Baba gazete okurken, ödev yapmakta olan küçük kızı sormuş: -“Baba, bir dairenin alanı nasıl hesaplanır?”
Baba, küçük kızına bakarak;
-“Kim soruyor bunu?”
-“Öğretmen.”
-“Allah Allah! Bize de sormuşlardı. Hala hesaplayamamışlar mı?”
***
İKİ NEDEN
Sabah anne, oğlunun odasına girdi ve onu uyandırdı:
-“Haydi oğlum, uyan artık… Okula geç kalacaksın…”
Oğlu, yarı açıkgözlerle annesine baktı ve uykulu bir sesle:
-“Fakat anne, bugün okula gitmek istemiyorum” dedi.
Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı:
-“Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım? İki ciddi neden söyle bana…” dedi.
Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini yanıtladı:
-“Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyorlar, bir… Tüm öğrenciler de nefret ediyorlar, iki… Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne?”
Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadı:
-“Bunlar okula gitmemen için neden olamaz. Şimdi hemen kalk ve çabuk hazırlan…” dedi.
Bu kez oğlu iki ciddi neden göstermesini istedi annesinden:
-“Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne?” dedi.
Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı hızla çekti ve oğlunun istediği iki ciddi nedeni ondan sonra açıkladı:
-“Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca adamsın…” dedi ve şöyle devam etti: “İkinci ciddi neden ise, sen okulun müdürüsün.”
***
HİÇ UTANMİSEN
Öğrenci olaylarının yaşandığı günler.
Polis, Diyarbakır’da bir öğrenci evini basmış, bir sürü kitap toplamış, öğrenciler bir köşede sinmiş oturuyor, ama öyle pek de tehlikeli bir şey yok bulunanlar arasında.
Çocukları asıl endişelendiren, arkalarındaki duvarda asılı Karl Marx resmi.
Bir ara, polislerden biri sormuş;
-“Ula bu kimin resmidir?”
Hah, demiş çocuk içinden, şimdi, yandık...
-“Dedemin resmi abi...” der bir tanesi.
Polis sinirle dişlerini sıkmış, öğrencinin ensesine bir şaplak atmış;
-“Ula utanmisan, yaramaz herif... Bele nur yüzlü, bele ak sakallı bir deden vardır, kakmışsan komünistlik yapisen...”
***
3 TAVUK
Amerika'ya Oxford üniversitesine matematik tahsili için giden genç sömestri tatili için evine dönmüştü.
Annesi, dört gözle beklediği çocuğu için en güzel hazırlıkları yapmıştı.
Özellikle de, oğlunun tavuk sevdiğini bildiği için, nar gibi kızarmış iki de tavuk yapmıştı.
Çocuk eve girince büyük bir sevinçle karşıladılar ve anne oğlunun uzun yoldan geldiğini ve çok acıkmış olduğunu düşünerek hemen onları mutfağa aldı.
Nar gibi kızarmış tavuklar ise masada, en tok adamın bile iştahını kabartacak şekilde ihtişamlı duruyordu.
Baba oğluna sordu;
-“Eee! Anlat bakalım oğlum üniversitede neler öğrendiniz?”
-“Baba, pek çok şey gördüğümüz söylenemez. Fakat bize 'mantık' diye bir konu öğrettiler. Harikulade bir şey! Bak baba, bu mantık sayesinde mesela masada üç tane tavuk olduğunu sana ispatlayabilirim.”
Baba büyük bir hayret içerisinde;
-“Yaa! Öylemi!.. Nasıl ispatlayacaksın?”
-“Bak baba, şu 1. tavuk, şu ise 2. tavuk değil mi?”
-“Eveet?”
-“İşte 1, 2 daha 3 eder. O halde masada 3 tavuk vardır.”
-“Yaa! Öyle mi!..”
Baba büyük paralar harcayarak, büyük umutlarla, büyük bir ülkenin en büyük üniversitesine gönderdiği oğlunun böyle saçma sapan şeyler öğrenerek dönmesine canı çok sıkılmıştır ve hanımına dönerek kızgın bir sesle;
-“Bak hanım şu 1. tavuğu sadece sen yiyeceksin. 2.sini de ben yiyeceğim. 3. sünü de oğlumuz yesin...”
***
İYİLİK
Oymak beyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu;
-“Bakın çocuklar”, dedi. “Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır. Hastalara... Yaşlılara... Muhtaçlara... Her sabah okula geldiğiniz zaman size bir gün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım. Tamam mı?”
Ertesi sabah Oymak beyi çocukları toplayıp sordu;
-“Söyleyin bakalım... Dün ne gibi bir iyilik yaptınız?”
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan;
-“Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim.”
Adamcağız şaşırdı;
-“Hepiniz mi?”
-“Evet efendim, hepimiz birden.”
-“Neden?”
Çocuklardan biri cevap verdi;
-“Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim!”
***
İŞİ BIRAKIYORUZ
Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır.
Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.
Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler.
Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.
Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve;
-"Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim” der.
Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler.
Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der;
-“Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim.”
Çocuklar, pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye.
Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları;
-“Bakın” der; “Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mı?"
-“Olanaksız bayım” der içlerinden biri, “Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz.”
***
SAKIN HA!
Matematik öğretmeni, Musevi olan Mois’i tahtaya kaldırır;
-“Bak oğlum, ben şimdi kumaş tüccarıyım. Sen de müşterimsin. Sana metresi 5 milyon liradan 8 metre kumaş satıyorum. Bana kaç para ödemen gerekiyor?”
Mois cevaplar;
-“30 milyon lira.”
-“Olur mu oğlum? Sana 5 milyon liradan 8 metre kumaş satıyorum. Söylesene kaç milyon lira ödeyeceksin?”
Mois ısrarla;
-“30 milyon lira hocam!”
-“Otur yerine tembel!”
Öğretmen arka sırada oturan Hakan’ı tahtaya çağırır.
Hakan yanından geçerken Mois usulca eğilip, kulağına şöyle söyler;
-“Bana bak, eğer 30 milyondan beş kuruş fazla verirsen bütün arkadaşlığımız biter, tamam mı?”
***
ÇÜNKÜ…
Genç kadının biri ilkokul öğretmeni olarak staja başlar, çok heveslidir.
Bir gün teneffüs sırasında bütün çocuklar futbol oynarken bir çocuğun oyun alanının sonunda kenarda durduğunu görür.
Çocuğun iyi olup olmadığını öğrenmek üzere yanına yaklaşır ve çocuk bir sorununun olmadığını söyler.
Bir süre sonra genç kadın çocuğun yine tek başına aynı yerde durduğunu görür, içi rahat etmez ve tekrar çocuğa yaklaşarak;
-“Senin arkadaşın olmamı ister misin?” diye sorar.
Çocuk pek hevesli olmamakla birlikte;
-“Tamam” der.
İlerleme kaydettiğini düşünen genç öğretmen;
-“Bütün çocuklar topun peşinde koşturup oynarlarken sen neden burada duruyorsun? Sen de gidip onlarla oynasana!” diye sorar.
Afallayan çocuk hayretle cevap verir;
-“Çünkü… Ben kaleciyim!!!”
***
BOZUK
Temel aldığı bir daktiloyu bozuk diye geri götürdü.
Satıcı;
-“Neresi bozuk, dün aldığında sağlamdı.”
Temel:
-“İki tane ‘A’ yok, saat yazamıyorum…”
***
HAYDİ BİLİN BAKALIM?
1. Tuvaletteki 10’a ne denir?
2. En güzel yemek yapan Ceren hangisidir?
3. İshal olmuş böceğe ne denir?
4. Bacaktaki 10’a ne denir?
5. Türkiye’nin en yeni şehri hangisidir?
6. Yıkanan ton balığına ne denir?
7. Baykuşlar vedalaşırken ne der?
8. Yemeğin suyuna kim bandı?
9. Bebeğe patik giydirmeye çalışmışlar ama giymemiş neden?
10. İngilizler kendi kıllarına ne der?
11. Gülen ördeğe ne denir?
12. Örümcek adam ağ atamıyormuş neden?
13. Siviller hangi dili konuşur?
14. En değerli meşe hangisidir?
15. Küçük su birikintisine ne denir?
16. Hiç bozuk paran var mı?
17. Taşımasu annesinden nasıl su ister?
18.Aya ilk bayrağı kim dikmiştir?
19. İneklerin sevmediği element?
20. Kırmızı giyen erkeğe ne denir?
21. En çok eşek yavrusu nerde bulunur?
22. Pişmemiş burgere ne denir?
23. Dört tarafı suyla çevrili çaya ne denir?
***
CEVAPLAR:
1-Sifon
2-Tenceren
3-Cırcır Böceği
4-Pantolon
5-Nevşehir
6-Washıngton
7-Bay Bay Baykuş
8-Koli Bandı
9-Bebek Antipatikmiş
10-Mıcheal
11-Kıkır-Duck
12-Çünkü Ağ Bağlantısı Kopmuş.
13-Sivilce
14-İzzet Altınmeşe
15-Sucuk
16-Yok Çünkü Hepsini Tamir Ettirdim.
17-Mataramasuko
18-Terzi
19-Az-Ot
20-Albay
21-Spa Merkezinde
22-Hamburger
23-Adaçayı