Ölümsüz eserlere imza atan Cüneyt Arkın, ebedi dünyasına göç etti.

Allah rahmet eylesin. Çevirdiği filmlerde, oynadığı rollerde Türk insanına hep güç ve cesaret verdi. Yılmamayı öğretti. Eserleriyle yaşayacak artık. Bilsek de hayatını kısaca hatırlamakta yarar var.
Cüneyt Arkın 8 Eylül 1937 yılında Eskişehir’de doğmuştur. Asıl mesleği doktor olmakla beraber, bütün ömrünü sinemaya adamıştır. Arkın,
1963-2019 yılları arasında 330 sinema filmi, dizi ve tiyatro oyununda rol almıştır. Yeşilçam'ın dört yapraklı yoncası Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın ile çevirdiği birçok aşk filminde başrolü paylaşmıştır. Yakışıklı esas adam rollerine hayat vermiştir.
Cüneyt Arkın; Malkoçoğlu, Kara Murat ve Battal Gazi gibi birçok tarihî filmde "yenilmez kahramanı" ve toplumsal filmlerin "iyi kalpli", "yiğit direnişçisi", "yardımsever" ve "adaletli" karakterlerini canlandırmıştır. Aralarında Deli Şahin, Dünyayı Kurtaran Adam, Gırgır Ali ve Son Kahramanlar gibi birçok filmin senaristliğini ve yönetmenliğini üstlenen Arkın; Küskün Çiçek, Vatandaş Rıza ve Kartal Murat gibi filmlerin yapımcılığını da yapmıştır.
Medrano Sirki dahil bir çok sirkte çalışan Arkın, binicilik ve karatede uzmanlaş ve burada öğrendiği teknikleri sinemada kullanmıştır. Dublör kullanmadığı için tehlikeli sahnelerde pek çok kez kemikleri kırılmış, omuriliği zedelenmiş ve sakatlanmıştır. Şair ve yazar Cemal Süreya'ya göre Arkın, "İpekyolu'nun Süpermeni’ ve Fransız oyuncu Jean Marais'in Fantoma dizisindeki yansımasıdır. Halit Refiğ için ise, "İlk filmlerinde Alain Delon, aksiyon filmlerde ise Avrupalılar ve kendisi için Burt Lancaster'a benziyordur".
İlk kez 1969 yılında İnsanlar Yaşadıkça filmi ile 6. Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'ne layık görülmüştür. 1972'de Yaralı Kurt filmi ile Adana Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü kazanmıştır.
2021 yılında sinema kategorisinde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne değer görülen Arkın, 28 Haziran 2022'de İstanbul'da 84 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
Memleketi Eskişehir'de, yedek subay olarak askerliğini yaparken, Göksel Arsoy'un başrol oynadığı 1963 yapımı Şafak Bekçileri filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ'in dikkatini çekmiştir. Askerliğini bitirdikten sonra Adana ve civarında bir süre doktorluk mesleğini icra etmiştir.
1963 yılında Artist dergisinin yarışmasında birinci olmuştur. Bir süre iş arayan Cüneyt Arkın, 1963'te Halit Refiğ'in teklifiyle sinema oyunculuğuna başlamış ve 2 yıl içinde en az 30 filmde rol almıştır.
1964 yılında oynadığı Gurbet Kuşları filminin finalindeki kavga sahnesi, Arkın'ın kariyerinde bir kırılma noktası olmuştur. Bir süre daha duygusal-romantik jön karakterlerini canlandırdıktan sonra yine Halit Refiğ'in önerisiyle aksiyon filmlerine yönelmiştir. Bu dönemde İstanbul'a gelen Medrano Sirki'nde altı ay süreyle akrobasi eğitimi almıştır. Burada öğrendiklerini Malkoçoğlu ve Battalgazi serilerinde beyaz perdeye aktararak Türk sinemasına daha önce hiç örneği olmayan bir tarz getirmiştir. Kısa sürede avantür filmlerin en aranan oyuncusu hâline gelmiştir. Romantik filmlerle başladığı sinema yaşantısını hareketli filmlerle sürdürse de birçok farklı türde karaktere can vermiştir. Özellikle Maden ve Vatandaş Rıza filmleri, Cüneyt Arkın'ın kariyerinde özel bir yer almıştır.
12 Mart dönemi sırasında, 4. Altın Koza Film Festivali'nde jürinin ilk oylamasında Yılmaz Güney'i Baba filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu seçilmesine rağmen daha sonra siyasi baskılarla Yılmaz Güney'in yerine, ilk oylamada Yaralı Kurt filmindeki performansıyla ikinci olan Cüneyt Arkın'ı en iyi erkek oyuncu seçmiştir. Bu karara tepki gösteren Arkın ödülü reddetmiştir.
Türk milliyetçisi kimliğiyle tanınan Cüneyt Arkın Anavatan Partisinden Eskişehir’den milletvekili adayı olmuş, ancak seçilememiştir. Demokratik açılım sürecinde akil insan olmayı reddetmiştir. Özlü ve güzel sözleriyle, toplumun ortak değerlerini sürekli güçlendirmeye çalışmıştır. Allah O’ndan ebediyen razı olsun.