Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk rahmetli olmadan önce yazdığına göre “Kurban kesmek, geleneksel fıkha göre sünnet veya vacip bir İbadettir” demiş...
.
Ancak özellikle üzerine basarak söylüyor:
“İttifak edilen nokta kurban kesmenin farz olmadığıdır.”
.
Dedikten sonra noktayı koyuyor:
“Ülkemizde bu, göz ardı ediliyor ve kurban ‘farz ibadet’ gibi algılanıyor. Bu yanlış algılama doğal olarak art arda birçok yanlışı da beraberinde getiriyor.”
.
“Kurban kesmek zengin sıfatı olan kişilere düşer” diyerek bir konuya daha açıklık getiriyor.
İzah ediyor:
“Yani bir kişinin kurban sünnetini yerine getirmesi için mali bakımdan zekat verecek, hacca gidecek nitelikte olması gerekir. Ülkemizde bu da göz ardı ediliyor. Hemen herkes kurban kesiyor.
Şöyle de denebilir: ‘Hemen herkese kurban kestiriliyor. Hatta Anadolu’da birçok insan borçlanarak kurban kesmektedir.’ Nitekim Anadolu’da borçlanarak hacca gidenler de az değildir…”
.
Yaşar Nuri Hoca iki noktanın altını çiziyor:
“Birincisi:
Özellikle son yıllarda, hızlı ve amansız bir biçimde yol alan din sömürüsünün önemli gelir kaynaklarından biri haline getirilen kurban, trilyonluk meblağların konusu bir sektöre dönüştü. Bu yüzden kurban, sünnet olmaktan çıkarılıp fiilen farzlaştırıldı; onunla da yetinilmedi, örtülü bir biçimde İslam’ın en büyük farzı haline getirildi. Din sömürüsü sektörü, elinden gelse, ailenin tüm bireylerine bir veya iki kurban kestirecek... Son yıllarda, kurbanın esas İslami hedefi olan ‘yoksulun et yemesi’ adeta unutulmuş, kurban denince akla bir tür deri kapma savaşı gelir olmuştur…”
.
“İkinci nokta:
Hz. Peygamber’in açık ve ısrarlı talimatına göre, kurban kesimi, hayvanın acı çekmesini en aza indirecek şekilde olmalıdır. Modern dünyada bu, elektro şok denen bir bayıltma yöntemiyle yapılmakta ve bu sayede hayvanların acısı hemen hemen sıfırlanmaktadır. Bu yöntemin öncelikle Müslümanlar tarafından uygulanması gerekmez miydi? Acı çektirilen, hakları ihlal edilen hayvanların Allah huzurunda bizden davacı olacaklarını söyleyen ilk insan bizim peygamberimizdir. Bu anlayışı biz uygulamalarla hayatımıza yansıtabildik mi? Nerede? Bırakın yansıtmayı, elektroşok yönteminin ‘gayrı şeri’ olduğunu iddia edebilen ilim ve merhamet düşmanlarıyla hala karşılaşabiliyoruz. Hayvanlar acı çekiyor, dünyanın önünde dinimiz ve insanımız ithama maruz kalıyor. Yazık, günah değil mi? Olaya bu noktadan bakıldığında, bırakın İslami esprinin korunmasını, kurban kesimleri yer yer hayvanlara işkence manzarası andırmaktadır. Hayvanlar yetersiz-kör bıçaklarla dakikalarca kıvrandırılmakta, zaman zaman yarı kesilmiş halde ayağa kalkmakta, hatta bazen caddelere fırlayarak yan-kesik başlarıyla koşuşmaktadır. İbadet adı altında, Allah'ın ve insanlığın önünde utanç verici, yürek paralayıcı bir acımasızlık sergilenmektedir.
Allah elbette bunları görüyor ve bu mazlum hayvanların acılarından doğan günahı bir öfkeye dönüştürerek bu toprakların üstüne geri gönderiyor. Kur’an’ın dinini ve onun tebliğcisi Hz. Muhammed’i gerçekten tanıyanlar, şu söylediğimi anlamakta en küçük bir zorluk çekmeyeceklerdir.”
.
İşte bize aktardıkları.
Bundan biraz feyz almak lazım.
Dediklerine bir Müslüman olarak itiraz edecek var mı?
.
Hepinize hayırlı bayramlar diliyorum...