“Dilin kemiği yok, söyler” cümlesini, sosyal medya için “Klavyenin imanı yok, yazar” şeklinde değiştirmek lazım.
.
Sabah masa başına oturduğumda ilk işim haberlerde sörf yapmak.
Memlekette neler var, neler yok.
Bakınıyoruz.
.
Haberler ve tepkiler bizim için önemi.
.
İşte bu aşamada klavyeler çalışıyor.
Siz yeni çıkacak olan kanuna bakmayın.
İktidar elbette eleştirilmek istemiyor.
Ama bunun yolu bu sansür değil.
.
Gündemdeki konular ile ilgili sosyal medyada ama doğru, ama yanlış yazmış adamlar.
***
Araştırması elbet devlete düşer:
“Kaşıkçı Elması kayıp!
Dolmabahçe Sarayı’nda 92 kiloluk altın vazolar kayıp!
MSÜ Müzesi’nde 404 eser kayıp,
Batman Müzesi'nde 20 altın sikke kayıp!
Zeugma müzesinde 9 milyon $ değerindeki 10 eser kayıp!
Resim ve Heykel Müzesi’nde 250 milyon $ değerinde 302 tablo kayıp!”
Dedik ya:
“Dilin kemiği yok”
***
Yazıyor, yazıyooorrr…
Sokaklarda bağırırdı veletler.
Ellerindeki gazeteyi sallayarak:
“Yazıyoorrr!
Yazıyoorrr!
Erdoğan’ın TBMM’ye sunduğu ek bütçe teklifinde Göç İdaresi’ne 1 milyar 650 milyon aktarılmasını istediğiniz yazıyorrr…”
.
“Ayrıcaaa! Bu paranın da 1 milyar 250 milyonunun sığınmacıların sağlık gideri için kullanılması yer alıyor. Emekliye, memura, çiftçiye, öğrenciye verilmeyen para Arap-Afgan istilacılara gidiyooor!”
Biz de aynı şeyi söylüyoruz,
Adam oturmuş klavye başına yazıyor da yazıyor işte…
***
Öbür dünyada rahat etmek için memlekette onca aç dururken yapılan şu:
“Bülent Ersoy kendi için 1,5 milyon liraya şifreli ve asansörlü mezar yaptırıyormuş.
Ölü yatırım dedikleri bu olsa gerek.”
.
Elin ağzı torba değil ki büzesin.
Söylemiş işte.
“Ölü yatırım…”
Ne diyelim?
***
Bir başka tespit:
“Dolar 11 günde %0 arttı.
Brent petrol 11 günde %7 düştü.
Motorin 11 günde %7 düşmedi, %8 zamlandı.”
Hala buna söyleyecek bir sözünüz varsa, resmen:
“Pesss!”
***
Bu maaşlara takmış:
“Asgari ücretlinin yılda 1 defa,
Başkan’ın yılda 2 defa zam alabildiği Başkanlık Sistemi nasıl, eğleniyor muyuz?”
Ne diyeceksin?
De o zaman…
***
İnsanlar hiç unutmuyor değil mi?
Paylaşımını yapmış işte:
.
Ecevit’e yazar kasa atıldığı gün;
“Dolar: 1.20 Lira,
Mazot: 1 Lira,
5 litre Ayçiçekyağı: 12 Lira” idi
Nereden nereye…”
.
Unutulmuş birer, birer,
Eski dostlar, eski dostlar…
.
Rahmetli Ecevit, hiç hak etmemişti bu muameleyi.
O zaman “Erken seçim” diye bağıranlar şimdi nerede?
***
Tespit çok fena:
“Komedyenlerin parti liderlerini eleştirdiği günlerden,
Parti liderlerinin komedyenleri eleştirdiği günlere geldik, iyi mi!”
.
O halde biz de şöyle diyebiliriz:
“Siyasetçiler komedyenlik yaparken,
Komedyenler siyaset yapıyor…”
.
Bence:
“Herkes görevini yapsa, bu ülke bu hale gelmez zaten…”
***
Bir vatandaşa “Gına gelmiş” olmalı ki şöyle yazmış:
“Kılıçdaroğlu, Akşener, Erdoğan ve Bahçeli. Artık siyasi ömrünüzün dolduğunu düşünmüyor musunuz? Artık yorulmadınız mı? Gidip torunlarınızı sevin, ülke yönetimini eğitimli, dil bilen, evrensel dünya görüşüne sahip, ideolojik kavramları olmayan kültürlü gençlere bırakın...”
.
Bilmecesi de var:
“Bir aile 3 ay boyunca patates yiyormuş.
Bir gün kapı çalmış.
Bilin bakalım kim gelmiş?”
.
Cevap:
“Gına gelmiş…”
.
Hakikaten şöyle pırıl pırıl, okumuş çocuklar idare etse bizi…
.
Anneler çocuklarına hep şöyle der:
“Evladım ben sana güveniyorum ama dışarıdaki insanlara güvenmiyorum…”
.
Memleketi idare etmek isteyen bu gençlere de böyle deniyor sanırım:
“Amerika’ya mı?, Rusya’ya mı?, Çin’e mi?, Avrupa Birliğine mi?, İslam Coğrafyasına mı?, Ortadoğu’ya mı?” hangisine güveneceksin?
Otur oturduğun yerde,
Amcanlar, teyzeler halleder…”
***
Kiminin derdi para, oturmuş yazmış
Sebep?
Adama çok koymuş da onan:
“Asgari ücrete %40 zam beklenirken Cumhurbaşkanı’nın maaşına % 40 zam geldi…”
.
Gelsin kardeşim, kimsenin maaşında gözümüz yok.
Ama lütfen bizi de görün.
Maaşlar güdük oldu…
.
Sandığa giderken vereceğiniz minnacık zamlarla seçimi almayı planlıyorsanız, kusura bakmayın ama kimseye güvenmeyin.
İşin içine para girince ne demişler:
“Para imanı bozar…”
Adımınızı ona göre atın, sonra seçimi kaybedince:
“Ben nerde yanlış yaptım” diye kapımıza gelip ağlamayın…
***
Son dakika haber:
“15 Temmuz sonrasında tutuklanan Hava Harp Okulu öğrencilerinden 70’i hakkında tahliye kararı verildi…”
.
N’olucak şimdi?
***
Bu arada Nevşehir’e balon turuna gidecekler için yaıyorum.
Gelen mesaj şu:
“Nevşehir’de Türkler izliyor, yabancılar uçuyor.
45 dakikalık balon turu,
Bir kişi,
190 Euro (3.500 TL)”
.
Haberiniz olsun.
Sonra:
“Bilmiyordum, yerim dardı” filan demeyin…
.
Sonra siz de Nasrettin hoca gibi yapmayın.
Nasıl mı?
Şöyle:
Bizim asgari ücretli balona binmeye gitmiş.
Balon fiyatını görünce demiş ki:
“Ben zaten binmeyecektim, yükseklik korkum var…”
***
Bu haber gazetelerden:
“Dünyada her yıl 100 binden fazla insanın ölümüne sebep olan tifoyu inceleyen ve virüsün kaynağını analiz eden bilim insanları antibiyotiğe dirençli virüsün son 30 yıl içinde bütün dünyaya hızla yayıldığını ortaya çıkardı…”
.
İnsanlığın virüslerden kaçma gibi bir durumu söz konusu değil.
Erkin Koray’ın şarkısında olduğu gibi:
“Arkası gelmez dertlerimin,
Bıktım illallah.
Biri biterken öbürü de başlar,
Vermesin Allah.
Böyle gelmiş böyle gidecek,
Korkarım Vallah.
Yok mu çaresi dostlar,
Fesuphanallah…
Alemin keyfi yerinde,
Yine maşallah.
Bize de bir gün kader güler,
Güler inşallah.
Böyle gelmiş böyle gidecek,
Korkarım Vallah.
Yok mu çaresi dostlar,
Fesuphanallah…”
..
Bu arada:
“Dün akşam saatlerinde Marmaris'te çıkan yangına müdahale sürüyor. Havanını aydınlanmasıyla 14 uçak ve 20 helikopter alevlere havadan müdahale ediyor…” haberi gece düştü ajanslara…
.
Hepimize geçmiş olsun…
***
Bu günlük bu kadar yeter.
Son cümleyi yine atılan bir twitten alıp yazıyorum:
“Sağır bir dünyanın ortasındayız. İnsanın insanı anlamaya, dinlemeye zamanı yok…”