Uzun süredir gıda fiyatları enflasyonun baş aktörü oluyor. İktidar enflasyonu düşürmek için ithalata başvuruyor.

Uzun süredir gıda fiyatları enflasyonun baş aktörü oluyor. İktidar enflasyonu düşürmek için ithalata başvuruyor. Başvurmakla kalmıyor. Gümrük vergilerini ve fonları da kaldırıyor. İthalatçılar köşeyi dönerken, enflasyonun baş aktörü yine gıda fiyatları oluyor.
Gıdanın hayat pahalılığını ölçerken kullanılan kıstaslar içindeki payı %25 civarında. Bu yüzden gıda fiyatlarındaki değişimler enflasyonu yükseltmesin diye üretimden ziyade ithalat kozu oynanıyor.
Gıda kaynaklı enflasyonun elbette sorumlusu iktidar ve iktidarın uyguladığı politikalardır. Bir defa ithalatla enflasyona çözüm aranmaz. Gıda fiyatlarındaki artışın temelinde üretimin Pazar talebini karşılayamaması yatar. Soğan sarımsak depolarına baskın yapmakla enflasyon düşmez. Hele hele ithalatla hiç düşmez. Bunlar geçici çözümlerdir. Günü kurtarır, sonrasını karartır.
Türkiye’nin gıda üretimi düşüyor. Tarımda genç nüfus tükeniyor. Köylerde kahvehaneler, bakkallar kapanıyor. Gıda üretecek nesil tükeniyor.
Ekilmeyen arazi miktarı artarken, ekenler de her geçen gün yaşlanıyor. Gençler tarımdan uzaklaşıyor. Köylerde çocuklarını okutamayan yeni nesil mecburen il ve ilçe merkezlerine göç ediyor. Geçim zorlaştığı gibi taşımalı eğitim de köylerimizi tüketmeye, tarımsal üretimi düşürmeye devam ediyor.
İthalat fiyatları düşürmüyor ama belirsizleştiriyor. Pazarını daraltıyor. Hal böyle olunca üretici yok pahasına ürünü satabiliyor.
Kur politikasının izlendiği yıllarda artan buğday ve arpa ithalatı, her iki üründe de ekim alanlarını önemli derecede daraltmıştır. Son zamanlarda dışarıdan pahalı alıp sanayiye ve kullanıcılara ucuz buğday ve arpa verilmesi de fiyatları belirsizleştirmiş, üretici fiyatlarını satış zorluğu nedeniyle düşürmüştür.
Türkiye enflasyonla mücadele kapsamında tarım ürünleri ithalatını arttırmış ve çoğu üründe dışa bağımlı hale gelinmiştir.
2019 ve 2020 yıllarında et fiyatları artmasın diye getirilen 2 milyon canlı hayvan, 2021 yılında üreticiyi inek kesimine yöneltmiştir. Elindeki danasını kestiremeyen hayvan yetiştiricileri, danalar bitince, yem fiyatları artarken, süt fiyatları yerinde sayarken ineklerini kesmek zorunda kalmışlardır.
Enflasyonla mücadele kapsamında birçok ürüne fiyatı artmasın diye ihracat kotası veya yasağı getirilmiştir. Limonlar dalında kurumuş, karpuz tarlada kalmış, patates nakliye parasını çıkaramamıştır.
Pancarını satamayan üretici tarlada ağlarken seyreden yetkililer, 400 bin ton şeker ithalatı için ihale açmıştır. Şeker fiyatları beş kat artmıştır.
Gıdada ithalat ve ihracat kozları oynanırken, yandaşlar para kazanırken üretici tarlasına, hayvanına küsmüştür.
Paramı var ki alıyoruz diyen bakanlar, TL’nin değer kaybını inşallah maşallah ile geçiştirmeye çalışmıştır. Üretemeyenin parası pul olur. 1 kg 5 kuruş, 17 lira 25 kuruş yapıyor. Hurdacı 1 kg beş kuruşu 80 liraya alıyor. Paranın hurdası daha değerli olan para yoktur dünyada.
Gıda üretimini artırmanın tek yolu vardır. O da ithalatı kontrol altına almak. Üreticiyi bitiren politikalar yerine güçlendiren politikalar uygulamak. Küsen çiftçiyi döndürmek zordur. Sonradan da çiftçi olunmaz zaten.