30 Ağustosu tüm Türkiye’de coşku ile kutladık. Öyle ya, vatanı saran güçlerin sonunun başlangıcıydı bu tarih.
30 Ağustosu tüm Türkiye’de coşku ile kutladık. Öyle ya, vatanı saran güçlerin sonunun başlangıcıydı bu tarih.
Sonuçta işgal yoluyla içimize sızmış bu kanserli yapı 9 Eylül’de İzmir’den denize dökülerek temizlendi.
.
Başta Mustafa Kemal’e, komutanlarına, arkadaşlarına, askerlerimize, elinde kürek ile yaba ile savaşan tüm yaşlı, genç, kadın, erkek tüm atalarımıza gönülden şükranlarımızı sunuyorum.
.
Bizlere bu vatanı canları pahasına savaşıp teslim eden herkesten Allah razı olsun.
Mekânları Cennet olsun…
.
2 Yıl sonra.
Atatürk konuşma yapıyor.
Ve 100 yıl sonrasını görerek bize diyor ki:
“Efendiler, artık vatan imar istiyor, zenginlik ve güvenç istiyor, ilim ve bilgi istiyor, yüksek uygarlık, özgür düşünce ve özgür görüş istiyor.
Şeref, namus, bağımsızlık, gerçek varlık, vatanın bu isteklerini tamamen ve acele yerine getirmek için esaslı ve ciddi bir biçimde çalışmayı emreder…”
.
“Efendiler, milletimiz burada kutladığımız büyük zaferden daha önemli bir zafer peşindedir.
O zaferin anlamı, milletimizin ekonomi alanındaki başarılarıyla mümkün olacaktır.
Bilirsiniz ekonomisi zayıf bir millet, fakirlik ve sefaletten kurtulamaz; kuvvetli bir uygarlığa, güvence ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasi felaketlerden yakasını kurtaramaz.
Memleketin idaresindeki başarı da ekonomisindeki kazanımlar derecesiyle orantılı olur.
Hiçbir medeni devlet yoktur ki ordu ve donanmasından evvel ekonomisini düşünmüş olmasın.
Memleket ve bağımsızlık savunması için vücudu gerekli olan bütün kuvvetler ve araçları ekonominin gelişmesi ve gelişmesiyle eksiksiz olabilir…”
.
“Efendiler, artık bugün hayat ve insaniyet gerekleri bütün gerçekleriyle ortaya çıkmıştır.
Bunlara aykırı olan söylentiler, ahlak ve imana esas olamaz.
Gerçek ortaya çıkınca yalan ortadan kalkar.
Safsatalar, hurafeler kafalardan atılmalıdır.
Her türlü yükselmeye ve gelişmeye yetenekli olan milletimizin toplumsal ve düşünsel devrim adımlarını kısaltmak isteyen engeller mutlaka ortadan kaldırılmalıdır…”
.
Atatürk’e diğer devletlerin saygı duyması bundan.
Hem askeri hem de siyasi bir lider olmak kolay değil.
.
Çocukluğu hariç, ömrü boyunca sadece ülkesini düşünmüş ve ömrü savaşlarla geçmiş bu insan bize Allah tarafından yollanmış bir lütuftur.
Konuşurken dikkat edilmeli, saygısızlık yapılmamalıdır.
.
Onuncu yıl marşında çok şey diyor:
“Çıktık açık alınla,
ON YILDA her savaştan,
ON YILDA on beş milyon genç,
Yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın,
Saydığı Başkumandan;
DEMİR AĞLARLA ÖRDÜK,
ANAYURDU DÖRT BAŞTAN…”
.
Sonuç mu?
Anlayan anladı…
***
Tam havaya girmişim, yükselmişim, milli duygularım tavan yapıyorken şu haberi okudum:
“Rize’nin fethinin 561. yılı etkinliklerinde konuşan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi İsmail Kahraman:
‘Şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla kutlama yapılmaz’ dedi.”
.
Devam etmiş bu zat konuşmasına:
“’Ben esirdim, esaretim bitti, ben köleydim’ diye ikrarda bulunulmaz.
Küçüklük kompleksi verir, yanlıştır, böyle şey olmaz.
Fetihler kutlanır.
İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş?
İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş?
Ne münasebet?
Cihan Harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler.
Kurşun sıkmadık ki.
Övünecek büyük bir tarihimiz varken kölelikten kurtulduğumuz tarihe niye bayram diyeceğiz.
Fethettiğimiz tarihe diyeceğiz” dedi.
.
Bence herkese mikrofon verilmemeli.
Zira çıkıp: “Cihan Harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler.
Kurşun sıkmadık ki” deyiverirler.
.
Ey! Kahraman!
Dua et İstiklal Madalyalı dedem sağ değil.
.
Ne demek mi istedim?
Anlayan anladı…
***
Yeni ve uydurulan ekonomik modelin şöyle çalışması bekleniyor:
“Ben faizi düşüreyim,
Doları yükselteyim.
Benim ürettiğim mal, doları olana karşı ucuzlasın.”
.
Doğru mu?
.
Böylece adamlar bizden mal almak için ülkemize hücum edecekler biz de sürümden kazanacağız.
.
Doğru mu?
.
Peki ham maddesini dışarıdan dolarla aldığımız malı biz nasıl ucuza mal edeceğiz?
.
Yatırımcıların üretmekten kaçındığı,
Asgari ücretin sürekli yükseldiği,
Vergilerin bulutlara erdiği bir sanayi pazarında sonuç ne olacak?
.
Bilen var mı?
.
“Halbuki” diyor uzmanı; “Biz kaliteli mal üretsek, marka olsak ve az üretip kaliteli ürün ortaya koysak…”
Dünya da rekabetçi ortamda anılsak,
Paramız pul olmayıp, saygınlığını kazansa,
Ve
Asgari ücret açlık sınırının altında kalmasa…
.
Ne diyorsunuz?
.
Cevabınız şu olmalı;
Anlayan anladı…
***
Güne uyandık, yine,
“Kuvvetli yağış uyarısı…”
.
İşimizi ona göre ayarlıyoruz evde.
Yağmurdan dolayı araba ile gidilecek yerler belirleniyor, rotalar çiziliyor, programlar yapılıyor.
.
Gözümüz havada olduğu halde, “1 Eylülde yasağı bitecek ve çoğalacağını umduğumuz Sardalye balığını bekler gibi” yağmur bekliyoruz.
.
Pencereler kapanıyor,
Suyun girebileceği yerler tekrar gözden geçiriliyor.
.
Yazlığa gidiliyor, tekrar bakılıyor filan…
.
Sonra?
.
Aaa!
3 tane yağmur damlası…
.
Yahu siz, “Şöyle yağacak, böyle akacak. Afat olacak, sel gelecek…” demediniz mi?
.
N’oldu?
.
Bırakın gelmediğini, havada bulut bile oluşmuyor ve dalga geçer gibi güneş açıyor…
.
Bu ülkede,
Meteoroloji Genel Müdürünün çocuğunun açık havada yapılan sünnet töreninde dolu yağdı ayol.
Daha ne diyeyim?
.
Yetkilisinin yaptığı uyarıları okuduktan sonra havaya bakıyorum.
Bulut varsa ve bize doğru geliyorsa “Yağabilir” diyerek önlemimi alıyorum.
.
Ayrıca,
Yabancı sitelerdeki hava raporlarına bakıyorum.
.
“Eee! Ne demek istiyorsun?” diye soruyorsanız size cevabım şu olur:
Anlayan anladı…
***
Adam mezar soyguncusu.
Tarihi mezarın toprağını atmış.
Üzerindeki kalın kapağı kaldırmış.
.
İçinde bir dolu insan kemikleri.
Kim bilir kaç nesildir orada huzur içinde yatıyorlar.
(Kim oldukları belli değil tabi.)
.
Eline aldığı detektör (Fransızca détecteur sözcüğünden gelir) ile mezarı tarıyor.
Belli “Altın” arıyor.
.
Tüm bunları videoya almış,
Ve sosyal medyada yayınlamış.
.
Buraya kadar her şey böyle.
Adam da ses yok.
Sadece detektörden gelen zayıf sinyal sesleri var.
Kısaca verdiği sinyallerle, “Burada altın filan yok” diyor makine.
.
İşte o an makineyi kullanan adam başlıyor küfür etmeye;
“Ulan vicdansızlar, yüzüğünüz bile mi yok? (küfür)”
“Hep te bize fakirler denk geliyor. (küfür)”
“Şu rezilliğe bak! (küfür)”
“Ne b.. yemeğe yattınız lan buraya! (küfür)”
.
Artık altından umudunu kesiyor ve diyor ki:
“Ulan yine de insanlık bende kalsın, üstünüzü kapatacağım…”
Video burada bitiyor.
.
Videonun altına biri şu yorumu yapmış:
“Mezarımıza bir tane gram altın falan atsınlar da bin yıl sonra mezar soyguncusu l.vuğun birinden küfür yemeyelim…”
.
Ey insanoğlu.
Bu dünyada ölüp gitmekle işiniz bitmiyor.
Bu mezar soyguncularından da nasibinizi alabilirsiniz.
.
“Nasıl yani?” diye sormayın.
.
Cevabım belli;
Anlayan anladı…
***
Anketlerden söz etmemek olmaz.
İktidar kanadı bu aralar anketleri pek sevmiyor.
Araları açık.
.
Anketleri karalayarak, yandaşlarına anketleri es geçmeleri için sürekli telkinlerde bulunuyorlar.
.
Peki doğru mu bunlar.
Bu sonuçlar?
.
Yapılanlara bakılınca sanki doğru.
.
AKP’nin son günlerde yaptıkları şunlar;
“Geçmişte yolu AKP’den geçmişlerle barışmak,
Kendi yandaşlarına uygun söylemlerde bulunmak,
Kendi profilindeki diğer partileri aşağılamak,
Din, iman söylemlerini öne çıkarmak,
Din adına söylem yapanlara karşı diğerlerini kışkırtarak saldırı var iddiasında bulunmak
v.s.”
.
Doğru mu?
.
Buradan şu anlaşılıyor:
“AKP yeni seçmenden oy alamayacağını bildiğinden, eskileri elden kaçırmamak adına siyaset yapmaya çalışıyor.”
.
Kendisine daha oy vermiş seçmene hitap ederek onları yeniden kazanmak istiyor.
.
Peki başarabiliyor mu?
.
Bence hayır.
Zira “Kale” olarak gördükleri yerlerde bile oyları eriyip gidiyor.
.
Tüm bunlar neyi gösteriyor peki?
Onu bunu bilmem ama:
Anlayan anladı…
.
Son sözüm şu olur;
Sanki!
Gidiyor gitmekte olan…