Dinler tarih boyunca çeşitli şekillerde hep var oldu.
Kitap getirenlerin içinde sonuncusu olan Peygamberimiz Muhammed’in ahlakı oldukça yüksek seviyeydi.
.
Elimizdeki kaynaklara bakıp madde madde yazarsak:
Hz. Peygamber çok sade bir hayat sürdü.
Devesini bağlar,
Yemler,
Koyun sağar,
Ev işlerine yardımcı olur,
Pabucunu diker,
Elbisesini yamar,
Hizmetçisine yardım eder,
Onunla birlikte hamur yoğurur ve yemek yerdi.
Çarşı pazardan aldıklarını kendisi taşır,
Zengin fakir ayrımı yapmaksızın herkesle tokalaşır,
İkram edilenin ne olduğuna bakmaksızın davete icabet ederdi.
Esen rüzgârdan daha cömertti.
Mal, mülk ve para biriktirmekten hoşlanmazdı.
.
Bir keresinde,
“Uhud Dağı kadar altınım olsa, borçlarımı ödeyecek kısmı hariç, üç günden fazla bende kalmasını istemezdim” demiş.
.
İşte ahlak,
İşte Müslümanlık,
İşte Önderlik…
.
Ayrıcalıklı konumda olmak istemezdi.
Ashabı arasına oturduğunda, dışarıdan gelen kimseler onun kim olduğunu ayırt edemezlerdi.
.
Arkadaşlarıyla beraber bir iş yapılacağı zaman, kendisi de onlarla birlikte çalışmak isterdi.
.
Bir yolculuk esnasında istirahat edilmiş, yemek hazırlamak için iş bölümü yapılmıştı.
Peygamberimiz, “Öyle ise ben de yakacak temin edeyim” demişti.
.
Arkadaşlarının, istirahat etmesi yönündeki ısrarlarına rağmen, onlara yardım etmişti.
.
Mekke’nin Fethi günü bir adam ona yaklaşmış, korku ve heyecandan tir tir titriyordu. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Titremene lüzum yok, ben kral değilim. Kureyşli kurumuş et yiyen bir kadının oğluyum” diyerek onun heyecanını yatıştırmıştı.
.
O, “Kul Peygamber” olmakla, “Melik Peygamber” olmak arasında serbest bırakılmış, “Kul Peygamber” olmayı tercih etmişti.
.
O’nun özü sözüne uygundu.
.
Hiç kimse ile alay etmez ve kimsenin dedikodusunu yapmazdı.
.
Kimseye küsmez, küskünleri barıştırır, suçluları affederdi.
.
Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat gösterir; yetimlere, dul kadınlara ve ihtiyacı olanlara acır, elinden gelen yardımı yapardı.
.
Kadınların haklarına çok dikkat eder, komşu hukukunu gözetir, hayvan hakları hususunda titizlik gösterirdi.
.
Tatlı dilli ve güler yüzlüydü.
.
Hiç kimseye kötü söz söylemez, kötü davranışta bulunmaz, herkesi can kulağıyla dinler, kimsenin sözünü kesmezdi.
.
Peygamberimiz, sadece insanlara değil hayvanlara karşı da şefkat ve merhamet gösterirdi.
O, susayan bir kediye kendi eliyle su içirmiş, hayvanların aç bırakılmamasını, onlara iyi davranılmasını emretmiştir.
Bir sahabe diyor ki:
“Peygamberimizle beraber bir yolculuk yapıyorduk Bir ihtiyacım için ayrılmıştım.
Orada iki yavrusu olan bir serçe kuşu gördüm ve yavrularını aldım.
Serçe peşimden gelerek yavruları için çırpınıp bağırmaya başladı.
Bunu gören Peygamberimiz:
‘Merhamet edenlere Allah da merhamet eder, siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin…’ dedi…”
.
Bir hadise göre şöyle demiş:
“Ben ahlakın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.”
.
Tevbe suresindeki ayet şöyle deniliyor:
“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”
.
İşte bizim dinimizin böyle bir peygamberi var.
Örnek almamız gereken.
***
KISSADAN HİSSELER
Ebu Hureyre dedi ki:
“Resulullah (s.a.v)’ın huzurunda bulunuyorduk.
Bu arada Hazret durmadan henüz küçük yaşta olan Hasan ve Hüseyin’i öpüyordu.
Hazret’in bu hareketini gören Uyeyne:
‘Ya Resulullah (s.a.v), benim on çocuğum vardır. Ben şimdiye kadar onların hiçbirini asla öpmemişim’ dedi.
Hazret bu sözü duyunca çok sinirlendi, öyle ki çehresinin rengi değişti ve:
‘Kim rahmetmezse, ona rahmolunmaz; eğer Allah rahmeti kalbinden almışsa, benim sana yapacak bir şeyim yoktur; Kim, küçüklerimize rahmetmez, büyüklerimizi de saymazsa, o bizden değildir’ buyurdu.”
….
Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor:
“Bir gün Hz. Resulullah (s.a.v) ayaklarının üzerine yorgan örtmüş ve istirahate çekilmişti.
Bu arada Hasan su istedi. Resullullah (s.a.v) hemen yerinden fırladı ve devemizden bir kaba biraz süt sağıp onu Hasan’a (a.s) verdi.
Bunu gören Hüseyin (a.s) yerinden fırlayıp sütü almak istedi.
Ama Resulullah (s.a.v) ona mani olup sütü Hasan’a verdi.
Bu arada durumu seyretmekte olan Fatıma: ‘Ya Resulullah! Güya Hüseyin’i daha çok seviyorsun’ dedi.
Resulullah cevaben buyurdular ki:
‘Hayır öyle değildir. Benim Hasan’ı savunmamın sebebi, öncelik onun hakkı olduğu içindir. Çünkü O, daha önce su istemişti, sıraya riayet etmek gerekir. Yoksa kıyamet günü ben, sen, bu ikisi ve şu yerde yatan (Ali) hepimiz bir mekânda olacağız’ buyurdu.”
…
Bu anlatılanlara bakarak ahlakın kurallarını uygulayarak Peygamberin bizlere “Ahlak dersi” verdiğini görüyoruz.
Bizlerden de istediği bu zaten.
***
DİL
Tüm inancıyla Allah’a bağlı olan bir kişinin;
Gece-gündüz,
Sabah-akşam
Kuran ile yoğrulan, dilinden Allah kelimesini düşürmeden yaşaması halinde “Ahlaktan ayrılması” söz konusu olamaz.
.
Hatta öyle ki toplum içinde hemen fark edilir, örnek gösterilir hale gelir.
.
Bu kişiler bir devleti içinde görevliyse,
Devleti temsil ediyorsa,
Ve hatta en yüksek mertebedeyse peygamberinden aldığı feyz ile konuşmalarına ve hareketlerine ve diline oldukça fazla dikkat etmek zorundadır.
.
Tayyip Erdoğan Gezi Direnişi’nin yıl dönümü nedeniyle Taksim’de bir araya gelen vatandaşlara, “Bunlar çürük, sürtük” dedi.
.
Daha önce de, “Çapulcu” demişti.
.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk, sen adam değilsin” demişti.
.
TİP’li Milletvekillerine “Bu siyasetçi görünümlü provokatörler” demişti.
.
Zamanında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye,
“MHP’nin başında olan zat sen zaten uçma özürlüsün” demişti.
.
Ayrıca:
‘İsrail d.lü’,
‘Ulan ahlaksızlar’,
‘Adiler’,
‘Cibilliyetsiz’,
‘Zürriyetsiz’,
‘Tezek’,
‘Çamur’,
‘Mankafa’,
‘Alçak’,
‘Affedersin Ermeni’,
‘Şerefsiz’,
‘Edepsiz’,
‘Yalaka’,
‘Geri zekâlı’,
‘Vampir’,
‘Dönek,
‘Virüs,
‘Soysuz’,
‘Rezil’,
‘Çakal’,
‘Ölü sevici’,
‘Terbiyesiz herif.’
.
İnsanlarda hakaret etmenin bir sınırı vardır.
Bunları ayrı zamanlarda tek, tek söyleyince çabuk unutuluyor.
Ama hepsi bir araya toplanınca vahameti ortaya çıkıyor.
.
Kimin, ne zaman, nerede ve nasıl söylediği bu hakaretlerinin şiddetini de belirliyor.
.
Kullanılan dil, insanı belirliyor…
***
CUMA DUASI
Bugün Cuma.
Hayırlı gün.
.
Bugün hutbelerde edilecek dua şu şeklide olmalı bence:
Allah biz kullarına, “Peygamber ahlakından” nasip etsin.
Kılınan namazların, tutulan oruçların, edilen duaların bizlere vermesini beklediğimiz bu ahlak alışkanlığından, cümlemize bir nebze olsun pay düşsün ya rabbim.
.
Kimsenin kimseden üstün olmadığını, cümlemizin zuhuri mahşerde aynı imtihana tabi olacağımızı hatırlat, bizleri güzel ahlaktan ayırma ya rabbim.
.
Verdiğin makamların geçici olduğunu, bir gün herkesin ölümü tadacağını, cümlemizin bu dünyada helallik alması gerektiğini biz kullarına her daim hatırlat, gönüllerimizden eksik etme ya rabbim.
.
Aldığı makamı kendi makamı gibi kullanıp, başkalarını küçümseyen, onları yok sayan, kibirli kullarından bizi ayır, bizden uzak tut, cümlemizi bunlardan kurtar ya rabbim.
.
Bu Cuma gününde bu millete acı ve bize doğru yolu gösterecek bir yön gösterici nasip et ya rabbim…
.
Sen her şeyi bilensin,
Sen her şeyi duyansın,
Sen her şeye muktedirsin.
.
Sen bizleri duy, dualarımızı bu mübarek günde kabul et ya rabbim…
Amin…