Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarıyla siyaset sahnesindeki sular ısındı, bizim deniz ısınmadı. .

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarıyla siyaset sahnesindeki sular ısındı, bizim deniz ısınmadı.
.
Bizim arkadaşlar sosyal medyadan “Denize girerken” fotoğraf çektirmişler:
“Sezonu açtık” diye.
.
Kimse kusura bakmasın.
Ben kuralcıyımdır.
.
“Çanakkale’de 15 Haziranı bulmadan denize girmem.”
.
Gençlik yıllarımızda, “Orduevi Plajı” ve “Belediye Plajı” ile Kilitbahir’deki “Zargana Plajı” Haziran 15’te açılırdı.
.
Ondan önce denize pek girmeye yeltenmezdik.
.
Ergenlik yıllarımızda havanın 30 dereceyi gösterdiği 1 Mayısta, kafaları çekip girdiğimiz denizden, ışık hızıyla geri çıkmıştık.
Donmak kelimesi az gelmişti.
.
O sebeple denize 15’ini görmeden girmem kardeşim.
“Yoğurdu üfleyerek yerim”, yine de girmem.
.
Sonra da girdim mi çıkmam.
O başka.
“Son kesti”yi kasım ayında yapar gideriz.
.
Geçen senelerde “Musilaj” belasıyla karşı karşıya kalınca zaten erkenden girmek pek nasip olmadı.
.
Bu sene de “Pusula” adlı denizanasına toslamazsak, deniz keyfini süreceğiz.
.
Çevrecilerin “Bunlar iyi günleriniz” demesine kimsenin aldırmadığını görünce, ben de pek hatırlamak istemiyorum.
.
Her Türk insanı gibi benim de genlerimde şöyle bir gelenek var galiba:
“Bu seneyi atlatalım da, seneye Allah Kerim…”
 
***
FIKRA GİBİ
Kılıçdaroğlu “Açıklayacağım” diye ayağa kaldırdığı ortalıkta, bizleri ekran başına toplayıp açıkladı ama biz öyle aman aman filan ayağa kalkmadık…
.
O kadar çok şey duymaya odaklanmıştım ki, açıklama hemencecik bitiverince, “Anaaa… Bu kadar mı?” deyivermişim.
.
“Hürriyet Yazarı Nedim Şener’in şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada ifade vermediği için yakalama kararı çıkarılmış” olan ve 29 Nisan’da geldiği İstanbul Havaalanı’nda gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan CHP Amerika temsilcisi Yurter Özcan, “Bunlar bir şey değil. Topladığımız belgelerden ansiklopedi olur” mealinde bir söz söyledi.
.
Kılıçdaroğlu belki daha sonraları açıklama yapacak. Ama bu akşam açıkladıkları fıkra gibi oldu sanki.
.
Elbette AK Parti kanadından cevap gecikmedi ve “Bu açıklamalar çevre kirliliğinden başka bir şey üretmemiştir” denildi.
.
Vakıflardan da cevap geldi:
“Bunlar zaten bilinen belgeler. Saklı değil ki” dendi.
.
Olay nereye kadar gider bilemem ancak, bir video serisi haline dönüşürse etkili olabilir…
Ansiklopediyi de bekliyoruz…
 
***
BEN SIĞMAM
Türk Müziğinin Divası sayılan Bülent Ersoy’u bilirsiniz.
.
Eski kurt sanatçılar hayatlarını kaybedince “Divalık” Ersoy’a kaldı.
(Diva: Sinema, tiyatro, müzik, dans, bale vb. gibi bir sanata yıllarını vermiş, alanında çok usta ve tanınmış olan kadın sanatçı.)
.
Ersoy’un her yaptığı sansasyonel hareketler de magazin haberlerinde yer almaya başladı.
.
En son Anıtkabir’deki şemsiye olayından sonra, üst düzey iftar yemeğine davet edilmesi, üzerinde düşünülecek haberlerdi.
.
Şimdi ise daha önce mezarlıkta çekilmiş bir videosu, sosyal medyaya düşünce olan oldu tabi.
2021 yılının kim ayında babası Fikret Erkoç’u kaybettiği için mezarlığa giden Ersoy’un, babasının mezarı başında yanındaki kişiyle yaptığı konuşma sosyal medyada gündem oldu.
.
Mezar başında siyahlar içinde oturarak bekleyen Bülent Ersoy, orada bulunan görevliye “Çok dar değil mi?” şeklinde bir soru soruyor...
Bu soruya, “Yok standart” şeklinde cevap alan Bülent Ersoy, gayet samimi bir şekilde, “Eee ben ne olacağım? Ben standarda sığmam ki?” deyiveriyor.
.
Görevli ise lafı fazla uzatmamak için, “Sana daha büyük yapacağız” cevabını veriyor…
.
Sosyal medyada oldukça fazla paylaşılan bu video hakkında şunu diyebilirim:
“Muhafazakârlığı ile bilinen Bülent Hanım’ın içinde bulunduğumuz bu geçici dünyayı terk ettikten sonra kullanacağı mekânı böylesine düşünmesi, gerçekten takdire şayan…”
 
***
KİM GİTSİN?
“Kim gitsin?” denilince hemen aklıma Bennu Yıldırımlar’ın Star TV’de yıllar önce sunduğu yarışma programı geldi.
“En zayıf halka” üzerine yapılan tartışmalar sonucunda, mutabık kalınan kişi yarışmadan eleniyordu.
Ben yarışmayı sunan “Bennu Yıldırımlar” a takmıştım.
Üzerine zorla giydirdikleri midi etekli siyah döpiyes ve ayağındaki kalın tabanlı siyah ayakkabıları ile Ruhban Kız Okulu Müdiresine benzeyen tavırları ile çok iticiydi.
.
“Kim gitsin?” diye Google amcaya yazdığımda ise ilk sıraya “Hilal Cebeci” oturdu.
.
“Kim gitsin sen mi ben mi bilmem?
Aslında sana fazlayım ben terk etsem,
Acırım haline ama sana kendimi feda edemem ben...”
Diye nakaratı olan ve benim bilmediğim bir şarkısı varmış.
.
Bir de futbol sezonunun bitmiş olması sebebiyle sosyal medyada yayılan bir soru var: “Kim gitsin?”
.
Özellikle sezonu başarısızlıkla bitiren üç büyüklerin taraftarlarına soruluyor bu soru.
“Hangi futbolcular gitsin, hangileri kalsın” şeklinde.
.
Geçen gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir açıklama yaptı ve dedi ki:
“Bir Türk vatandaşının uluslararası uzay programına gönderilme sürecini başlatıyoruz…”
.
“Bu milli bir görev olacak.
Uzaya göndereceğimiz vatandaşımız kendisinin ya da Türkiye’deki diğer bilim insanlarının yerçekimsiz uzay ortamında yapmak istedikleri bilimsel test ve deneyleri gerçekleştirme imkânına sahip olsun.
Bu milli göreve başvurmak için uzaya.gov.tr adresini oluşturduk.
45 yaşından genç tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu görev için başvurabilirler.”
.
“Başvurular arasından çekilecek ve seçilecek iki aday bilim elçimiz olarak uzaya çıkış süreci için gerekli tüm eğitimleri alacaklar.
Eğitimlerin sonunda iki adaydan biri üstlendikleri tarihi görev için 2023 yılında uluslararası uzay istasyonuna gönderilecek. Şüphesiz göklere en çok yakışan bayrak ay yıldızlığı al bayrağımızdır…”
.
Bu ekonomik krizin yaşandığı ülkemizde gündemimiz bu:
“Uzaya kim gitsin?”
.
Sokağa çıkıp halka sorulsa:
“Sizce uzaya kim gitsin?”
.
Bu soruya halk kesinlikle şu soruyla cevap verecektir:
“Gönderilen kişi geri gelecek mi?”
.
Bir de bu gözle bakıp cevaplayın.
“Gönderilecek kişi geri gelmeyecekse uzaya kimi gönderirsiniz?”
.
Cevaplarınız için teşekkür ederim…
 
***
OTUR YERİNE KARDEŞİM
İnsanoğlu ilk peygamber sayılan Hz. Adem ile birlikte var olduğu zaman dilimi içinde 124 bin, bazı kaynaklara göre ise 244 bin peygamber gönderilmiştir.
.
Ancak Kuran-ı Kerim’de, ilk olarak Hz. Adem ve son olarak Hz. Muhammed olmak üzere 25 peygamber ismi geçiyor…
.
Bu peygamberler:
1- Hz. Adem
2- Hz. İdris
3- Hz. Nuh
4- Hz. Salih
5- Hz. Hud
6- Hz. İbrahim
7- Hz. Lut
8- Hz. İsmail
9- Hz. İshak
10- Hz Eyüp
11- Hz. Yusuf
12- Hz. Yakup
13- Hz. Şuayb
14- Hz. Musa
15- Hz. Harun
16- Hz. Zulkifl
17- Hz Davud
18- Hz. Süleyman
19- Hz Elyesa
20- Hz İlyas
21- Hz. Yunus
22- Hz. Zekeriya
23- Hz. Yahya
24- Hz. İsa
25- Hz. Muhammed
.
İçlerinde Hz. Davut, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’e kitap gönderilmiş.
.
Prof. Dr. Celal Şengör, ise Fatih Altaylı’nın programında, “Hazreti İbrahim’in tarihsel olarak var olmadığını, hatta Hazreti Musa ve İsa’nın bile hikâyelerden ibaret olduğunu” savunmuş…
.
Hatta Kutsal kitap olarak kabul edilen “Tevrat, İnciller ve Kur’an” için yok böyle bir şey” demiş…
.
Buyrun işte…
.
Bak kardeşim,
Profesör olabilirsin,
Akademisyen olabilirsin,
Televizyonlarda her akşam boy gösterebilirsin,
Kendini karar mercii olarak görebilirsin…
.
İnançlı olmayabilirsin,
Deist olabilirsin…
Bu ülkede sana saygı duyulur.
.
Ancak,
İnançlara hakaret edersen olmaz.
.
Laik ülkemizde isteyen, istediği inancı taşır.
Buna saygı duyulur.
“Senin dinin sana, benim dinim bana...”
Bu bir inanç meselesidir.
Bunu, koltuklarda oturup kestiğin ahkâmlarla yok sayamazsın…
.
Masal dediklerine inanan milyarlarca insan var.
“Bunların hepsi bilmiyor da, bir tek sen mi biliyorsun?” derler adama…
.
Lütfen otur oturduğun yerde,
İnancınla baş başa muhabbet et…
Kimseye bulaşma…