Gelişmiş toplumlarda, daha fazla üretmek, insanlara daha yararlı olmak vardır büyük adam olmak için.
Çalışkan ve üretken olmak temel felsefesidir hayatın. Elbette insani ve ahlaki değerleri üstün insan olmak da önemlidir. Zaten bir toplumda ahlakı ve hukuku kurumsallaştırırsanız yasal olmayan hiçbir işe adam bulamazsınız.
Evet, bizim gibi az gelişmiş toplumlarda insanlar, hep bir yerlere gelmek içerisinde neredeyse insan olmayı unutup gidiyorlar. Bir yerlere gelmek deyimi başka toplumlarda var mı bilinmez ama toplumumuzun en önemli kavramı haline geldi. Memleketin tam tepesine gelen bile daha fazlasını istiyor. Siyah makam aracına binmenin keyfi bir başka olmalı mutlaka. Emrindeki insanlara bir şeyler yaptırmanın, talimat vermenin keyfi de vardır buna ilaveten. Siyah arabalar insanları daha itibarlı yapmalı. İtibar güzel bir duygu olmalı. Elbette neye itibar edildiği de akıldan hiçbir zaman çıkmamalı. Memlekette itibarın koltuğa, sıfata yapıldığını da unutmamak lazım. Binlerce vekil var unutulmuş, binlerce müdür, genel müdür var kenarda köşede hayatını sürdüren. Ama bıraktıkları koltukların etrafı insan dolu.
Hangi alanda olursa olsun liyakat, layık olma gibi değerlendirmelere dikkat edilmediği için, insanımızın istekleri hep arttı. Sonuçta gömleğin fazla geldiği insanlar siyah arabalara doluşuverdiler. Siyah arabası olmayanlar bile, siyah araba uyduruverdiler elindeki yetkiyle.
Siyasetin yakından aşina olduğu kamudaki isteklilerin önemli bir kısmı, liyakatten ziyade özel çıkarlarının peşinde koşanlardan oluşuyor. Elbette burada bireyi eleştirmek veya suçlamak çok gerekli değil. Her insanın olmak istedikleri vardır. Önemli olan kendi gerçeğine uygun pozisyonda kalmasıdır.
Mevki ve makamlarda, özgeçmişe bakılırken bizden mi değil mi konusu her zaman gündeme gelmiştir. Oysa bu işi başarabilir mi kavramının daha ön planda tutulması gerekir. Millete ve memlekete hizmet, işgal edilen kadronun hakkını fazlasıyla vermekle olur. Bireye sorulduğunda egosunun baskısıyla gece gündüz çalıştığını dillendirir ama üretilen çok fazla bir iş olmadığı zamanla ortaya çıkar.
Devletin küçültülmesi gerektiği, yıllardır dillendiriliyor ama bütün hükümetler yandaşlarına kadro uydurduğu için bir türlü devleti küçültemiyorlar. Sonuçta Ankara sürekli büyüyor. Büyümek bir yana yetkilerini de adam akıllı artırıyor. Çünkü ihdas edilen kadroların aynı zamanda işi de olması gerekiyor.
İnsan istekleri siyasete baskı yaptıkça, siyaset yeni kadrolar üretmede mahir olduğu için, birimlerin birleştirilmesi bir yana, birim sayısı öyle çoğalıyor ki, bir işin üç tane dört tane sahibi ortaya çıkıyor.
Koltukların, sıfatların hep gelip geçici olduğu söylenir ama nedense isteklisi ve taliplisi çok olur. Aslında hepsinin eskisi var ama insan olanın eskisi yok.