Yolsuzluk yapan hırsız demek anlamına gelmiyor diyen bir ilahiyatçı yazar vardı.
Yolsuzluk yapan hırsız demek anlamına gelmiyor diyen bir ilahiyatçı yazar vardı. Kamu idaresinde yolsuzluk yapanlara hırsız demek günahtır diye fetva vermişti. Paranın dini imanı olmadığı gibi, yalakalığın da dini imanı olmuyor demek ki.
Elbette yolsuzluk ve hırsızlığı birbirinden ayırmak gerekiyor. Aynı kavramlar değildir. Ancak iki kavram çoğu zaman işbirliği içindedir. Bu nedenle, yolsuzluk yapanla hırsızlık yapanı çoğu zaman ayırmak güçleşir.
Sosyal ve ekonomik koşullar, politik ve kurumsal altyapı ve diğer faktörler göz önüne alındığında, yolsuzluk kavramının herkes tarafından kabul gören bir tanımını yapmak zordur. Farklı tanımları olsa da tanımların ekseni birbirine yakındır. Tanımlamaların ortak noktaları oldukça fazladır.
Dünya bankası, yolsuzluğu; kamu görevinin özel çıkar sağlamak için kötüye kullanılması olarak tanımlamaktadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ise kamu gücü, görev ve yetkilerinin rüşvet, irtikâp, kayırmacılık, sahtekarlık ve zimmet yoluyla özel çıkar elde etmek için kötüye kullanılması olarak izah etmektedir.
Yolsuzluk, Avrupa Konseyi Yolsuzlukla Mücadele Özel Hukuk Sözleşmesinin 2. Maddesinde doğrudan doğruya ya da dolaylı yollardan rüşvet ve yasadışı bir menfaat temin eden, kişinin yürüttüğü görevlerin veya gerekli davranışların yasalara uygun bir şekilde yerine getirilmesinde sapmalara yol açan rüşvet veya başka her türlü yasadışı iş için menfaat talep etmesi, kişiye teklif edilmesi, verilmesi ya da kabul edilmesi olarak açıklanmaktadır.
Neticede, yolsuzlukta kişinin yasal olmayan işleri yapmak suretiyle veya nüfuz kullanmak suretiyle hakkı olmayan bir menfaat sağlaması vardır.
Hırsızlıkta ise yolsuzluktan farklı olarak kanuna ve hukuka aykırı bir şekilde menfaat elde etme vardır. Hırsızlık, yazılı yasaya veya toplumsal meşruiyet düzeyinde mülkiyeti kendine ait olmayan bir taşınır malı, izinsizce alıkoyma, kullanma, nesneden menfaat temin etme işidir.
Hırsızlık bütün toplumlarda yasaklanmıştır. Hemen bütün dinlerde en büyük günahlardandır. Ekonomik değeri olan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır ve hırsızlığa konu olabilir.
Günlük konuşma dilinde dolandırıcılık ile hırsızlık da aynı anlamda kullanılsa da, aralarında farklılık görünüyor. Hırsızlıkla dolandırıcılık arasındaki en önemli fark, hırsızlıkta mal sahibinin elinden rızası olmadan çıkarken, dolandırıcılıkta mal sahibinin elinden rızasıyla çıkar. Rızasızlık sonradan oluşur.
Hırsızlığın, insanlık tarihi kadar eski geçmişi vardır. Yazılı bütün kanunlarda hırsızlıkla ilgili cezalar vardır. Hırsızlık, Eski Çin, Hititlerde, Asurlularda, büyük suç ve günahlardan sayılmıştır. Hammurabi kanunlarında hırsıza çalınan malın birkaç katını ödetmek, hırsızın öldürülmesi gibi cezalar öngörülmüştür.
İşsizlik, açlık, lüks yaşama özenme, zengin yaşamak için her yolu mubah sayma, tembellik, lüks içinde yaşayanların haksız kazandığına inanmak gibi daha birçok neden insanı hırsızlığa iter. Kamu görevini icra edenlerde yolsuzluğun ve hırsızlığın temelinde de zengin ve lüks yaşama özenme vardır.
Yolsuzlukta da, dolandırıcılıkta da, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde menfaat sağlama vardır. İkisi de hırsızlıktır.