Genelde iktidarı destekleyenlerden veya eski sağcılardan gelen soru şu: “Kılıçdaroğlu gelirse ne yapacak?”

Genelde iktidarı destekleyenlerden veya eski sağcılardan gelen soru şu:
“Kılıçdaroğlu gelirse ne yapacak?”
.
Belli ki eğer aday olursa adaylığını sorgulayacaklar.
Belki oy vermeyecekler, Belki de kararsız kalacaklar.
.
Tabi bu soru bana sorulunca şu cevabı veriyorum.
“Bir şey yapmasına gerek yok, ellerini kollarını bağlayıp otursa yeter…”
.
Cumhuriyet değerleri olan yapılardan, fabrikalardan, işletmelerden bir tane kalmadı.
Hepsi “Borçlar ödenecek mantığı” ile satıldı.
.
Yerine bir tane konmadı.
.
“Yolcu, geçiş, hasta” garantili işletmeler kuruldu.
Hepsi zarar ediyor.
Bütçe gittikçe açılıyor.
Dolar zirve üzerine zirve yapıyor.
Faizler anaparayı geçti.
Pahalılık diz boyu.
Halk perişan.
Göçmeni, sığınmacısı yük.
.
İYİ Parti, İnternet sitesinde iktidara gelince yapacaklarını tek tek anlatmış.
Burada yazılanlara bakınca mevcut hükümetin yanlışlarını zaten görüyoruz.
.
*Ekonomiye liyakat,
Vergiye adalet,
Piyasaya güven gelecek…
 
*Hukuk devleti adalet ile buluşacak,
Yargı bağımsız ve tarafsız olacak…
 
Millet birleşecek,
Kuvvetler ayrılacak,
Millet kazanacak,
Tek adamlar kaybedecek…
 
*Hudut tekrar namus olacak,
Sığınmacılar güvenle evlerine dönecek…
 
*İstanbul sözleşmesi mutlaka imzalanacak,
Kadınlar adaletle özgürleşecek…
 
*Medya özgürleşecek,
Haber alma ve verme hakkı korunacak
 
*İyi yaşam gelir modeli ile tüm gençlere ve ihtiyaç sahibi kadınlara ayda 1700 TL temel gelir desteği sağlanacak…
 
*Mülakat olmayacak,
Kayırmacılık son bulacak…
 
*Hiçbir genç devletine borçlu olmayacak,
Gençler KYK borçlarını sosyal sorumluluk projelerinde çalışarak ödeyebilecek…
 
*EYT c¸o¨zu¨m planı ile EYT sorunu ortadan kaldırılacak…
 
*AOÇ tarım bilimleri akademisi ile çiftçilik en kazançlı ve yeni nesil meslek olacak…
.
 
Tahtaya yazı yazarken “Şapka” soran Binali Yıldırım’ın başbakanlık yaptığı ülkede “Kılıçdaroğlu da geliversin ne var ki?”
.
20 senedir ülke yönetenler artık bir kenara çekilsin, görelim.
Kim gelirse gelsin bir değişiklik yaşayalım?

21 Mayıs’taki Maltepe mitingi gösterdi ki Muhalefetin adayı:
“Kılıçdaroğlu.”
.
Tersi bir durum olma ihtimali yüzde sıfır.
.
600 bin kişi toplamak kolay iş değil.
İnsanlar inanmış,
Düşmüş peşine.
.
İktidarın korktuğu iki kişi vardı:
Birincisi “Ekrem İmamoğlu” idi.
Onu çeşitli polemiklerin içine çektiler,
Operasyonlarla zayıflattılar,
Adaylığını geri çektirdiler.
.
Ancak CHP zaten, belediye başkanlarının aday olmasını istemiyordu.
Beklenen sonuç oldu…
.
İkinci korktukları kişi:
“Kemal Kılıçdaroğlu” idi.
.
Eee?
Hani Mansur Yavaş?
.
Kaç kere söyleyeceğim.
“İktidar karşısına Mansur Yavaş’ı istiyor.”
.
Bakın anketlere:
Hep önde.
Bakın Özdağ’a:
Hep ağzında…
.
Neden onu istiyorlar peki?
Şundan:
Tayyip Erdoğan, Mansur Yavaş ve HDP adayının birlikte girdiği seçimden ilk turda yüzde 51 çıkmaz.
.
HDP adayı, her iki adaydan daha az alacağı için ikinci tura kalamaz.
.
İkinci tura kalan diğer iki aday arasındaki yarışı HDP’nin oylarını alacak olan kazanır.
.
Bu yarışta Erdoğan için, Mansur Yavaş’ı karalamak, onu HDP oylarından uzaklaştırmak kolay.
O sebeple karşısına illa Mansur Yavaş’ı ister.
Dikkat ederseniz şimdilik ona pek bulaşmıyor, ona pek laf atmıyor…
.
Bu ülkede yolsuzluk, eksiklik anlamında tek laf atamayacakları kişi belki de Kılıçdaroğlu.
Çünkü iktidarda siyasi geçmişi yok.
Ellerinde tek veri:
SSK Genel Müdürlüğü.
Ondan da senelerdir bir şey çıkmıyor zaten.
.
Yaşanan pahalılıktan dolayı halk artık kimin aday olacağı konusuna pek aldırmıyor.
Tek istekleri bu iktidardan kurtulmak.
.
Yapılan anket sonuçlarında bunu görüyoruz.
“Erdoğan mı?
Muhalefet adayı mı?”
Şeklindeki soruya karşılık,
Yüzde 51.8 muhalefete destek gelmiş.
.
“Karasızlar” 6.8,
“Oy kullanmam” diyenler ise 7.4 olmuş.
.
Böylece Erdoğan’ın oyunun da:
“Yüzde 34” olduğu ortaya çıkıyor.
.
Kararsızların oylarının AK Parti oyu olduğu belli.
Zira bu kadar sıkıntıyı yaşayan birilerinin hala kararsız kalması imkânsız, ancak liderine manevi olarak bağlıysa bu oyların geriye dönme ihtimali oldukça fazla.
.
“Oy kullanmam” diyenlerin durumu da hemen hemen aynı.
Bunlardan muhalefete ekmek çıkmaz.
Tek faydaları “Sandığa gitmemeleri” olur.
.
Başta da dediğim gibi seçimi HDP oyları belirler.
Ancak HDP kendi seçmenine, işaret ettiği yere oyları yönlendirebilir mi?
O da tartışılabilir.
.
Kısaca seçim, ucu ucuna geçecek gibi.
.
Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hemen alınmış bir karar değildir.
.
6’lı masaya somut deliller konmuştur.
.
Yapılan anketler, mülakatlar muhakkak değerlendirilmiştir.
.
6 partinin kendi yaptırdığı anketlerle karşılaştırılmıştır.
.
Seçim tarihi açıklanır açıklanmaz 6’lı masa “Ya Herru, Ya Merru” diyerek adayını açıklayacaktır.
.
Bu da kesin “Kılıçdaroğlu” dur…
 
***
GEÇMİŞ OLSUN
Size şöyle cümleler kursam:
“… gökten ölü kartalların düşüyor, sokaklar hayvan cesetleriyle kaplı …”
Ne yaparsınız?
.
İçiniz ürperir,
Hafiften korkarsınız…
.
Benim için “Nereden aklına geliyor böyle manyak tasvirler?” dersiniz belki de.
.
“Hem nereden çıktı şimdi bu kötü şeyler? Gül gibi geçiniyorduk” şeklinde devam ederdiniz belki de benim için kurduğunuz cümlelerinize...
.
İngiliz Ekonomist Umair Haque, küresel ısınmanın dünyayı nasıl etkileyeceğine dair bir yazı kaleme aldı.
.
Bu yazının insanlar tarafından anlaşılmasının da zor olduğundan bahsetti.
.
“Hint Alt Kıtası’ndaki arkadaşlarım (Himalayalar ile Hint Okyanusu arasında kalmış coğrafi bölgeyi tanımlamak için kullanılan terim) bugünlerde bana bilim kurgu filmlerindeki sahneleri andıran hikâyeler anlatıyor.
Oralardaki sıcak dalgası hayatta kalabilmenin sınırlarını zorluyor.
Kız kardeşim diyor ki:
‘Eski, güzel, sanatçılar ve şairler şehrinde gökten ölü kartallar düşüyor.
Ya da artık uçamayacak halde evlerin, anıtların, dükkânların üzerine konuyorlar.
Sokaklar köpek, kedi, inek ve her türden hayvanların cesetleriyle kaplı.
Öldürücü sıcaklardan telef olmuşlar.
Hayatta kalamıyorlar.
İnsanlar da bu öldürücü sıcaktan kaçmaya çalışıyor.
Çoğunlukla günlerini ya iç mekânlarda ya da kanallarda, nehirlerde ve göllerde geçiriyorlar.
Buna olanağı olmayanlar sokaklara diziliyor, bayılıyor, sınırlarını zorluyor.
Onlar fakir ülkeler.
Bu sıcak dalgasının önümüzdeki zaman diliminde kaç kişiyi öldürebileceğini bilmiyoruz.
Çoğu sayılamayacak bile.’
Bir an için yaşadığınız günlük hayat rutinini bir kenara bırakıp tüm bunları bir düşünün…”
.
Biz daha virüs illetini atlatamadan şimdi de bu çıktı başımıza.
.
Virüsü maskedir, aşıdır atlattık.
Buna ne yapacağız?
.
Haydi virüsü iki salak laboratuvardan kaçırdı, yaydı.
Ya bu küresel ısınma?
Hep beraber yapmadık mı?
El birliği ile.
Önlenemez hırsımızla halletmedik mi dünyayı?
.
Çevrecilerin ikazlarına kulak tıkamadık mı?
Atılan tek bir çöpün nelere mal olacağını düşünmeden, hovardalık yapmadık mı?
Denzileri kirletmedik mi?
Ormanları yakmadık mı?
Kıyıları betonlamadık mı?
Yeşil alanları düzlemedik mi?
.
Şimdi mi?
.
Gözümüz havada düşecek kartalı bekler olduk.
.
Şimdi geldiğimiz nokta bu.
Felaketin eşiğindeyiz.
Bazılarımız şimdi diğer tarafa, yaşanmaz hale gelecek farklı bir gezegene geçiyoruz. Bu “olacak” veya “olabilir” değil,
Aslında şimdi oluyor.
.
Yani adam kısaca diyor ki:
“Geçmiş olsun…”