Gençlerin işi çok zor.
Tam bir bombardıman altındalar. Hem sosyal paylaşım siteleri hem de diğer iletişim araçları gençlerin kendi geleceklerini, kendi amaçlarını belirlemede iradelerini dağıtıyor adeta. İletişim ve bilişim araçları avantaj olması gerekirken dezavantaja dönüşüyor ne yazık ki.
Eskiden pilli radyolarla, tek kanallı televizyonlarla dünyayı az buçuk tanıma fırsatı bulan gençler, geleceklerini belirlemede daha çok yakın çevresinin önerilerini dikkate alıyordu. Şimdi çok daha kolay oysa. Sosyal paylaşım siteleri ve diğer iletişim araçlarıyla çok daha kolay iş edinme veya iş hakkında bilgi sahibi olma şansı olması gerekir. İnsan merak ettiği her bilgiye kolaylıkla ulaşabiliyor. Doğal olarak beklenen de budur. Oysa bilişim araçları gençleri zararlı uygulamalara yönlendirebiliyor. Gençlik merak eder. Cesurdur. Denemekten korkmaz. Bunu bilen kirli eller her türlü yolu kullanarak genlerimize ulaşabiliyorlar.
Bilgiye ulaşmada en önemli ansiklopedimiz artık internet. Aynı zamanda internetteki sosyal paylaşım siteleri de bilgiye ulaşmada adeta bilgi bankası gibi hareket ediyor. Sosyal mekan ve eğlence reklamları, oyun reklamları, hatta internet ortamında bağımlılık yaratan eğlenceler, sokak jargonuyla yem niteliği taşıyor.
Bundan 18-20 sene önce adliyeye uyuşturucu kullanımıyla ilgili gelen vaka sayısı 3 binin altında iken, bu rakam 300 bine yaklaşmıştır. Alkolü katlamaya başlamıştır. Uyuşturucu kullanımı yasal olmadığı için, emniyette işlem yapılan vaka sayısının çok daha üzerinde vakanın olabileceği aşikârdır. 2009 yılında ilk defa kayda giren metamfetamin, tonlarla ifade edilmektedir. Uyuşturucu baronları İstanbul’da hesaplaşıyor. Memleket uyuşturucu trafiğinde çağ atladı adeta. İşin içinden polisler, savcılar çıkıyor. Referans olanların yüzü bile kızarmıyor.
Gençlerin çok yoğun bir uyuşturucu baskısı altında olduğunu söylemek yanlış olmaz. Sadece bar ve benzeri eğlence mekânlarında uyuşturucuya alıştırıldıkları ve batağa sürüklendiklerini söylemek de çok doğru değil. Artık bilişim elemanları tüm toplumu esir almış durumda. Her an her durumda insana ulaşabiliyor.
Polisiye tedbirler ne kadar artırılırsa artırılsın, uyuşturucu kullanımının önüne geçmenin yolları da aranmalıdır. Bunun için hazırlanan ulusal eylem planı çok daha etkili hale getirilmelidir. Uyuşturucuya başlama yaşını lisenin altına indirebilen bu karanlık sektör, daha kolay müşteri bulabilmektedir.
Uyuşturucu kullanımında yaş sürekli küçülüyor. İlkokul çağındaki çocuklar dahi kullanıyor. İşin kötüsü ucuza tedarik edilebiliyor.
Devletin gayreti yetmez bu bela ile mücadelede. Bu karanlık sektörü ayakta tutanlara lanet okumak da yetmez. Toplum olarak seferberlik ilanına ihtiyaç vardır. Gençlerimizi farklı ortamlara çeken, gerçeğinden uzaklaştıran tüm unsurlarla mücadele etmek gerekir. Yoksa masum gençlerimizin kanına bir şekilde giriyor bu karanlık sektör. Bu karanlık sektörün ocağını kurutmaktan başka çare yoktur. Olmayan bir ürünü kim neye merak etsin ki, neden kullansın ki.