Dünyanın her yerinde arı kayıpları artmaya, dünya kovan varlığı düşmeye devam ediyor.
Varroa akarının artması, taşıdığı hastalıklar, iklim değişimleri, zirai ilaçlar kayıpları %40 oranlarına çıkardı. Her yıl 100 kovanın 40 tanesi bahara çıkamıyor. Türkiye’de arı kayıplarıyla ilgili henüz bir çalışma bulunmuyor.
Mevsimlerdeki garip değişimler nedeniyle Türkiye’deki arıcılığın en önemli sorunu haline gelen arı kayıplarının ne yazık ki önüne geçilememektedir. Bu durum doğrudan doğruya verim ve dolayısıyla üretime olumsuz olarak yansımaktadır. Bu nedenle, koloni sayısı olarak dünyada ikinci sırada olan ülkemiz üretimde oldukça gerilerde bulunmaktadır.
Koloni kayıplarının başında profesyonel arıcı sayısının azlığı önemli rol oynamaktadır. Aslında amatör arıcılıkta koloni muhafazasının daha yüksek olması beklenir. Bu işi hobi olarak yapanların daha ilgili olması gerekir. Ama tersine hobi olarak başlayanların önemli bir kısmı bir süre sonra tecrübesizliğe dayalı kayıplardan arıcılığı bırakmaktadırlar.
Arı kayıplarını artıran unsurlardan bir tanesi de hastalık ve zararlılardır. Nosema, yavru çürüklüğü ve varroa koloni kayıplarının ana sebepleridir. İlkbahar aylarında hava sıcaklığının değişkenliği yavru çürüklüğünü artırmaktadır. Bahar gelmeden kısa süreli sıcaklık artışları arıyı yavruya yatırmakta, ardından gelen soğuklarla arının salkıma çekilmesi sonucu yavru çürüklüğü ortaya çıkmaktadır.
İlkbaharda oğul kontrolü yeterince yapılamamaktadır. Amatör arıcılarımız bahar başlarında yeterince kontrol yapamayınca koloniler fazla miktarda oğul vermektedir. Koloni sayısı artıyor gibi görünmekle birlikte, zayıf koloniler yeterince bakılamayınca çoğu yeterli nüfusa ulaşamamakta, dolayısıyla izleyen kışı geçirememektedir. Bir kovan beş kovana çıkmakta, daha sonra tekrar bire veya sıfıra düşmektedir.
Koloni kayıplarında tarımsal mücadelede kullanılan ilaçlar ön sıraları almaya başlamıştır. Özellikle erken ilkbaharda yapılan mücadeleler, polenle birlikte kovana taşınan ilaç etken maddeleri, zehirler, tarlacılarla birlikte diğer koloni bireylerini de öldürmekte, daha baharın başında koloniyi aç bırakmaktadır. Tarlacıların tamamı ilaçlardan zarar görmektedir.
Hava sıcaklıklarının düzensizliği de koloni kayıplarında son zamanlarda etkili olmaya başlamıştır. Kış döneminde dahi yükselen sıcaklıklar salkımın bozulmasına ve arıların çalışmasına neden olmaktadır. Oysa kış döneminde arının bitki örtüsünden alacağı önemli sayılabilecek nektar veya polen yoktur. Bu şekilde yedek besin hızla tüketilmekte ve erken ilkbaharda koloni aç kalmaktadır. Aç kalan koloni kısa sürede yok olmaktadır. Küresel ısınma sonucu sıklıkla ortaya çıkan bu mevsim düzensizliklerine karşı bazı tedbirlerin denenmesi gerekmektedir. Kolonilerin kış döneminde soğuk hava depolarında tutulması çözüm olacak gibi görünmektedir.
Şunu unutmamak gerekir: Koloni kayıplarının önüne geçmede ana unsur, kışa güçlü, hastalık ve zararlılardan ari, yeterli yedek bal ile girmektir. Tam mevsimi, çam balı hasadından sonra arıları birleştirmekte yarar var. 10 tane zayıf koloninin hepsi ölür. Ancak birleştirip dört veya beş kovanla kıştan sağlam çıkılır.