Olay Nisan 2022’de meydana gelmiş. “Birileri” bunun videosunu şimdi ortaya çıkarıp servis etmiş.

Olay Nisan 2022’de meydana gelmiş.
“Birileri” bunun videosunu şimdi ortaya çıkarıp servis etmiş.
.
Buraya kadar tamam.
.
(Tabi o “birilerine” sonra bakmak lazım. Kim bunlar?)
.
Neyse.
.
Şarkıcı Gülşen “kendi orkestrasındaki biriyle aralarında geçen konuşma” olarak ifadesinde belirtmiş zaten.
Halka söylenmiş bir laf değil zaten…
.
Neyse, burayı da geçelim.
.
Kadın, mahkemeye sevk edilmiş.
.
“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama…” talebiyle…
.
Mahkeme de tutuklamış.
.
Dedim ya baştan:
“Olay Nisan 2022’de meydana gelmiş”
Halkın haberi yok.
Kin tutmamış,
Düşmanlık için tahrik olmamış,
Aşağılama hissetmemiş,
Kimse sokağa fırlamamış…”
.
Misal;
“Sürtük” lafı daha çok koymuştu mesela,
“Zillet İttifakı” lafı gönüllerde yara açmıştı,
“Namaz kılmayanların öldürülmesi” lafı daha kırıcıydı,
Oruç tutmayanlara söylenen “Sopalanabilirler” lafı daha ağırdı mesela.
.
Vicdanlarda açılan yaraları kapatmak, barışı sağlamak kimin görevi?
Adalet mekanizmasının işletilmesi kimin görevi?
.
Bir şarkıcının peşinde koşmak!
.
Ortada o kadar koşacak şey varken…
 
***
CEHALET!
Geçenlerde sosyal medyada okuduğum bir yazıydı bu.
“Bazı hallerde misal olarak kullanırım” demiştim.
Şimdi sırası galiba:
.
Lale Devri’ni bitiren isyan olarak bilinen “Patrona Halil İsyanı”nın lideri Patrona Halil, isyan sonrası iktidar boşluğundan yararlanıp Osmanlı Devleti’ni 44 gün süreyle idare etmiş.
.
Bir gün yine halka konuşurken, fedailerinden biri kendisine verilen kâğıdı Patrona Halil’e uzatıyor. Patrona Halil kâğıda göz ucuyla baktıktan sonra cebine koyuyor.
.
Kağıtta “Saraya gitme seni öldürmek için tuzak kurdular” yazıyormuş meğer.
.
Birinci Mahmut, kendisi ve avenesiyle görüşmek üzere bir yemek düzenliyor ve bu yemeğe avenesiyle birlikte Patrona Halil’i çağırıyor.
.
Yemek günü geldiğinde Patrona Halil avenesiyle birlikte saraya gidiyor ve öldürülüyor.
.
Patrona Halil’in öldürüleceğini bile bile saraydaki davete katılmasının nedeni, aslında öldürüleceğini bilmemesi.
.
Neden mi?
.
“Çünkü patrona Halil okuma yazma bilmiyormuş.”
.
Daha ilginci, okuma yazma bilmediğini avenesinden de saklıyor.
Konuşma yaptığı sırada okumuş gibi yapıp kâğıdı cebine koyma nedeni, kendince oluşturduğu “Karizma”sını çizdirmek istememesi…
.
Bu yazının altına yorum yapmış yayınlayan:
“Cahilliğin bedeli acıdır…”
 
***
HAFIZA KAYBI
Covid geldi canımıza okudu ve hala devam ediyor.
O kadar savaşa rağmen,
O kadar önleme rağmen hala bitmedi namussuz.
.
Ne bitmez çileymiş bizimki de canım.
.
Geçenlerde bir başlık okumuştum gazetelerde.
Bu Covid hakkında.
Şöyleydi:
“Dünyanın saygın kurumlarından Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma Covid-19’un uzun vadede beyne çok büyük etkisi olduğunu ortaya çıkardı…”
.
“Hah” dedim “İşin içinde beyin olunca yararlı bir tarafı var demek ki…” diyerek daha da meraklandım elbet.
.
Daldım yazının içeriğine.
.
Yazı şöyle devam ediyordu:
“Uzmanlar, Corona virüsü bulaşan kişilerde uzun vadede psikolojik sorunlar, hafıza kaybı ve demans ortaya çıkabildiğini buldu.”
.
Haydaaa!
Biz beyinlerde bir iyileşme beklerken, tam tersi çıktı.
Meğer bu Covid’in etkileri, “Kafayı yeme noktasına kadar gidebiliyormuş…”
.
“Uzmanlar, Corona virüs bulaşan kişilerde psikolojik sorunların en az 2 yıl sonra oluşabildiğini aktarırken Covid-19 geçirenlerin diğer solunum yolu hastalıkları geçirenlere göre daha çok endişe ve depresyon sorunu yaşadığını da ortaya çıkardı. Araştırmada anksiyete ve depresyonun daha kısa sürede geçtiği de kayıtlara geçti.”
.
Beyninize sahip çıkın.
Zaten şu sıralar bozuk olan organınızın çok düşmanı var.
“Sıyırma” noktasına gelebilirsiniz, dikkatli olun…
.
Şu “Hafıza kaybı” meselesi de önemli aslında…
Yakında seçim var.
Sandığa gitmeden, “Bazı yaşananları hatırlamak” için size lazım olacak olan hafızanızı “Kaybetmeyin” yeter…
 
***
TURİZMİN BÖYLESİ
Ülkelerin en büyük gelir kaynaklarından biri de “Turizm”dir.
.
Yatırımları özel sektör yapar, paraları devletler toplar.
Piyasalar canlı olur, sonucunda herkes mutludur.
.
Dövizi rezerv eden Hazine daha da mutludur.
.
Turizm bildiğiniz üzere çeşitlidir.
Dağ turizmi, deniz, tarih, tatil gibi çeşitleri vardır.
.
Ama Gambiya’da yapılanı ilk defa duymuş olabilirsiniz, çünkü bu çeşidine daha önce şahsen hiç rastlamamıştım.
.
Olay gazetede yayınlanan haber ile ortaya çıktı.
.
Haber şuydu:
“Son yıllarda çok sayıda yaşlı, emekli İngiliz kadın turistin Gambiya’ya giderek ‘Aşkı bulma çabaları’ Batı Afrika ülkesiyle İngiltere arasında kriz yarattı…”
.
Krize bakar mısınız?
.
Yaşlı İngiliz kadınlar, Gambiyalı genç erkeklerle önce internet ve sosyal medya üzerinden tanışıyor ve daha sonra da Gambiya’ya gidiyorlar.
Sonrası malum…
.
Gambiyalı genç erkekler de, yüksek işsizlik oranı ve düşük maaşlar sebebiyle daha rahat bir yaşam için yaşlı kadınlarla ilişkiye girmeyi tercih ediyor.
.
Olay bu.
.
Turizm için yatırımlar yapan Gambiya hükümeti bu durumdan rahatsız elbet.
Yapılan bu işin “Sex ticareti” olarak algılanmasını istemiyorlar.
.
Gambiya Turizm Yönetimi Direktörü Ebubekir Camara, “Biz kaliteli turistler istiyoruz. Biz ülkemizden keyif alan ve kültürümüzü merak eden turistlerin gelmesini istiyoruz. Fakat sadece seks için ülkeye gelen turistleri istemiyoruz” demiş.
.
Eski bir İngiliz Kolonisi olan Gambiya’da erkeklerin 200 paund karşılığı birlikte oldukları söyleniyor. Bu para ise gençlerin 1 aylık maaşıymış.
.
Aslında Gambiyalı gençlerin beklentisi;
“Yaşlı kadınların kendilerini İngiltere’ye götürmeleriymiş…”
Ama yaşlı kadınların bu konuya pek yanaşmadıkları ortadaymış…
.
Geçenler de bu köşeme konu olan bir dede vardı.
Kendisine “Eş bulamamaktan” şikâyetçiydi.
Keşke bu yazımı okusa da kendisine bir İngiliz eş bulsa.
O da rahatlasa, köylüleri de…
 
***
FIKRALAR BENDEN
Bugün cumartesi.
Kafayı dağıtın diye 3 siyasi fıkra yayınlıyorum.
.
Franklin Roosevelt’in amansız muhaliflerinden tanınmış bir işadamı her sabah New York şehrinin bir banliyösündeki evinden trenle New York Grand Central istasyonuna gelir gelmez perondaki gazeteciden bir New York Times satın alır ve birinci sayfaya bir göz attıktan sonra bırakıp gidermiş.
Gazeteci bir gün dayanamayarak sormuş:
-“Beyim, gazeteyi satın alıyor, ama sadece birinci sayfaya şöyle bir göz attıktan sonra bırakıp gidiyorsunuz. Sebebini sorabilir miyim?”
-“Gazetenin ‘Ölenler sütunu’na bakıyorum” cevabını vermiş adam.
-“Ama ölenler sütunu yirmi üçüncü sayfada…”
Adam: -“Benim baktığım herifin ölümü birinci sayfada verilecek…”

Eski Roma’da ünlü hatiplerden Çiçero, soygunculuğu ve ahlâksızlığı ile meşhur olan bir avukatın da bulunduğu bir topluluk önünde nutuk çekiyormuş.
Çiçero’yu çekemeyen avukat, kalabalık arasından fırlayarak hakaret etmeye başlamış:
-“Hey orada ne havlayıp duruyorsun?”
Çiçero hemen cevabı yapıştırmış:
-“Ne yapayım, bir hırsız gördüm de...”

Geri kalmış bir ülkenin başkanı, başbakanıyla birlikte otomobille bir kente gidiyormuş.
Şehirlerarası yolda bir süre gittikten sonra, önlerine, yolun ortasına yatmış bir öküz çıkmış.
Öndeki polis arabasından inen görevliler öküzü kaldırmak ve yolu açmak için uğraşmışlar ama nafile, bir türlü kalkmıyormuş öküz.
Bir süre sonra, Başbakan da onların yanına gitmiş.
Ne yaptılarsa, ne ettilerse bir türlü kalkmıyormuş öküz yerinden.
Tüm olanları arabasının içinden izleyen başkan, sonunda dayanamamış. Otomobilinden inmiş, yavaş yavaş öküzün yanına gitmiş.
Eğilerek, hayvanın kulağına bir şeyler söylemiş.
Öküz anında kalkmış ve tarlaların arasına dalarak uzaklaşmış.
Başbakan ve tüm görevliler şaşkınlık içinde kalmışlar.
Biraz sonra hepsi arabalarına binmişler ve yola devam etmişler.
Başbakan merak etmiş tabi durumu hemen başkana, ‘öküzün kulağına neler söylediğini’ sordu.
Başkan gülmüş:
-“Öküzün kulağına şunları söyledim: ‘Bana bak, haddini bil! Ben, senin gibi milyonlarcasına hükmediyorum, sana mı söz geçiremeyeceğim. Hadi kalk bakalım oradan...’ dedim.”
.
Hepinize iyi tatiller…