Türkiye’de yaşamak gerçekten eğlenceli. Hiç durağan bir gününüz yok mesela.

Hani diyorum “ben İngiltere’de filan olsam ve her gün yazı yazmaya kalksam kesin işsiz kalırdım.”
.
Yalan mı?
.
Daha yeni KPSS olayı yaşadık.
Daha ne diyeyim.
.
Sosyal medyada yazmış biri:
“Eşim hamile olmadan önce ‘Bebek için KPSS’yi de düşünerekten bir tarih belirleyelim, bebeğin doğumu sınavdan sonraya denk gelsin’ demişti. KPSS iptal oldu. Doğum sınava denk gelecek böyle giderse. Plan yapmada eşim gibi, sürpriz yapmada ÖSYM gibi olun…”
.
Yahu adam haklı.
EN prestijli sınavına hazırlanıyor eşi.
Çünkü devlete “Memur” olacak.
.
Bakıyor sınavda yolsuzluk var.
Bu sınavda soruları çalıp, kazandıktan sonra memur olanlar ne kadar dürüst olacaklardı ki?
.
Birisi laf etmiş bozuk saat gibi:
“Tam soruları yapanlar hakkında soruşturma açılsın…” mealinde.
.
Hatta aynı soruları tekrar sormalı bakalım nasıl yapıyorlar acaba?
.
Dedim ya bizim ülkede her dakika “ekşın” var.
.
Bir maliye bakanımız var evlere şenlik.
.
Haberi şöyleydi:
“Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, katıldığı bir TV programında yabancı bir bakanla yaşadığı diyaloğu anlattı: ‘Sizin enflasyon çok yüksek’ dedi. Ben de ‘Doğru’ dedim. ‘Biz bununla mücadele edeceğiz, bunu çözeceğiz, kararlıyız ama bakın ben bu enflasyonla sokağa çıkabiliyorum. Siz yüzde 10’luk enflasyonla sokağa çıkamıyorsunuz’ dedim.”
.
Kara mizah örneği.
Oyun yazanlar bunu skecini muhakkak yapmalı.
Çünkü başlı başına mizah kokuyor.
.
Bunun üzerine Uğur Dündar da sosyal medyadan kendisine seslenerek dedi ki:
“Mesela Kocamustafapaşa, Samatya gibi şöyle bir ana caddede beraber yürüyelim. Eğer gerçekten onun söylediği gibi tepkiler alırsak ben kendisini alkışlayacağım. Eleştirilerim nedeniyle de özür dileyeceğim. Sonra da sürekli onun politikalarını destekleyeceğim…”
.
Nebati bakandan cevap bekliyoruz.
“Ana caddede yürüyebilecek mi?” diye.
.
Bizde gündem bitmez.
Suni gündem pek az olur zira hayatımız gündem.
.
Ama bakın elin oğlu gündemsizlikten ne ile uğraşıyor?
.
Norveç’te gündem Adalet Bakanı.
Yolsuzluk, filan değil.
Kadın bakan tatilde denize gitmiş ve sörf yapmış.
Bütün gündem bu.
.
Okuyunca şaşırdım.
“Böyle gündem mi olur” diye.
Yerim lan böyle gündemi!
Kulağıma damlatırım vallahi.
.
Haber şöyle:
“Adalet Bakanı Emilie Enger Mehl’in tatil görüntüleri ülkeyi karıştırdı.
Muhalefet, sörf tahtası üzerindeyken can yeleği giymediği için Mehl’e çok sert tepki gösterdi.”
.
Bu ne yahu?
Dalga geçer gibi gündem mi olur?
.
Biz bu ülkede başbakanlık yapmış Binali Yıldırım’ın “Yumuşak G” yazamamasını gündem yapamadık fırsat bulup.
O ne ki?
.
Neymiş?
“Can yeleği giymemiş.”
.
Ulan biz;
“Uçağa balkondan kafa atan milletiz be!”
O ne ki?
.
Biz;
“120 milletvekilini parti başkanı ile beraber uçağa bindirmiş milletiz.”
O ne ki?
.
Covid sarmış etrafı,
“Bana bir şey olmaz” diyerek test bile yaptırmadan etrafta dolaşıyoruz be!
O ne ki?
.
“Halkın enflasyonunun yüzde 300 olduğu ülkemizde maliye bakanımız caddelerde yürüyecek.”
Hey yavrum hey!
.
Onların ki neymiş:
Can yeleği takmamış…
Peh!
 
***
AYI RÜSTEM
Bizim Ayı Rüstem’i bilmeyeniniz var mı acaba?
Beni takip edenlerin hatırlamaması mümkün değil.
Kendi halinde,
Etliye sütlüye fazla karışmayan,
Yumurta topuk ayakkabı ve beyaz çorap giyen,
Azıcık iriyarı,
Sarkık bıyıklı ama günlük tıraşlı,
Babası rahmetli olmuş, annesiyle babadan kalma evde yaşayan,
Evlenmesi için sürekli olarak mahalleli tarafından taciz edilen, sürekli kız bulunan,
Gönlü kocaman,
Mahalle kahvesinde çalışan,
Tertemiz bir Anadolu çocuğu.
.
Aslında her mahallede olan,
Sürekli karşılaştığımız bir tip.
Dikkatli baksanız etrafınıza tanıyacaksınız muhakkak.
.
Daha önceki maceralarını size cumartesi günleri yazmıştım.
.
Bu haftaki macerası manita ile ilgili.
.
-“Alo! Rüstem Bey ile mi konuşuyorum…”
-“Ne bileyim kızım kimle konuşuyorsun? Ama ben Rüstem’im…”
-“Pardon… Yani siz Rüstem bey misiniz demek istemiştim.”
-“Evet, ne var ki?”
-“Aa Rüstem Bey, ben sizi telefon şirketinden arıyorum. Bizimle sözleşmenizi 1 yıl uzatırsanız, şirketimizin hediyesi olarak size 200 SMS bedava vereceğiz.”
-“Neden uzatacakmışım ki?”
-“Bedava SMS vereceğiz dedim ya.”
-“N’apıcam ben SMS’i?”
-“Efendim karınıza, sevgilinize mesaj filan atarsınız…”
-“Kızım sen benimle dalga mı geçiyorsun. Beni ne karım, ne sevgilim var? Kime SMS atayım?”
-“Bana atın. Ben bakarım SMS’lerinize.”
-“Kızım git başımdan. Tanımam seni, bilmem. Bizim raconda öyle şeyler olmaz…”
-“Tanışırız o halde. Sesinizden çok beyefendi biri olduğunuz anlaşılıyor. Elektrik aldım sizden.”
-“Kızım sen beni hasta edeceksin anlaşılan. Ben sevmem öyle şeyleri…”
Telefonu kapatır.
.
Telefonu tekrar çalar, Rüstem açar:
-“Alo!”
-“Yine ben Rüstem Bey. Neden yüzüme kapattınız telefonu. Hiç yakıştıramadım size…”
-“Kızım git bak işine. Çok işim var, çay istiyor müşteriler, onlara hizmet etmem lazım.”
-“Bana da hizmet edin Rüstem Bey, rica ediyorum…”
Rüstem öfkeyle kapatır.
.
Tam müşteriye çay verirken telefonu tekrar çalar, Rüstem hışımla açar ve o sakin Rüstem gitmiş yerine canavar biri gelmiştir.
-“Ulan ben senin saçlarını yolar, ağzını burnunu kırarım. Bırak ulan yakamı! İstemiyorum seni, defol git…!”
Karşıdan ses gelir:
-“Alo Rüstem… Ben Annen yavrum, hayırdır ne istedin benden…Niye küfür ediyorsun bana?”
.
İşte böyle.
Annesi küsmüş Rüstem’e, uzun bir süre konuşmamış. Annesine durumu anlatana kadar göbeği çatlamış.
Ama anne yüreği, affetmiş tabi…
.
Ha! O telefoncu kız mı?
Bir daha aramamış, tabi Rüstem de bedava SMS’i alamamış…
.
Gördüğünüz üzere bizim Rüstem’in başına gelmeyen kalmıyor.
Dedik ya “Burası Türkiye.”
Burada her gün gündem var.
.
Neyse,
Haftaya tekrar anlatırım Rüstem’in maceralarını…
BİRAZ DA MİZAH
Tomi’nin annesi kimdir?
Anatomi.
.
Tavuklar en çok hangi ülkeyi sever?
Mısır.
.
Türkiye’nin 1. Şehri hangisidir?
Van.
.
Dünya’da İskoçyalılar “Pintilikleriyle” bilinir.
Fıkraları meşhurdur.
.
İşte onlardan bir kaçı:
İskoçyalı, tam yirmi yıl önce Amerika’ya göç etmişti.
Şimdi ise tekrar eski vatanını ziyaret ediyordu.
Kendisini hava limanında altı erkek kardeşi karşıladı.
İskoçyalı, kardeşleriyle selamlaştıktan sonra merakla sordu:
-“İyi, ama neden hepiniz böyle sakal bıraktınız?”
Kardeşlerin en büyüğü cevap verdi:
-“Neden olacak? Sen giderken tıraş takımını da beraberinde götürmüşsün...”
.
İskoçyalı bir hanım kocasına hediye etmek üzere portresini yaptırmaya karar vermişti.
Şüpheyle ressama sordu:
-“Kaça mal olur acaba?”
-“20 sterlin madam...”
-“Oh çok pahalı!... Peki, 6 yaşındaki kızımın resmini kaça yaparsınız?”
-“Yine 20 sterlin madam.”
-“Ama küçücük kız ayol.”
-“Küçük olsun büyük olsun fark etmez madam.”
-“Peki öyleyse, kızım benim dizimde otururken yapın tabloyu.”
.
İskoçyalı bir bayan, on aylık güzel bir bebeğin annesiydi.
Aynı zamanda bir bakkal dükkânını da işlettiğinden bebeğin sandalyesini kasanın yanına yerleştirir, böylece bir yandan çocuğu gözünün önünde tutarak işlerini yürütürdü.
Derken günün birinde müşteriler küçük bebeği görmez oldular.
Meraklı bir kadın sonunda dayanamayıp sordu:
-“Kuzum, bebek niçin yanınızda değil?”
-“Onu sütanneye vermek zorunda kaldım.”
-“Neden?”
-“Müşterilere, para üstü verdiğimde, kıyametleri koparmaya başladı da ondan...”