“İlk defa araba sahibi olacaklara büyük imkân” denilerek bir açıklama yapıldı: “ÖTV’siz araba sahibi olabilirsiniz”

“Güzel” dedi herkes, umutlandı…
Araba almaya hazırlananlar (ki yenisi en az 500 bin liradan başlıyor ve 2 milyona kadar çıkıyor), beklemeye başladı.
Bu arada hem “Sıfır”, hem de “İkinci el” araba satmakta zorlanan satıcıların işleri “Bıçak” gibi kesildi.
.
Fabrikalarında araba imal etmeyi durduran ve işçi çıkartmaya hazırlanan fabrikalar da kulaklarını bu açıklamaya dikip, beklemeye başladılar.
.
Söylenene göre 25 Ekim’de bir açıklama daha bekleniyormuş.
.
Zaten trafiğimizin “Karmaşık düzende Arapsaçına” döndüğü şu günlerde, bir de trafiğe girecek on binlerce araç ile ne hale geleceğini siz düşünün…
.
Ehliyetini yni alıp trafiğe fırlayacakların yaratacağı kaos canımıza okuyacak.
.
“Kimse araba almasın” demiyorum tabi.
Herkesin hakkı.
Kabul.
.
İtirazım, araba kullanmaktaki beceriksizlere.
Zaten “Yol verme, sollama ve selektör yapma” konusunda cinayetlerin işlendiği ülkede, araba sayısının katlanması ile neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum…
.
Çanakkale için yetersiz yolların trafiği çekilmez hale getirmesini, binlerce arabanın eklenmesi ile ne hale getireceğini de yaşayıp göreceğiz.
.
Yeri gelmişken şu motosikletlerle ilgili meseleyi de ortaya koyalım:
Kimse kusura bakmasın ama şehrimizdeki motosiklet kullanıcıları iyice azdı.
Ne kural tanıyorlar ne de saygı gösteriyorlar.
Arabaların sağından, solundan kuralsız geçmeleri,
Kasksız trafiğe çıkmaları,
Fütursuzca aklına estikleri yere park etmeleri,
Kaldırımlara işgal edercesine park etmeleri.
Artık birilerinin bunlara dur demesinin zamanı gelmedi mi acaba?
.
Bir zamanlar Çanakkale’de kasksız trafiğe çıkan motosikletli kalmamıştı.
Hatta fenomen olan bir resim vardı o zamanlar sosyal medyada.
Motosikletlinin biri, ceza korkusundan başına inşaatçıların kullandığı “Baret” takmıştı…
Hatırlayın o günleri…
O kadar sıkı kontrol ediliyordu yani…
.
Geçilmesi yasak olan yaya köprülerinden “Yayadan fazla” geçerek ve “Geçerken yayaların üzerine motosikletlerini sürerek terör yaratıp” adeta kurallara meydan okuyanlar var.
Bir Allah’ın kulu da çıkıp “Ne yapıyorsun?” demiyor.
.
“Yeterli kadromuz yok” demeyin sakın.
.
Geçen gece “Asos Tünelleri açılışı için Bakan gelecek!” diye, saat 02.00 sularında TÜV Kavşağından itibaren Troya Caddesi boyunca her kavşakta polis vardı.
Baktım, baktım, baktım…
Bir eskort ile halledilebilecek iş için, gecenin bir yarısında, onlarca trafik polisinin görevlendirilerek “Geçiş önceliği” kurulmasına anlam veremedim.
Hele şu tasarruf tedbirlerinin istendiği günlerde.
.
Neyse.
Diyeceğim o dur ki:
“Motosikletlere acilen bir çare…”
Hele ki şu yaya köprülerinde…
 
***
ODA ARKADAŞINIZ KİM?
Geçenlerde mahalleden bir arkadaşım elindeki listeye bakıp:
“Sizin evde kimler oturuyor?” diye sordu.
“Hayırdır” dedim, “Problem ne?”
.
“Adreslerde fazla kayıtlar varsa, onlara bakıyoruz” dedi.
Meğerse parti tarafından her adres tek tek kontrol ediliyormuş.
“Kanunsuz ikamet var mı?” diye.
.
Seçim yaklaştığından bazı kişiler, bazı adreslere yazılıyormuş filan.
Hep bildiğimiz konular.
.
Şu ülkede gerçekten ne zaman kanuni iş yapacağız?
Hep kandırmaca,
Hep aldatmaca…
Yetti artık.
.
Bu konuyla ilgili gazete haberi de şu şeklideydi:
“Tüm İstanbul Muhtar Dernekleri Federasyon Başkanı Selami Aykut, 2017 yılında yürürlüğe giren ‘Adrese Dayalı Kayıt Sistemi’ ile muhtarların tamamen devre dışı kalmasının ardından adres kayıtlarındaki sıkıntıların arttığını söyledi.
Aykut, bir kişinin elini kolunu sallayarak nüfus müdürlüklerine gidip bulduğu bir boş daireye kaydını yaptırabildiğini, o nedenle de muhtarlar olarak mahallelerde ne olup bittiğini, hangi dairede kimin oturduğunu bilemediklerini vurguladı…”
.
Bu bilgi gerçekten çok vahim.
Hatta resmen “İhbar” kabul edilebilir nitelikte.
.
“Bulduğu boş daireye kayıt yaptırmak”,
“Muhtarların hangi dairede, kimin oturduğunu bilmemesi…”
.
Selami Aykut diyor ki;
“Tüm vatandaşlarımıza uyarımızdır… Herkes e-devletine girsin T.C. kimlik numarası ile adresini sorgulasın. Eğer adresinde başka birileri görünüyorsa acil nüfus müdürlüklerine gidip buna müdahale etsinler, itiraz etsinler. Yarın çok geç olabilir.”
.
Haydi öyleyse herkes e-devlet’in başına.
Bakın bakalım oda arkadaşlarınız kim?
 
***
KEHANET
Nostradamus’u bilmeyeniniz yoktur sanırım.
Ünlü kâhin.
.
Her dediği çıktığı varsayılan biri.
.
Günümüzde “Kâhinlik” oldukça ilgi görüyor.
Fal bakanların bile bir nevi “Kâhin” olduğunu varsayarsak, etrafımızda elimizi sallasak “Kâhine” çarpacağı açıktır.
.
Öyle işkembeden sallamakla da kâhin olunmuyor tabi.
.
Büyük olayları bileceksin ki “Vay be bu harbiden Kâhin” desinler.
.
İşte bunlardan biri 36 yaşında ve Brezilya’nın Divinópolis kentinde yaşayan Athos Salome…
.
Yaşının genç olması kendisine olan inancı biraz kırsa da daha önce yaptığı kehanetlerle ün salmış bile.
.
“Kendimi bir falcı olarak görmüyorum. Tahminler halkı umutsuzluğa sürüklemeden bir uyarı olarak yapılmıştır. Bu umutsuzluk için bir neden değil, daha çok tahminlerin büyük liderlere ulaşması ve en kötüsünü önlemek için bir şeyler yapılmasını umut ediyorum. İnsanlar zarar görmeden önce bombayı etkisiz hale getirmeleri gerekiyor.” diyen Salome,
“Bu tür şeylerin yaşanmasını önlemek için zamanımız var.” demiş.
.
Mesela;
“Covid-19’u bilmiş.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğini ve Kraliçe II. Elizabeth’in ölümünü bilmiş.”
.
3. Dünya savaşının başladığını bildiren Salome, şimdiler de büyük bir iddiada bulunmuş ve:
“ABD’nin 2024 veya 2026 yıllarında bir saldırıyla sarsılacağını ve işgal tehlikesi altına gireceğini” öne sürmüş.
.
ABD’yi kast ederek;
“Gökten bir şeyler düşecek ve hiçbir şey kalmayacak, bu savaşın başladığına dair bir uyarı olacak” demiş.
.
Uluslararası basında modern Nostradamus olarak bilinen Salome;
“Bir çift büyük lider ABD’yi Cehenneme çevirmek için birleşecek. Daha önce yaşadığımız 11 Eylül saldırılarından bile daha yıkıcı olacak. Yeni bölümün arkasında iki büyük lider var. Üçüncü Dünya Savaşı geliyor. 2023 için yeni trajediler planlanıyor, ancak 2024 hatta 2026’da daha büyük şeylerin gerçekleşmesi olası” Demiş.
.
Şöyle bir düşündüm de, bunları bilmek için sanki kâhin olmaya gerek yok.
Her şey ortada.
.
Olacakları bilim-kurgu filmlerinde zaten bize gösteriyorlar.
Senaristler de bir nevi kâhin.
Hepsinin mantıklı bir yanı var.
.
Filmi izledikten sonra şunu kendimize sorduruyorlar:
“Neden olmasın?”
.
Şimdilerde nükleer bomba atılması ile ilgili bir takım restleşmeler var.
.
Dünyada “Deli” diyebileceğimiz, bir atom bombasının fitilini ateşleyebilecek ve dünyayı kan gölüne çevirebilecek “Sadist ruhlu” lider dolu.
.
Yok mu?
.
Amerika da bilmiyor mu yarın, öbür gün kendisine karşı savaş açılacağını?
Devletlerin birleşip kendisini “Ortak düşman” ilan edeceğini?
.
Avrupalı bilmiyor mu sattığı silahların, bombaların bir gün kendisine döneceğini?
.
Dünyayı sömürenler bilmiyor mu gün gelecek rahatlarının kaçacağını?
.
Adamlar şimdiden “Bu dünyada işimiz yok” tavırlarıyla gözümüzün önünde Mars’a kaçmak için yer arıyorlar.
.
O kadar büyük teleskopları babasının hayrına mı yapıyor?
Kendilerine kaçacak delik arıyorlar…
.
El alem dış uzaya tırmanmaya çalışırken bizim iktidarın vizyonu Ay’a kadar yetiyor.
Zira biz 2023’te ancak Ay’a gidebileceğiz…