Bugünlerde Kemal Sunal’ın oynadığı filmler hemen her kanalda oynuyor. Rahmetli Kemal Sunal’ın oynadığı filmler, bıktırmadan usandırmadan izleniyor.
Kerameti neredeyse, insan kaç defa izlemiş olsa da yine takılınca bakıp kalıyor. Hem senaryolar güzel hem de oyun gücü yüksek olmalı.
Kısa ömründe 80 civarında filmde oynayan Kemal Sunal, oynadığı rollere iyice yakışmış olacak ki, hâlihazırda çok sayıda kanalda boşluk doldurmak amaçlı konulan filmleri bağımlılık yapmışçasına izleniyor. Ancak ne hikmetse Zübük filmini oynatan hiç yok.
Bir zamanlar, okul öğretmenleri çocukları aymazlığa yönlendiriyor, vurdumduymaz yapıyor diye filmlerini izlettirmiyorlardı. Aynı zamanda küfre benzer tabirleri çocuklar öğrenmemeliydi. Çok tartışılan bu izlettirmeme eylemleri zamanla unutuldu gitti. Şimdilerde televizyon kanalı çalışanları tatilde olduğu için en iyi dolgu materyali gibi görünse de izlenme oranları epey yüksek durumda.
İnek Şaban’la, saf ve basit düşünmeyi, alaycı yaklaşımlarla da olsa insana öğretmiştir filmleri. Bununla birlikte, ders almaktan ziyade komik kısımlarında kalan insanımız da az değil. Dramatik biten konularda bile algılamalar farklı boyutlarda olabilir. Bu filmde işlenen konunun güncel oluşu kadar, güçlü tasvirinden de ileri gelmektedir.
Her ne kadar garibanın, ezilenin görsel temsilcisi rolünü daha çok oynayan Sunal’ın bugün hangi rol hangi filmdeydi diye sokakta sorulsa çok fazla bileni çıkmaz. Bununla birlikte, filmlerinden herhangi bir sahnenin devamı sorulsa çoğu anlatabilir. Hababam Sınıfı ile başlayan komedi filmlerinde aslında çok büyük değerler rol almıştır. İlk filmlerde Şener Şen, Zeki Alasya, Metin Akpınar gibi duayenlerle oynaması, aslında büyük bir şanstır. Tam alaylı okuluna düşmüş olmak, başarının temelini oluşturmuştur.
Komedi filmleri üretiminde, artık ustalık dönemini oynamaya, hatta yapımcılığa soyunurken vefatı önemli bir üretim zincirinin kırılmasına neden olmuştur. Birbirine paralel konu ve oyunları sürdüren diğer sanatçılar Sunal’ın çizgisine yaklaşamamış, farklı boyutlarıyla kalmışlardır. Bu da filmlerinin niteliğini yükseltmektedir.
Klasik olmak kolay değildir sanatta. İzlenme rekorları kıran komedi filmleri, sadece bir defa izleniyor. Eyvah Eyvah dışında ikinci veya üçüncü defa izlenen neredeyse hiç film yok. Oyuncusunu zengin eden bu filmlerin çoğunu üç beş yıl öncesi olmasına rağmen hatırlayan çok azdır. Zamanında sosyal amaçlı veya sanatsal değeri için çekilen filmler, günümüzde ticari amaçlı çevrilmeye başlayınca sanatsal veya sosyal içerikleri ikinci veya üçüncü sıraya atılabiliyor. Dolayısıyla insan beyni ne yazık ki kaydedemiyor.
Yenilerin beyinsel anlamda emek ürünleri yabana atılır gibi değil elbette. Gişe rekorları kırdıklarına göre. Kalıcı olmamaları garip. Belki yenilerine kapı açmak için. Belki de sinema ve film ticareti bunu gerektiriyor. Topluma sunmak mı, sunarken bedelini ödetmek mi? Bedeli olan daha değerlidir mutlaka. Kalıcı değilse?