Rahmetli Süleyman Demirel’i bilmeyeniniz yoktur. Bilgisiyle, hafızasıyla, olaylara bakışıyla gerçek bir devlet adamıydı.
1991 yılında ki konuşmasıyla bu günlere gönderme yapmış neredeyse.
Bilmiş aslında ne olacağını.
.
Enflasyonun ne derece tehlikeli olduğunu, sonucun ne olacağını söylemiş yekten, hiç kıvırmadan.
.
Şu anda sosyal medya da viral olan videoda şunları diyor:
“Doğrudur Türkiye’nin birinci sorunudur enflasyondur. Hakikaten bugün, enflasyon dediğimiz halk günlük yaşar. Halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır.”
.
Var mı itirazı olan?
.
Devam ediyor:
“Esasen enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır…”
.
Tehlikeyi anlatıyor.
“Milletleri içten bozar” diyor…
Kime diyor?
Anlayana…
.
“Esasen enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar. Borcu olan borcunu ödeyemez. Alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için Batılılar enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler…”
.
Demirel, “Hırsızlık mı?” demiş.
Az daha ağzımdan lokma düşecekti gülerken.
Günümüzde adı bile yok.
Zira çalacak bir şey kalmadı da ondan…
.
Yıl 1991.
Sorun neymiş?
Enflasyon…
Yıl 2022.
Sorun ne?
Enflasyon.
.
20 senedir ülke yönetenler şöyle bir düşünse mi acaba?
.
Peki…
Demirel ne olacağını da söylemiş mi?
.
Aynen anlatmış.
Tarih: 22 Ocak 1994
Cumhurbaşkanı Demirel Başbakan Tansu Çiller’i ekonomi konusunda eleştirirken şunları demiş:
“Kumandalı ekonomide kalmaya gayret ediyor. Bu doğru değildir.
Neden korkuyor?
Dengesizliklerin daha fazla artmasından korkuyor.
Oysa böyle bir korkuya gerek yok.
Faiz ve kur piyasada serbestçe oluşursa hiçbir dengesizlik olmaz.
Ama siz serbest ekonomi değil, kumandalı ekonomi uygularsanız dengeyi bulamazsınız.
Bu elma ağacının altında kiraz aramaya benzer”
.
Hani “Nas” denilerek faizler düşürüldü ya.
Onu söylüyor.
“Fazla kurcalamaya gelmez” diyor.
“Kur’a baskı yapılmaz” diyor.
Neden?
“Çünkü serbest ekonominin kuralı bu” diyerek tecrübelerine dayanarak ikaz ediyor.
.
“Kitabı ben yazdım, bizim ekonomi modeli başka yerde yok, her ekonomi her devlete uymaz” derseniz, ne olacağınızı da söylemiş rahmetli Demirel.
.
Bakın okuyun:
Tarih: 8 Mayıs 1988
Özal hükümetini eleştirirken:
“Enflasyonun ne yağmur, ne kar, ne çamur ne de gece ve gündüz ile ilgisi vardır. Bu bir liyakat sorunudur. Enflasyonun yemediği idare yok, bu enflasyon bunları da yer…”
.
Ne olurmuş?
Enflasyon adamı “Ham” yaparmış.
Ne zaman?
“Seçim gelip sandıklar açıldığında, koltuk altınızdan gittiğinde arkasından bakakalırsınız” demeye getiriyor.
.
Süleyman Demirel bunları nasıl mı biliyor?
Tecrübelerinden.
6 defa gidip, 7 defa getirilen adamdan bahsediyoruz.
O bilmeyecek de ben mi bileceğim?
Görmüş, yaşamış.
Ders almış ve ders veriyor.
Kime?
Anlayana elbet…
.
Başbakanken katıldığı bir TV programında kendisine, “Sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada nasıl duruyorsunuz?” diyen gazeteciye verdiği cevap, “Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim…”
.
Siz Demirel’i dinleyin ve tavsiyelerine bakın, sakın kulak arkasına atmayın…
.
Bu arada 2022’den kendisine “Kuyruklar vardı, benzin yoktu, şeker yoktu” diye laf atanlara cevabını o zamanlardan vermişti.
“Benzin vardı, şeker vardı da şerbet yapıp biz mi biz mi içtik?”
.
Rahmetlinin “Har vurup, harman savuranlara” bir çift sözü vardı.
Tarih: 9 Nisan 1989
Şöyle diyor:
“Devlet harcamalarında ayağını yorgana göre uzatmak gerekir.
Bu kurala uymazsanız para basmak zorunda kalırsınız.
Para yılan gibidir.
Ne zaman sokulduğunu anlarsın?
Oyların yüzde 21,75’e düşünce…”
.
Peki, düştü mü?
Az kaldı.
Yakında iktidarın da ayağı suya erecek tabi.
O zaman Demirel’i anacaklar:
“Büyük adammış” diyerek…
.
Bu iktidar enflasyona bahane ararken şu sözleri kullanabilir:
“Bir yatırım yapıyoruz, Türkiye’nin önünü açıyoruz. Kalkınma hızla büyürken, elbette ki enflasyon da büyüyecek.”
.
Sakın kanmayın.
.
Bakın Demirel zamanındaki tabloya:
“Süleyman Demirel’in 1965 ile 1971 arasında başbakan olduğu dönemde Boğaziçi Köprüsü, Ereğli Demir Çelik İşletmeleri ve Keban Barajı gibi büyük yatırımlara imza atıldı. Bu dönemde Türkiye’de enflasyon %5, kalkınma hızı %7 idi.”
.
Ekonomi ile ilgili nasihatlerine devam etmiş, “Gelecektekiler okusun da ders alsın” diye.
.
24 Ocak 1990-Kararların 10’uncu yılında yaptığı bir açıklama
Şöyle diyor:
“Herkes 24 Ocak kararlarını mucizevi bir reçete sanıyor. Bu reçeteyi verdik ya, artık yüzyıl hiçbir şey yapılmayacak zannediliyor.
Biz 24 Ocak’ta basit bir şey yaptık.
Devletin geliriyle giderini denkleştirdik.
Devletin hazine tam takır olmuş.
Biz bunları yerlerine oturttuk. 24 Ocak olmasaydı, 12 Eylül olmazdı.
Müdahaleci generaller, genellikle meseleleri devralmayı sevmez.
24 Ocak’la birlikte askerler ekonomiyi düzeltme kaygısından kurtuldu.
Müdahale bu sebeple 1979’da olmadı. Müdahale ekonomi düze çıkınca oluyor.
Madem terörü engellemek için darbe yaptılar neden iki yıl beklediler?”
.
Enflasyonla ilgili kendisine soru gelmiş gazetecilerden rahmetliye.
Şöyle cevap vermiş o zaman:
“Enflasyon düşüyor, domatesten biberden buluyorlar; çıkıyor benden buluyorlar…”
.
Bizim de enflasyonun düşüşünü domatesten, biberden bileceğimiz günler gelecek mi acaba?
.
İşte böyle Rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in “Gelecektekiler okusun da ders alsın” diyerek bıraktığı sözleri böyleydi.
.
Şimdiler de yok artık.
Ölüm yıldönümlerinde mezarı başında anılıyor.
Yeni kuşak zaten bilmiyor.
Kısaca:
Devleti yönetip gittiğinizde arkanızdan sizi iyi anacak anekdotlar bırakmanız gerekir.
Zira, bu dünyanın malı bu dünyada kalıyor, diğer tarafa gidecek ne bir makam, ne bir mal var…
.
“Anektod” demişken biraz daha bahsetmek istedim Demirel’den.
Yeni kuşak okur da feyz alır diye.
.
Yeni köprüler yapıldı, otoyollar yapıldı.
Bayramlarda bazı köprüler bedava olurken bazıları paralıydı.
Misal: 1915Çanakkale Köprüsü gibi.
Sebebi bu köprüler yap-işlet-devret şeklinde yapıldı ve 20 sene sonra bizim olacak.
Ama İstanbul’daki Boğaziçi Köprüsü’nü devlet yaptı.
.
İşte onunla ilgili bir anı:
Üniversite ziyaretlerinden birinde sol görüşlü bir öğrenci Süleyman Demirel’i zor durumda bırakmaya çalışır.
-“Türkiye’de yapılan her türlü işi sahiplenmek gibi bir âdetiniz var…”
-“Sen nerde oturuyorsun?”
-“Niye ki? Kadıköy’de…”
-“Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya?”
-“Eee evet.”
-“Onu işte ben yaptım!”
.
Yani, sahiplenmek için yapmak lazımmış demek ki…
.
Son günlerde iktidar, dış siyaset ile ilgili girişimlerde bulunuyor.
Bazen Biden ile bazen de Putin ile bir araya geliyor.
Araya kırgınlıklar giriyor ve bazı muhalifler sırf muhalefet olsun diye “Neden el sıkıştı” gibi söylemde bulunuyor.
.
Demirel’in bu konu ile ilgili bir anısı var.
.
60’lı yıllarda Kıbrıs meselesi İngiltere’yle Türkiye’nin arasında gerginlik yaratmıştı.
İki ülke arasındaki gerilimin arttığı günlerde İngiltere’ye ziyarete giden Süleyman Demirel’in Türkiye’ye dönüşünde gazetecilerle arasında geçen diyalog şu şekilde:
-“Efendim, neden İngiliz Dışişleri Bakanı’nın elini sıktınız?”
-“Neresini sıkacaktım kardeşim?”
.
Sevgili Demirel’i tatlı tatlı anlatırken yazının sonuna gelmişiz meğer.
Hani birisi size ülkenin halini sorarsa Demirel gibi cevap verin:
“Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz iyi derim. İki kelimeyle anlatın derseniz iyi değildir.” derim.