine dükkâna gelmiş:
-“Bu kuş tek kelime etmedi!”
-“İmkanı yok hanımefendi salıncağına çıkıp sallana sallana gayet güzel konuşuyor olmalı.”
-“İyi de siz salıncak vermediniz ki bana?”
Böylece adam kadına bir salıncak satmış, kadın eve dönmüş.
2 hafta sonra kadın yine dükkânda:
-“Bakın beyefendi 4 hafta geçti bu hayvandan hala ses çıkmıyor!”
-“Gerçekten anlamıyorum. Merdivenine çıkıp oynarken konuşuyor olması gerekirdi!”
-“Merdiven mi? Bunun merdiveni yok ki?”
Ve adam güle oynaya kadına bir de merdiven satmış. Kadın yine evine dönmüş...
2 hafta sonra tekrar gelmiş:
-“Beyefendi bir buçuk ay oldu ve bu kuştan hala tek bir kelime duyamadım, olmayacak bu iş galiba!”
-“Bakın hanımefendiciğim ben bunlardan onlarca sattım biliyorum merdivenine çıkıp oradan salıncağına konarlar ve aynada kendilerini seyrederken bıcır bıcır konuşurlar”
-“Ayna mı?”
Ve adam o gün de bir ayna satmış olmanın mutluluğuyla kadını evine göndermiş.
2 hafta sonra petshop'un kapısı açılmış, kadın içeri girmiş.
Elinde kafes, kafesin içinde merdiven, salıncak, ayna ve bacaklarını havaya dikmiş ölü muhabbet kuşu.
-“Beni kazıkladınız! İşte konuşmayan kuşunuz ve yanında bana kakaladığınız ıvır zıvırlar!”
Adam çok şaşırmış.
-“Hanımefendi bu ilk defa başıma geliyor inanamıyorum tek kelime etmedi mi bu hayvan?”
-“Valla ölmeden önce tek bir cümle söyledi”
-“Ne dedi?”
-“O dükkânda kuş yemi satmazlar mı?”
***
Temel, karısı Fadime'yi bademcik ameliyatı yaptırmıştı.
Hastaneden taburcu edilirken doktor, Temel’e bazı tavsiyelerde bulunur ve son olarak der ki;
-“Aslında bu ameliyat gecikmiş, daha çocukken yapılmalıydı.”
Temel hemen söze girer:
-“O zaman faturayı kayınbabamı gönder de, hesabını o ödesun!”