Göçmen sorunu gerçekten dayanılmaz bir hal aldı. Günümüzün en büyük sorunlarından biri haline geldi.
.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Parlamentolar Arası Birlik (PAB) ile ortaklaşa düzenlenen “Küresel Parlamenter Göç Konferansı”na video mesaj göndererek şu noktalara dikkat çekti:
“ … Bununla eş zamanlı olarak salgının tetiklediği ekonomik krizle birlikte daha fazla insan yurtlarını ve evlerini terk etmek zorunda kalıyor.
Şu an dünya genelinde;
Göçmenlerin sayısı 275 milyona,
Yerlerinden edilen kişilerin sayısı 85 milyona,
Mültecilerin sayısı ise 30 milyona yaklaştı...”
.
“ … Rusya-Ukrayna arasında devam eden çatışmalarla beraber mevcut mülteci sayısına 5 milyon kişi daha eklendi.
Bu insan hareketliliğinde maalesef içimizi acıtan pek çok manzarayla da karşılaşıyoruz.
Zulümden, baskıdan, açlıktan kaçarak güvenli bir gelecek kurma ümidiyle çıkılan yolculuklar, kimi zaman felaketle neticeleniyor…”
.
“ … Göç ve mülteciler meselesinde kriz bölgelerine komşu, bizim gibi ülkeler çekmektedir…”
.
“ … Geride bırakılan dönemde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmenin Akdeniz'de hayatını kaybetti.
Avrupa’ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun nerede olduğu, kimler tarafından kaçırıldığı ve akıbetlerinin ne olduğu bilinmiyor…”
.
“ … Kapımıza gelen hiç kimseyi etnik kimliği, dini, kültürü, meşrep ve mezhebi sebebiyle geri çevirmedik.
Son 7 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkeyiz.
Tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bize yüklediği bu görevi inşallah bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insan hareketliliğinin yaşandığı günümüzde hiç kimse sorumluluklarından kaçamaz…”
.
Her yıl 20 Haziran’da kutlanan “Dünya Mülteciler Günü” dolayısıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, resmi sosyal medya hesabından bir mesaj paylaşarak şunları dedi:
“Bizler, iyilik medeniyetinin evlatlarıyız…
İnsanları, saçlarının, gözlerinin rengine bakarak ayırt etmiyor; her insanın bir âlem olduğu düşüncesiyle hareket ediyoruz.”
Dedikten sonra tüm insanlara iyi dilek ve temennilerini yollayarak iyi bir dünya diledi:
“Dünyadaki tüm insanların insani şartlarda yaşadığı bir dünya umuduyla…”
.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da bu mesaja anında yanıt verdi:
“10 milyon sığınmacı doldurdunuz ülkemize. 100 milyar dolarımızı harcadınız. Çocuklarımız öldürülüyor. Kızlarımız taciz ediliyor.” diye yazdıktan sonra son cümlelerinde Soylu’nun iyi dileğine atıfta bulundu:
“Artık Türk Milletine de bir iyilik yapın ve insani şartlarda yaşama hakkımızı kabul edin…”
.
Göçmenler için iyi haberler de var.
İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, “507 bin 292 Suriyelinin”, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtı ile güvenli hale gelen bölgelere “Gönüllü olarak geri döndüğünü” açıkladı.
.
Çataklı, “Cumhurbaşkanımız 1 milyon Suriyelinin geri dönüşüne yönelik altyapının oluşturulması talimatını verdi. Biz de bu doğrultuda güvenli bölgelerdeki 13 ayrı noktada 1 milyon Suriyelinin konaklama ihtiyacını karşılayacak 240 bin konut yapımı için çalışma başlattık” dedi.
.
Haydi inşallah.
Hepsi memleketlerine döner de bizler de rahat bir nefes alırız…
.
Bu arada göçmenlerle ilgili haberler de gelmeye devam ediyor.
Daha dün gazetelere yansıyan haber şöyleydi:
“Önceki gece olay, Suriyeli A.T. Medikal Park Hastanesi’nde kendisini odaya kilitleyerek kesici aletle intihar teşebbüsünde bulunmasıyla başladı. Suriye uyruklu A.T., Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği’ne bağlı ekipler tarafından intihardan vazgeçirildi ve intihara teşebbüsten hakkında işlem yapıldı.
Fakat A.T. ifadesi bittikten sonra polis merkezi amirliğinden ayrılırken görevli bir polis memurunun kafasına yumrukla vurup boynuna sarılarak yere düşürdü.
Edindiği bilgilere göre kafasını mermer zemine vuran polis memuru geçici hafıza kaybı yaşadı.
Yere düştüğü esnada belinden düşen silahı alan A.T. ise polis merkezinde rastgele ateş etmeye başladı.
Bu esnada polis merkezi içerisinde bulunan kadın komiser yardımcısı sağ ayak bilek kısmından yaralandı.
Bir başka komiser yardımcısı ise olaya müdahale ederken sol elinden hafif şekilde yaralandı.
Saldırgan A.T., sol bacak baldır kısmından silahla ateş edilerek durduruldu.
Hastanede tedavi altına alınan saldırganın hayati tehlikesinin sürdüğü aktarıldı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi…”
.
Bizler de,
Süleyman Soylu’nun mesajında istediği:
“Dünyadaki tüm insanların insani şartlarda yaşadığı bir dünya” umut ediyoruz…
***
BUNA DA ŞÜKÜR
Ne bu böyle hergün “Zam zam zam” demekle haklıyız.
“Türkiye’de böylesi görülmedi” demekle haklıyız.
“Bundan daha kötü yönetilemez” demekte haklıyız.
.
Eşim, işi dolayısı ile her hafta Keşan’a gidip, geliyor.
İlk hafta sadece gidiş100 liraydı,
“Oha bu ne?” dedik.
Sonraki hafta gidiş,120 oldu,
“Yok artık?” dedik.
Peşindeki hafta 140 olunca,
“Adamlar da haklı” demeye başladık.
Dün 160 olunca,
“Memleketin çivisi çıktı” dedik.
Bunu bir de gidiş-dönüş olarak düşünün.
.
Ayrıca daha önceleri 07.00 ve 08.00 seferleri iptal edilmişti.
Bu hafta 09.30’a bilet aldık.
Otogara giden eşime o seferin de iptal olduğunu, seferin saat 10.00’a alındığını söylemişler.
.
Geçen hafta da Keşan dönüşünde 19.30 seferi iptal olmuş ve araba saat 20.00’de kalkmıştı.
Büyük ihtimal yolcu sayısı, maliyeti kurtarmadığından firmaların da yapacağı bir şey yok.
.
Eşim diyor ki:
“Sanırım yakında toplu taşımacılık bitecek…”
.
Şimdi,
Bunları o insanlara yaptıranlara bakın,
Sonra da bunları bize dedirtenlere...
.
Zira her gün akaryakıta zam yaparsanız olacağı bu.
Haftaya Keşan’a gidiş ücretinin kaç para olacağını ve tam saatinde kalkıp kalkmayacağını kestiremiyoruz.
Şaşırdık kaldık…
.
Bence bunlar iyi günlerimiz.
Yatıp-kalkıp dua etmeliyiz.
***
DÜN DÜNDÜR
Bilindiği üzere her sene LGBT’liler “Onur Haftası” etkinlikleri kapsamında bir yürüyüş düzenliyor.
.
Şehrimizde Valilik tarafından iptal edilen bu yürüyüşler, Beyoğlu Kaymakamlığı’nca da şu açıklama ile yasaklanmıştı:
“İlçemiz sınırları dâhilinde huzur, güvenlik ve esenliğin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla; yapılmak istenilen eylem ve etkinlik, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. Maddesi ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 32/ç maddesine istinaden Kaymakamlığımızca idaremiz dahilinde bulunan tüm açık ve kapalı alanlarda 21.06.2022 günü saat: 00.01’den-27.06.2022 günü saat: 23.59’a kadar 7 (Yedi) gün süreyle yasaklanmıştır.”
.
Yasak gerekçesi olarak sunulan “Genel sağlığın ve genel ahlakın korunması” ibaresinde şu deniliyor:
“Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir.”
.
Neymiş?
“ … genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması…”
.
Güzel.
.
Dönelim Yeni Çağ gazetesinin 29 Nisan 2020 Çarşamba günkü internet sayfasına.
.
Bakın ne yazıyor?
.
“AKP’nin LGBT sicili”
.
Ak Parti döneminde LGBT ile ilgili yapılanları sıralamışlar:
09/10/2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan: “Eşcinsellerin hak ihlali yaşadıkları ve kendi yönetimlerinde herhangi bir ayrıma maruz kalmayacaklarını taahhüt etti.”
.
08/04/2007 yılında:
“AKP hükümetinin onayı ile LGBT Öğrenci Derneği kuruldu.”
.
31/05/2007 yılında:
“İstanbul’da 170 yataklı LGBT oteli açıldı.”
.
29/11/2011 yılında:
“6251 sayılı LGBT yasası çıkarıldı.”
.
05/04/2013 yılında:
“LGBT kurumsal olarak sosyal medya platformlarında yerlerini aldılar.”
.
02/05/2013 yılında:
“AKP iktidarının onayı ile MEŞCİD (Müslüman Eşcinseller Derneği) kuruldu.”
.
19/09/2014 yılında:
“ETCEP (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği) AKP iktidarının onayı ile yürürlüğe girdi.”
.
28/06/2015 yılında:
“AKP iktidarının izni ile LGBT onur yürüyüşleri başladı.”
.
23/10/2015 yılında:
“AKP iktidarının onayı ile Türkiye’de LGBT dernek sayısı 22 oldu.”
.
Hani, “ … genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması?”
.
Demirel’in çok eleştirilen meşhur lafı vardı:
“Dün dündür, bugün bugündür…”