İktidar sahipleri öyle deneyler yaptılar ki, Türk çiftçisini nasıl öldüreceklerini defalarca test ettiler ve öldürmeye devam ediyorlar.
Zaten bir vekilleri de o zamanlarda kontrolsüz ve gereksiz ithalata dayanamamış, Tarım Bakanlığında ithalat şebekesinin olduğunu ve bunu kimsenin kıramadığını söylemişti. Belli ki daha üst makamlar tarafından korunuyorlar. Yine son Tarım ve Orman Bakanı da ayağının tozuyla karkas et ithalatı için bağlantı yaptıklarını söylemişti. Ardından özel şirketler için de Venezüella’ya tarla bakmaya gitmişti. Neticede memleketin canına okudular.
02.02.2010 tarihinde bu köşede yine benzer şikayetleri paylaşmıştık. Bakın tam 12 sene önce de iktidar sahipleri hayvancılığın canına nasıl okumuşlar.
Bundan yaklaşık 4-5 ay önce (Ocak 2010) Tarım Bakanı et fiyatlarının yükselmesi üzerine ülke genelinde sayım yaptırmış, tüketimi karşılayacak miktarda hayvan bulunduğunu, ithalatın söz konusu olmadığını bildirmişti. Bunun üzerine fiyatlar 16 TL’de kalmıştı. Kuzu kesiminin başladığı, etin bollaştığı bu dönemde ise fiyatlar tekrar yükselince apar topar ithalat kararı alındı. Şimdi Letonya, Moldova, Macaristan gibi ülkelerden 4000 ton civarında ilk etapta et gelecek. Teklif usulü alınacak etin İslami kurallara kesilip getirileceği de belirtilerek tüketici daha da rahatlatıldı.
Medya, insanları etkilemede ne kadar mahir olduğunu bu konuda da gösterdi. Tahmini fiyatlar bile verildi. 12-15 liraya kıyma yenileceğini abartarak verdi. Mezbahalarda besiciler sıraya girmeye başladı. Karkasın kilosu 13-14 TL’den kesilmeye başlandı. Geçtiğimiz bir yıl içinde besiciliğe yatırım yapan işletmeler, özellikle son zamanlarda alım yapanlar zarar etmiş durumda. Bundan sonraki dönemde hayvan besleme maliyetlerini düşürmek zorundalar.
Et fiyatları yükselmeden önce Yunanlılar Edirne, Keşan ve Tekirdağ’dan en fazla et alıyorlardı. Yunanistan’da etin kilosu 11 Avro civarında. Bizim paramızla 22 TL civarında. Et fiyatları yükseldikten sonra, Yunanlılar etlerini Bulgaristan’dan almaya başladılar.
Türkiye’nin kayıtlı 2.5 milyon çiftçisi var. Tarımda yaşayan nüfus 20 milyon civarında. Tarımsal işletmelerin %95’i bitkisel üretimle hayvansal üretimi birlikte yapmaktadırlar. Et ve süt fiyatlarının yükselmesiyle, aslında normal fiyatlarına gelmesiyle bu nüfus biraz rahatlamış, geçmişe yönelik borçlarını ödeyebilme umudu doğmuştu. İthalat uygulamasıyla birlikte, fiyatlar yeniden düşecek ve çiftçimizin üretim gücü zayıflayacaktır. Bu nedenle daha önce de belirttiğim gibi, üreticiye sorun yaşatmayacak makul bir fiyatın altına düşürülmemesinde yarar vardır. Bugün için, bir besi danasının yaşına göre değişmekle birlikte 6-10 TL günlük besleme masrafı vardır. Veterinerlik hizmetleriyle birlikte etin kilogramı 13-15 TL’ye mal olmaktadır. Bunun içinde emek yoktur.
Et ithalatı nüfusun 1/3’ini etkilemektedir. Onca zahmetle insanımızın beslenmesi için gayret eden kalender üreticimizin morallerini bozmadan, sosyal sıkıntılarını arttırmadan bir çözüm yolu bulunması, ithalata kesinlikle kısıtlama getirilmesi gerekmektedir. Vurgunculuk varsa eğer et sektöründe alacağını almıştır zaten bu geçtiğimiz üç ay içinde. Besilik danalarına gözü gibi bakan üreticinin elindeki malların değerini çok düşürmeden öyle güzel çözümler var ki hazır Et-Balık Kurumu devreye girmişken. Yerli ve ithal etin etiketini ayırmak bile yeterli üreticimizi korumak için.
Demek ki çiftçinin malına sahip çıkması gereken Et-Balık Kurumu o zaman da ayağına sıkmış.