“Osmanlı İmparatorluğu’nda özelleştirme faaliyetleri” başlıklı yazıyı İnternette buldum.
Zeynep Karaçor, Perihan Hazel Kaya, Melikşah Aydın hazırlamışlar.
.
Giriş yazısı şöyleydi:
“Tarihin en güçlü imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu, önemli ticaret yolları üzerinde bulunmaktaydı. En büyük geçim kaynağı tarım olan Osmanlı İmparatorluğu’nda ticaret de gelişmişti.”
.
Fakat:
“ … Değişen dünya düzenine ayak uyduramayan Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomisi günden güne zayıflamıştır.
Fetih ve ticaret gelirleri duran Osmanlı İmparatorluğu son çare olarak dış borçlanmaya başvurmuştur…”
.
Borçlan, borçlan nereye kadar?
.
“ … Yıllarca borçlanmasını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu artık aldığı borçları da ödeyemez duruma gelmiş, ülkenin gelir kalemlerinden bazılarını borçlarına teminat olarak göstermiştir.”
.
Sonuç olarak;
.
“ … Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşları finanse etmek amacıyla başladığı borçlanma macerası, devletin vergi gelirlerini teminat olarak yabancılara bırakmasıyla sonuçlanmıştır…”
.
Demek ki neymiş?
Savaşları finanse ederken, evdeki pirinçten oluyormuşsun.
Nasıl mı?
.
“ … Tütün gelirlerinin toplandığı ‘Reji Şirketi’ kurularak tütünün üretiminden satışına kadar her türlü ayrıcalık yabancı sermayeye devredilmiştir.
Reji İdaresi’nin ülkenin çeşitli yerlerine kurduğu fabrikalar yöre halkına iş imkânı sağlamasına rağmen bölgedeki mevcut üretim yapısını bozarak küçük atölye ve işyerlerinin kapanmasına yol açmış birçok kişiyi işsiz bırakmıştır. Ayrıca hem düşük ücretli hem de kadın ve çocuk işçi istidam etmiş, çalışanın emeğini sömürü niteliğinde kullanmıştır…”
.
Yazı devam ediyor;
.
“ … Tütün ticaretinin artması, Osmanlı ile Avrupa ülkeleri arası ticari ilişkileri olumlu yönde etkilemesinin yanında ülke içinde yabancı tüccarların, banka çalışanlarının, mühendislerin ve Reji yöneticilerinin sayısının çoğalması, lüks oteller, saat kulesi, dernekler ve spor tesisleri gibi yeni oluşumların ortaya çıkmasına neden olmuş sosyal yapıda değişimleri beraberinde getirmiştir…”
.
“ … Uzun süre Osmanlı kaynaklarını sömüren Reji Şirketi kendi kâr marjını yükseltmek adına her türlü faaliyeti uygulamaktan çekinmemiştir. Zaman zaman halkla çatışmaya giren, işçinin emeğini sömüren, tekel gücünü kullanarak düşük fiyat politikası güden Reji Şirketi, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sinyali niteliğindedir…”
.
Savaşmak için alınan borç hurmalar, bir gün gelip bizi tırmalamış…
.
“ … Çağın getirdiği değişime zamanında ayak uyduramayan Osmanlı İmparatorluğu’nun dışa bağımlılığının artması sanayi ürünlerinin dışarıdan temin edilmesini ve borçlanmayı beraberinde getirmiştir. Faaliyet gösterdiği yıllarda halk tarafından iyi karşılanmayan Reji İdaresi Osmanlı Devleti’nin sanayi inkılâbını tam anlamıyla yaşayamaması, hayata geçirememesinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır…”
.
“Nereden çıktı bu yazı şimdi?” diyenleriniz olabilir.
“Ülkenin şimdilerde yaşadığı krize ironi yapıyorsun” diyenleriniz de olabilir…”
.
Sümme haşa.
Böyle bir tavır değil benimki.
Ne demek gönderme yapmak,
İroni yapmak?
.
Resmen ve açık açık söylüyorum.
Aldığımız borçlar bizi ne zaman tırmalayacak merak ediyorum.
.
Karşı çıkanınız varsa zamanı geldiğinde bu yazımı size hatırlatırım…
.
Yazıma başka boyuttan devam ediyorum.
.
Tarih: 20 Aralık 2021.
Dolar 18 liraya çıkmıştı.
.
Haber şöyleydi:
“ … Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Aralık’taki kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve yeni ekonomik modeli duyurdu.”
.
“ … Erdoğan’ın ekonomiye ilişkin 10 maddelik tedbirleri duyurmasının ardından Dolar ve Euro kuru düşmeye başladı…”
.
“ … 20 Aralık’ta 18,307 liraya kadar yükselen Dolar, sert bir düşüşle 12 liranın altına, 20 lira seviyesini aşan Euro da 13,50’nin altına indi…”
.
Tek bir konuşmayla döviz yerlere yeksan oldu…
.
Peki Erdoğan ne demişti?
.
Türk Lirası mevduatları için yeni bir düzenlemeye gidildiğini açıklamıştı.
.
Neydi bu açıklama?
.
“Türk Lirası mevduat hesaplarının getirisinin döviz getirisi altında kalması durumunda aradaki farkın yurttaşlara ödeneceğini söyledi.”
.
Sanki sihirli bir el piyasalara dokundu ve:
20 Aralık saat 19.40’ta 18,162 olan Dolar kuru, Erdoğan’ın konuşmasının ardından 16,270’e düşüverdi.
Aynı gece dolar kuru 13,44 ile günü kapattı.
Sonra mı?
Piyasalar birden düzeldi ve dolar daha da düşerek 12 liraya iniverdi.
.
Son noktayı İş Bankası Genel Müdürü koydu.
Haber şöyleydi:
“İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran Bloomberg HT’de, 21 Aralık sabahı itibarıyla, 2 milyara yakın döviz bozdurulduğunu açıkladı ve ‘Tedbirlerin açıklanması sonrası bu sabah itibariyle 1,75 milyar döviz bozduruldu’ dedi.”
.
Sonra açıklamalar peşpeşe geldi:
.
Harvard Üniversitesi’nden politik ekonomi profesörü Dani Rodrik, “Enflasyon beklentileri (ve dolayısıyla artan kur) ekonomideki temel makro dengesizliklerden kaynaklanıyorsa bu karar olsa olsa ancak günü kurtarır. Çünkü (daha yavaş da olsa) kur artmaya devam edecek, faizler artmadıkça da kur farkı devlete binecektir” görüşünü dile getirdi.
.
O tarihte Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan da Twitter’da şöyle bir yazı paylaştı:
“Doların bir gün içinde 6 TL oynaklık yaşadığı bir ülkede kimse yatırım, üretim, istihdam, ihracat yapamaz. Dolar yeniden 18’e yükselse 1 trilyon TL zararı kim ödeyecek? ‘Bu rakam hazineyi batırır.’ Yoksulların vergisiyle faiz dolar kumarı oynanmaz” diye yazdı.
.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ise sosyal medya hesabından paylaşımda bulunarak, yeni modeli “Muhteşem ekonomik manifesto” olarak niteleyerek şöyle yazdı:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı muhteşem ekonomik manifesto ile dün olduğundan çok daha kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı Türkiye Ekonomi Modeli ile kazanan taraf Türkiye ekonomisi olacaktır.”
.
Gelelim bu güne.
20 Aralık 2021 den bu yana 7 ay geçti.
.
Son durum:
Dolar 18 lira…
.
Soru şu:
Şimdi ne olacak?
.
Saat 10.00…
Sayın seyirciler şimdi haberleri veriyoruz:
“20 Aralık kararlarının alındığı Aralık 2021’de yüzde 36,08 olan enflasyon oranı, Temmuz’da yüzde 73,5’e yükseldi. Hayat pahalılığı artık Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da kabul ettiği düzeylere çıkarken, değişmeyen tek şey, Merkez Bankasının yüzde 14 resmi faiz oranı oldu.
.
Hazine’nin borçlanma faizi ise bunun neredeyse iki katına yakın, yüzde 27’nin üzerinde.
.
Öte yandan bazı bankaların kredi kullanımına teklif ettikleri borçlanma faiz oranının da 27 Temmuz itibarıyla yıllık yüzde 45’i bulduğu, sanayicilere teklif edilen faizin ise bunu da geçtiği bildiriliyor.
.
Bankalardaki döviz hesaplarının ise toplam hesapların yüzde 56’sını geçmiş durumda.
.
ABD Merkez Bankası FED’in beklendiği üzere faiz kararını açıklaması ardından Türk lirasının daha da değer kaybetmesinden endişe ediliyor…”
.
Haberleri dinlediniz.
Birazdan, “Çocuklara masallar” adlı yayını dinleyeceksiniz…
İyi uykular Türkiye…