Milletin hafızası, muhakemesi azaldıkça iktidar sahipleri adeta alay ediyorlar. Yandaş olup da kadro peşinde koşanlar da zırvalıyor.
Bu iktidar döneminde okuduğunu anlamayan veya anlamakta güçlük çeken bir nesil yetişmeye başladı. Eleştiri yapamayan, biat kültürünü kabullenen insanımız her geçen gün çoğalıyor. Toplum mühendisleri de bunun farkında olmalı ki idarecilere bol keseden atıp tutturuyorlar.
Türk lirasının değeri her geçen gün eriyor. Bunun tek sebebi vardır. Dışarıya sattığın, aldığının altında kalıyordur. Buna dış ticaret açığı diyorlar. Dış ticaret fazlası veren veya açığı olmayan ülkelerin paraları bizim paramız karşısında sürekli değer kazanıyor. Buna rağmen ihracatta rekorlardan bahseden hazine bakanları, ticaret bakanları bulunuyor. Bir yandan da muhalefetin sözüne kanmayın telkinlerinde bulunuyorlar. Hatta muhalif olan medya mensuplarını da toplantılarına almıyorlar.
Süt üreticisi süt fiyatlarından şikâyet ederken, sözleşmeli besicilik hikayesini dayayan Tarım ve Orman Bakanlığı idarecileri, bazı sektör temsilcilerini de yanlarına alarak sanki icat yapmışlar havasına giriyorlar. Süt üreticisi zarar ettiği için ineğini kesiyor. İnek olmayınca dananın düvenin olmayacağını herkes bilir. Danası düvesi olmayan sektörle sözleşmeli besicilik nasıl olur? Akıl karı değil ama cevabı basit. İthalat lobisi dışarıdan kasaplık canlı hayvan getirir onlarla sözleşmeli besicilik yapılır. Et sorununu çözer mi? Elbette hayır. Yandaşlar para kazanır, Türk çiftçisi kaybeder. Senelerdir et dahil birçok gıda ürününde oynanan oyun bu.
Tarım ve Orman Bakanı ziraat profesörü. Önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerin çok kritik olduğunu, öbür dünyaya gideceğimizi ve sorguya çekileceğimizi açıklayıverdi. Yaptıklarını aklı selim bir şekilde gözden geçirse kimin hesap vereceğini, memlekette çiftçinin borçlarının neden 250 milyarı bulduğunu açıkça görür. Google arama motoruna icradan satılık tarla yazınca bile 1 milyon 720 bin sonuç çıkması icraatlarının bir sonucudur. Yine de kimler sorguya çekilecek bakalım?
Öncelikle Türk Çiftçisinin ürettiği buğday ve arpayı, ithal edenler, ithal ederlerken gümrük vergi ve fonlarını kaldıranlar, bu yetmiyormuş gibi un sanayiine ucuz fiyatla verenler, kendi üreticisini batıranlar hangi hesabı verecekler acaba? Helalleşme şansları da yok. Hangi üreticiden helallik alacaklar?
Memleketin et sorunu var diyerekten, kontrolsüz bir şekilde dünyanın dört bir tarafından dana, buzağı, koyun kuzu, hatta löp et ithal edip kendi üreticisini iflasa götürenler de öbür dünyaya gidecek ve hesap verecekler değil mi?
Memleket 15-20 kalem gıda ürünü ithal ederken, memleketi buğdayda bile dışa bağımlı hale getirenler hangi hesabı verecekler? Memleket gıdada dışa bağımlı hale geldi. 130 kalem gıda ürünü ithal ediliyor.
Hal böyle iken, bakanımızın öbür dünyadaki sorguyu hatırlatması, bize oy vermeyin, biz canınıza okuduk anlamına mı geliyor diye düşünmeden edemiyor insan.