Hafız Sami 1874’te Filibe’de dünyaya geliyor. Ses istidadı dedesi Hafız Bekir efendiler kalıyor. Rus istilası üzerine İstanbul Zincirlikuyu’da satın aldıkları eve yerleşiyorlar.

26 Nisan 1943 günü İstanbul da vefat ediyor. (Hafız Burhan 18 Nisan 1943 vefatı) O tarihte tanınmış gazeteci Selahattin Güngör merhumun yeğeni Söğütlü çeşme baş imamı Hafız Cevdet Soydanses dayısının hayatını şöyle anlatıyor. Hafız Sami gelişi güzel yerlerde oturmazdı. Pdişahın büyük oğlu Ziyaeddin saza meraklı olduğu için o günlerde okuyucu sıfatıyla musiki toplantıların Söğütlü yatında kurulan mecliste Tanburi Cemil Hafız Şehla Osman muhasebeci Hafız İsmail, seslerin en şahanesi Hafız Sami’den gelmektedir. Tanburi Cemil Hafız Sami’nin yanına yaklaşarak bundan sonra senin bulunmadığın mecliste tanbur çalmak bana haram olsun diyor. Hafız Sami istibdadın son senelerine doğru Halıcıoğlu’ndaki Mühendishane-i Hümayunun birinci imamlığını yapıyor. Ve sekiz sene bu vazifede kalıyor. Sultan Reşat tahta çıktıktan sonra onu bir aralık Hünkar imamlığına getirmek istiyor. Bu dolgun maaşlı iş kabul etmiyor hacca gideceğini söylüyor. Padişahta dolgun bir para veriyor ve haccını tam yap diyor. Hafız Sami hacda bir sabah ezanı okumaya başlıyor ki Allah Allah. Arabın biri coşmuş yeter hafızım yeter Muhammed kalkacak yerinden diyor. Öyle cezbedici bir ses.
Hafız Sami hakkında kitap yazan Ali Rıza Sağman 26. Sayfasında şöyle arz ediyor. Gerek Hafız Sami’nin  gerek benim müzik hocamız Hafız Cemal anlatıyor. Sami ile Arnavut köyünde bir akrabasının evinde bulunduk. Sami gece yarısından sonra coştu. Mevsim yazdı. Boğaza bakan pencereler açıktı. Ayın boğaza bakan ışıkları pencerelerimize kadar geliyor gözlerimizi çekiyordu. Saz heyeti çok kuvvetliydi Sami’ye sordular. Üstat ne buyurursunuz hangi faslı istersiniz Beste Nigar.
O gece bir beste Nigar faslı yaptık bir daha bu faslı dinlemek istemiyorum. Çünkü o azameti o haşmeti bulamıyorum. Sami hep iki katından okuyordu öyle aşk ki ara sıra gözlerinden yaş bile geldiği görülüyor. DÜNYADA BENİM SON NEFESİM AH OLACAKTIR nakaratı ile gönlünde ki pencerelerden boğaz içine anlatıyordu.
O gece Sami bir beste Nigar taksim etti. Beste Nigar taksimi de odur kimseyi dinlemem kemani sazını yavaşça yanına koydu boynunu bükerek sesteki o havlet, okuyuştaki azametin karşısında hayran kaldı. Çünkü kemanda nelat ne sermaye kalmıştı. Bu zengin saz o sesle yarışamıyordu. Ses sazın yükseklerinde uçuyordu. Bu Arnavutköy’ü alemi benim için bir müzik abidesi olmuştur yorum.
Seslerin kayda alınmaya başladığı tarihten itibaren en güzel sesin Hafız Sami Efendi, Tanburi Cemil bey, Neyde Neyzen Tevfik bilinir. Onlar birer efsane olup asla yerleri doldurulmamıştır. Bunları dile getirip yayınlandığı için son derece mutluyum.
Selamlar olsun.