İktidar sahipleri üretimi baltalamak için elinden geleni yapıyor. Türkiye’yi üretemeyen ama tüketen bir ülke haline getiriyor. Haliyle üreten kesim peyderpey üretimden uzaklaşıyor.

Bir yıl içinde 1 milyon inek kesildi. Hala süt fiyatlarına müdahale edilmiyor. Memleket meraları hayvanlara yetmiyor. Kendi yemini kendi üreten çiftçi dahi zarar ediyor. Buna karşın hayvan ithalatına izin çıkıyor. Mısır, arpa, ot, saman ithal edip, ithal hayvanla bu geminin yürümeyeceğini tam dört defa yaşadı bu ülke. Hem de bu iktidar döneminde.
Bir litre sütün maliyeti on lirayı geçti. Hala maliye bakanı hayvan besleme maliyetlerini azaltmak için Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından üreticiye ucuz yem dağıtılacağını anlatıyor. TMO Türk üreticisinden yüksek fiyatla alıp ucuz fiyatla mı satacak? Elbette hayır. Türk üreticisinin elindeki mısır ve arpa fiyatlarını da düşürecek. Dışarıdan ithal edip içeriye ucuz verecek. Kurtaracak mı? Elbette hayır. Yabancıya ve ithalat lobisine para kazandırıp Türk üreticisini zarar ettirecek. Saçma sapan uygulamalar Türk Tarımını bitirmekten başka işe yaramaz. Kendileri de bunu biliyorlarsa eğer, açıkça üreticiye ihanet ediyorlar demektir.
Mazot fiyatları ile benzin fiyatları arasındaki makas gittikçe büyüyor. Fark 5 lirayı geçti. Dünyada mazot fiyatları neredeyse bütün ülkelerde daha ucuz. Türkiye’de daha pahalı. Dünya ortalamasına göre mazot fiyatları 1,28 dolar civarında. Türk lirası olarak bugünkü fiyatlarla 24 lira civarında. Ortalama benzin fiyatları ise 1.32 dolar civarında. Türk lirası olarak bugünkü fiyatlarla 24.5 TL.
Benzin ve mazot fiyatları petrol üreten Venezuela, Libya, İran gibi ülkelerde üç beş sente kadar düşüyor. Hong Kong gibi ülkelerde ise 3 dolara kadar çıkıyor. Türkiye petrolünün çoğunu ithal ediyor. Haliyle uluslararası borsalarda oluşan petrol fiyatlarından daha fazla etkileniyor. Ayrıca Türk Lirası sakat ithalat politikaları nedeniyle sürekli değer kaybettiğinden petrol fiyatları daha fazla artıyor.
Türkiye’de trafiğe kayıtlı araçların yarısını otomobil, dörtte birini motosiklet, geri kalanını kamyon, otobüs, kamyonet, traktör gibi iş üreten araçlar oluşturuyor. Otomobillerin %70’i benzinli, motosikletlerin de tamamına yakını benzinle çalışıyor. Çoğunluğu tüketim aracı. Çok azı hizmet sektöründe kullanılıyor.
Yük taşıyan kamyonlar ve kamyonetler, tarımda kullanılan traktör ve iş makineleri mazot kullanıyor. Otobüsler mazot kullanıyor. Haliyle daha pahalıya iş yapabiliyor. Dünyanın aksine iş üreten motorlu araçlar, ürettikleri gıdayı, işi daha pahalıya mal edebiliyor.
Dünyanın tersine giden politikalarla bir yere varılamayacağını artık sağır sultan bile biliyor. Özel Tüketim Vergisi, kısa adıyla ÖTV, Gölcük Depreminden sonra, deprem yaralarını sarmak için konulan bir vergi. Lüks tüketimden, bir yerde zengin harcamalarına dayalı bir vergi idi. İş üreten kesim daha fazla ödemeye başladı. Oysa gıda üreten, taşıyan, hizmet üreten araçların lüks tüketim vergilerinden muaf olması gerekir. Kaldı ki daha fazla ödüyorlar.
Tarımsal üretimde kullanılan araçlarla, verilen mazot desteğinden kat be kat daha fazla vergi veriyorlar. Faiz mi, mazot mu sebep diye sorsanız, yine faiz diyeceklerdir. Üretici güz ekimlerine hazırlanıyor. Merkez bankasının belirlediği faizin tam üç katı daha yüksek faizle kredi kullanacak. Bunu göremeyen ekonomist de olamaz, ekonomiden de anladığı söylenemez.