Memleket iyi yönetilmiyor. Üreten her yerde eziliyor. Tüketen, kaynakları bitirilen bir ülke ortaya çıkarılıyor. Bilinçli olarak yapıldığı artık apaçık belli.
Memleket iyi yönetilmiyor. Üreten her yerde eziliyor. Tüketen, kaynakları bitirilen bir ülke ortaya çıkarılıyor. Bilinçli olarak yapıldığı artık apaçık belli.
Bir takım çıkar çevreleri kazanırken üretici evinden damından olacak. Be memleketin gerçek üreticisi onlar. Onların canına okumalı ki çıkar çevreleri, ithalat lobileri daha çok kazansın.
Et ve besilik dana ithalatıyla ilgili kırmızı et üreticileri birliğinin çok ilginç açıklaması var. İthalat yapıyor olmamız ülkemizde hayvan olmadığı anlamına gelmez diyor. Çünkü kendi de ithalat yapıyor ve ithalat lobilerinin baş aktörlerinden.
Elinde fazla arpa olur, mısır olur, satamazsın besilik dana alır beslersin. Et fiyatları da iyidir. Kazanırsın. Bunun başka bir yolu yoktur. Arpayı ithal et, mısırı ithal et, danayı ithal et. Besle içeriye sat. Akıllı bir iş değil. Burada ithalatçılar kazanacak, üreticinin elindeki mal ucuzlayacak, millet ve memleket zarar edecek. Hollanda ve ABD öyle yapıyormuş. Örnek veriyorlar bir de. ABD dünyanın her tarafına mısır ve soya satıyor. Elinde hayvanı besleyecek milyonlarca ton mısır ve soya küspesi var. Türkiye zaten mevcut hayvan varlığını besleyemiyor.
İthalat kararlarına karşı çıkması gereken bir örgütün başı, ithalatı savunuyor. Akla ve mantığa son derece aykırı. Kendi cebine girecek parayı hesap ediyor olmalı.
Türk çiftçisi senelerdir kontrolsüz yapılan et ve canlı hayvan ithalatının sıkıntılarını çekiyor. Elindeki danasını kestiremediği zamanlar oldu. Kesime gelmiş dananın elinde kalması demek, cepten yemesi anlamına gelir.
Yem fiyatlarının ne kadar pahalı olduğunu, yetkililer de dile getiriyor. Süt üreticileri zarar ettikleri için süt veren ineklerini kesiyor. Bu problemin çözülmesi gerekirken besilik dana ithal edilmesi ve savunulması vatansever bir duruş olamaz hiçbir zaman.
Tarla ile tezgâh arasındaki fiyat farkları sürekli büyüyormuş. Çözüm önerisi yok. Yetkililerin suçu yokmuş. Senelerdir ithalat politikalarıyla üreteni sıkboğaz eden tarım ve ticaret bakanlıklarının uygulamalarına seyirci kalan oda başkanları, tarım ürünleri ticareti yapanları suçluyorlar. Gübre fabrikaları satılırken, çiftçinin ürününü yerde bırakmayan kurumlar tasfiye edilirken sessiz kalan örgütler hedef şaşırtıyorlar. Ya korkudan yapıyorlar ya da hükümetin yanında yer almaya çalışıyorlar.
Ürettiğin ürün yettiği halde ithal edersen, ithalatı teşvik edersen üreteni üretimden çıkarırsın. Fazla malına içerdeki fiyatlar artmasın diye kota koyarsan, üreteni yine üretimden çıkarırsın. Hükümet yetkilileri yıllardır bunu yapıyor ve üretici örgütleri seyirci kalıyor. Demokrasi ve hukukun güçlü olduğu bir ülkede çiftçiler meydanları yıkarlardı.