Üreticiyi korumayan düzensiz ithalat ve ihracat politikaları, iklim koşulları, hastalık ve zararlılar gıda krizini büyütüyor.

Uzun süredir buğday ve arpa ekilişlerinde azalış devam ediyor. Ukrayna ve Rusya’dan yapılan ithalat üretici fiyatlarını düşürdüğü için ekilişle birlikte üretim de azalıyor. Buğday ithalatı 10 milyon tonları buldu. 2022 sezonu tamamlanmak üzere. Verim arzu edilen sevilere gelemedi. Mart ve nisan aylarındaki kuraklıklar, haziran ayı başındaki aşırı sıcaklar, buğday rekoltesini düşürecek gibi görünüyor.
Buğday taban fiyatları iyi olsa da alımlarda sıkıntı yaşanıyor. TMO ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin alım kapasiteleri yetersiz kalıyor. Çiftçinin ürününü bu iki kuruma ulaştırması bazı bölgelerde zor. Başka türlü de desteklemelerden yararlanma imkânı bulunmuyor. Dolayısıyla üretici buğdayını açıklanan fiyatların altında satmak zorunda kalıyor. Halen un sanayi dışarıdan gelecek buğdaya göre davranıyor. İktidar sahipleri de bunun için elinden geleni yapıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonucu tıkanan yollar en fazla Türkiye’ye zarar verdi. Hem un hem de ekmek fiyatları sürekli artıyor. 
Trakya’da çayır tırtılı ayçiçeğini talan ediyor. Yağ açığı bir kat daha artacak gibi görünüyor. Çayır tırtılı kuzey yarı kürenin hemen tamamında bulunuyor. Ancak bu denli zararına çok az rastlanıyor. Mayıs ayında birinci neslini veren bu zararlı çalılıklardan başlayarak tarım alanlarında hemen bütün bitkilere zarar veriyor. Pancardan bibere, ayçiçeğinden mısıra kadar ne bulursa talan ediyor. Halen zarar yapan nesil ikinci ve üçüncü nesil. Bunun farkına varılması gerekiyordu. Birçok bölgede çalıların yapraklarını tüketmişti.
Yazlık ürünlerde özellikle sebze ekilişlerinde ciddi azalmalar var. Piyasanın talebini karşılamak bazı ürünlerde zor görünüyor. Dolayısıyla domates, biber, patlıcan gibi sürekli tüketilen ürünlerde fiyatların düşmediği dikkati çekiyor. Gerçi nakliye hemen bütün ürünlerde kilogramda mesafeye göre 2 lira ile 5 lira arasında fiyat yüklüyor. Tarladan bedava çıksa bile pazara geliş fiyatları yükseliyor.
Süt fiyatlarında düzenleme yapılmış olsa da maliyetleri karşılamaktan uzak görünüyor. Nitekim istatistiklere göre de süt üretimi düşerken et üretimi artıyor. Demek ki üretici inek kesmeye devam ediyor.
Koyun varlığı çok gibi görünse de kuzu eti üretimi toplam kırmızı et üretimi içerisinde düşük bir oran teşkil ediyor. Suriye’den ihtiyaç olmadığı halde koyun girişleri devam ediyor. Yandaşlarını kayıran siyasi irade kendi üreticisinin ayağına sıkmaya devam ediyor.
Ekilmeyen araziler artarken Venezüella’da tarla kiralamayı kamu öncelikleri arasına alan sakat yöneticiler Somali’den kiraladıkları arazilerde ne yaptıklarını hala bilmiyorlar.
Taşıma suyla değirmen dönmez Türk atasözüdür. Boşuna söylenmemiş. Tarlan yatarken ithalatı, yandaş ithalatçıları kazandırmayı hesap edersen krizi daha da büyütürsün.