Ekonomi meğer kolaymış. Bunun için öyle kitap filan yazmaya da gerek yokmuş.
Ekonomi meğer kolaymış.
Bunun için öyle kitap filan yazmaya da gerek yokmuş.
.
“Yahu” diyor adam, “elinde 3 şey var:
Döviz, Faiz, Borsa…”
.
Soruyor ondan sonra:
“Paranın değerini korumak için nereye yatırırsın?”
.
“Faiz” kısmını geçiyoruz.
Çünkü iktidar bile ne diyor:
“Kimse bizden şunu beklemesin, bu iktidar faiz artırmayacak, faizi düşürmeye devam edeceğiz…”
.
Dedi mi?
Dedi.
.
Hem zaten “Nas” a göre “Haram…”
.
Doğru mu?
Doğru.
.
Peki, şu söylem doğru mu?
“Cumhuriyet tarihinde bir ilk daha:
Hazine’nin ödeyeceği iç borç faizi, ilk kez anaparayı geçti…”
.
Ne yazık ki doğru.
.
Anlayacağınız faiz kısmı karışık.
.
Bu iktidarın yeni para politikası şöyleymiş.
Ekonomi yazarlarının iddiası şu:
“Türk lirası bilinçli olarak değer kaybettiriliyor…”
.
Haydaa…
Nereden çıktı bu?
Böyle politika mı olur?
.
Adamın dediğine göre şöyle oluyormuş:
Türk lirası değer kaybetsin diyeymiş tüm bu açıklamalar.
Alınan kararlar, aksiyonlar…
.
Ne gibi?
.
Daha geçen gün Erdoğan:
“Bu iktidar faizi artırmayacaktır, tam aksine faizi düşürmeye devam edeceğiz.” demedi mi?
.
Dedi.
.
Neden peki?
Dertleri ne?
.
“Ekonomik” bakanımız zamanında yazmış zaten kitabı.
Demiş ki:
“Sadece faiz ve döviz kuru ikilisini esas alan bir makroekonomik yaklaşım yerine, düşük faiz-yüksek üretim hacmine dayanan temel politika ekseninde yüksek istihdam, yüksek ihracat, düşük cari açık ve düşük dış borç hedeflenmektedir…”
.
Dediğinden anlaşılan şu
“Akla göre, Türk lirası değerini kaybedince ihracat artacak.”
.
Nasıl?
.
Dış devletlerin paralarına karşı (Dolar, Euro) Türk malları ucuzlayınca ihracat rekoru kıracağız.
.
Hemen aklınıza şu soru gelebilir:
“İyi de birader, bu malların ham maddelerinin çoğu ithal yoluyla giriyor ülkeye. Girdiler dövizle olunca mal nasıl ucuz olacak?”
.
Doğru.
Ama şöyle açıklıyorlar.
.
Üretimdeki girdiler nedir?
Ham madde,
İşçilik
Değil mi?
Evet.
Eee?
.
Ne Eee si?
.
Girdi pahalı ama “Emek, işçilik” ucuz olursa?
Yok artık!
Böylece maliyetler düşürülecek.
.
Diğer yönden bakarsak:
Türk lirası eriyince, dış turizm canlanacak.
Ülkemiz turizm Cenneti olacak.
Ucuz tatili bulan yabancılar ülkemizi istila edecek ve bizi dövize boğacak.
.
Ama bir sorun var:
“Dolar yükselirse, ‘Kur korumalı mevduat hesaplarına’ ödemeyi nasıl yapacağız?”
.
Amaaannn…!
Sıkma canını.
“Para basıveririz” olur, biter.
.
Doğru ama bir sorun daha var.
Nedir?
Para basınca “Enflasyon” olmuyor muydu?
.
Sahi bir de orası var değil mi?
.
Ama onun da kolayı var.
.
İktidarın sahibi kürsüye çıkıp:
“Ülkede enflasyon yok, hayat pahalılığı var” deyiverir, olay çözülür.
.
Lan!
Ne kolaymış be ekonomiyi yönetmek.
.
Ya işte bu kadar kolay.
.
Bak!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Temmuz ayından itibaren Türkiye ekonomisinin atağa kalkacağını belirterek,
“Öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si, İtalya’sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD’si de çatlayacak, patlayacak.” diyerek müjdeyi verdi.
.
Hoş “Karagözlü ekonomik” bakanımız “Ekonomi seneye anca düzelir” demişti ya,
Olsun…
.
Diğer yandan ekonomi yazarı, ülke gidişatından pek umutlu değil tabi.
.
Diyor ki:
“İdeoloji ile ekonomi yönetmeye kalkarsanız, ileride ne olacak göreceğiz bakalım…”
.
Bakma sen ona, muhalif o muhalif.
Ülkenin kalkınmasını istemiyor da ondan.
Hain, hain…
***
SAPIK VE GÖZLÜK KONUSU
Her sabah olduğu gibi haberleri takip ediyorum.
Bakıyorum:
“Ne var, ne yok?” diye.
.
Şu haber dikkatimi çekti:
“İstanbul’da sokakta kadınları gizlice video kaydına alıp sosyal medyada paylaşan yabancı uyruklu kişilere operasyon düzenlendi. Operasyonda 19’u Pakistanlı olmak üzere 24 kişi yakalandı. Yedi şüpheli tutuklanırken 17 kişi de sınır dışı edildi.”
.
Diyelim “çektin vidoyu.”
Sosyal medyada yayınladın.
.
Sonra?
.
Senin sokakta gördüğünü herkes görüyor zaten.
İlginç olan bir şey yok ki?
Derdin ne?
Amacın ne?
.
Yabancı ülkelere göçmenin akıllısı, doktoru, mühendisi düşer,
Bize de düşe düşe sapıkları düşer.
.
Hani şarkı vardır ya:
“Allah’ım, neydi günahım?”
.
“Nerede, nerede, nerede?
Ben nerde yanlış yaptım?”
.
Böyle uzayıp gider.
.
Eee?
Cevap?
.
Şarkıda bile soruyor:
“Ben nerede yanlış yaptım?”
Cevap verin.
.
Bizim sapığımız yeterince varken, bir de bunca sapık ithal etmek neyin nesi?
.
Geçenlerde Bebek sahili vakası yaşadık.
Uluorta, “Çiftleşme konusunda örnekler veriyorlardı”
.
Banklarda güneşlenen bir Beni Âdem’i çırılçıplak olarak yeni yakaladılar.
.
Dün markete üstsüz girip, alışveriş yapan kadının görüntüleri vardı sosyal medyada.
.
Altı çıplak adamın, küçük çocuğu taciz görüntüleri geldi peşinden.
.
Yahu “Çıplaklık” moda oldu da haberimiz mi yok?
.
Nedir bu Allah aşkına?
Ne meraklısı varmış meğer.
.
Biz zamanlar “Çıplak gösteren gözlük” çıkmıştı.
Sözüm ona gözüne takıp baktığında “İnsanları çıplak gösteriyordu.”
.
“Japon icadı” diye ne satmıştı ama.
.
O vakitler “Japon malları” aynı şimdiki “Çin malları” gibiydi.
Tuttuğun elinde kalırdı.
Sonra sanayi devrimi yaparak, marka haline geldiler.
.
Şimdide Çin aynı yolda.
Yavaş yavaş markalaşıyorlar.
.
Neyse, “Sapık ve gözlük konusunu” fazla dağıtmadan bir fıkra ile yazımı noktalayayım.
.
Temel Çin’de insanı çıplak gösteren gözlük çıktığını duyar ve Çin'e gider.
Alır gözlüğü çıkar dışarı.
Gözlüğü gözüne takar ve etrafa bakar.
Gözlük çalışmaktadır.
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar göstermektedir.
Köye gider ve gözlüğü takıp Dursun’un kapsını çalar.
Dursun açar kapıyı, çıplaktır.
Dursun’un karısına bakar oda çıplaktır.
Gözlüğü çıkartıp tekrar onlara bakar, her ikisi de çıplaktır.
Temel başlar söylenmeye;
-“Çin malı değil mi eve gelmeden bozuldu işte…”