Dün 10 Kasım’dı. Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün ebedi hayata göçünün 84’üncü yıldönümü idi. Allah O’ndan ebediyen razı olsun. Nur içinde yatsın.

Zaman olarak kısa, ancak içerik olarak bir ömre sığmayacak hayatı içinde, en büyük eseri sayesinde refah toplumu olma yolunda kör topal ilerliyoruz.
Atatürk yaşasaydı çok büyük işler yapacaktı. Ah Atam, vah Atam şeklinde süregelen tabusal davranışlar azalsa da hala devam ediyor. Atatürk’ün izindeyiz derken bile sırtına binmeye devam edenler azınlıkta değil. Atatürk olsaydı diye başlayan şikâyetlerle nereye varılmak isteniyor belli değil. Atatürk’ten destek istemek midir, yoksa Atatürk’ü nüfuz olarak kullanmak mıdır anlaşılır gibi değil.
Atatürk, aslında ortalama bir insan ömründen çok daha uzun yaşamıştır. Çoğu insan bu yönüyle bakmaz aslında. Bir insanın günde sekiz saat otuz yıl çalıştığı hesap edilirse, Atatürk, yaptığı işlerle, biyolojik olarak yüz yıla sığmayacak gelişmelere imza atmıştır.
Atatürk, subaydır. Normal şartlarda bir subay, teğmen rütbesiyle askeri okuldan mezun olduktan sonra, sırasıyla üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay ve general rütbeleriyle emekli oluncaya kadar devletin savunmasında hizmet eder. Cumhuriyet tarihinde, hiçbir subayımızın özgeçmişinde Trablusgarp, Balkan ve Çanakkale savaşları yoktur. Siperler arasında taş atımlık mesafede göğüs göğse bir serseri kurşunun ucunda savaş yoktur. Koca bir dünya savaşında üstün hizmetler yoktur.
Elbette günümüzde savaş yoktur. Türk ulusu her zaman kahramanlar çıkarabilir. Ancak, Atatürk’ün askeri hayatı incelendiğinde, bir ömre sığmayacak askeri hizmetlerle doludur. Silah arkadaşları İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Enver Paşa dışında tarihte iz bırakmış başka subayımız yoktur. Ne yazık ki Cumhuriyeti tökezleten, darbelerle tarihe geçen generaller vardır.
Atatürk, devlet adamı ve siyasetçidir. Cumhuriyetin kurulması başta olmak üzere yaptığı inkılâplarla yeni ve eskisinden çok farklı bir devlet ortaya çıkarmıştır. Otuza yakın iç isyanla uğraşmak bir yana, kılık kıyafetten harf inkılâbına kadar çok sayıda yeniliği Türk milletine kazandırmıştır. Lozan anlaşmasıyla sadece sınırları belli olan bir ülkeyi inşa etmek, yeniden yapılanmak, bir ömre sığacak kadar az işler değildir. Günde çift mesai yapmak gerekir. Bütün bunları, bugünün işini yarına bırakmak yerine, gelecek haftaki işleri de bugünden yapmak suretiyle ancak başarmak mümkündür.
Birkaç devlet adamı ve siyasetçiden başka hafızalarda kalan isim neredeyse yok. Hele tarihte iz bırakmış devlet adamı ve siyasetçi çok az. 57 yıllık bir ömre koca Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ve köklü değişiklikleri sığdırmak ancak Atatürk’e özeldir.
Evet, Atatürk aslında uzun yaşamıştır. Onca başarılara imza atmak, tarihe mal olmak, çok sayıda sömürge milletlere örnek olmak, lider olmak, önder olmak her insanın harcı değildir. Güzel olanı, bıraktığı mirasa sahip çıkmaktır.