Mal ve hizmet üretiminde sıkıntılar artarken, sahtekarlık artıyor, güvensizlik büyüyor ama süreç kanıksanıyor ne hikmetse. Unutulup gidiyor.
Haram malın yaramadığı hep söylenir ama haram ve hile için ne yeminler ediliyor ticarette akla zarar. Hatta sahte diplomayla üniversiteye girip bitirenler için gurur duyanlar bile oluyor. Meclis kürsüsünden göğsünü gere gere gururunu dile getirebiliyor. Haliyle bunu görenler sahte diplomayla doktorluk bile yapıyor. Ameliyat masasından poz verebiliyor.
Filmlerde dizilerde haklı çıkmak için çiğnenen haklar artık doğal karşılanmaya başladı. Bir Köroğlu’nu dahi oynayamıyoruz. Haklı çıkmak için hak çiğnenir mi? Allah sonumuzu hayır etsin.
“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” gibi atasözlerimiz artık yerini “gemisini kurtaran kaptan” gibi özdeyişlere bırakmaya başladı. Günü kurtarmak insanımıza yetmeye başladı. Bu anlamda haramı helâlı birbirine karıştırmaya başladık. Yarını düşünmeyen, hesap vermeyi, özellikle vicdanına hesap vermeyi düşünmeyen insan neler yapmaz ki.
Gıda sektöründe gün geçmiyor ki hileli gıdalar ortaya çıkmasın. Mısır şurubundan bal yaparak, bal üretiminde dünya yedinciliğinden dünya ikinciliğine oturduk birkaç yılda. Kovan sayısını 8 milyona bal üretimini de 120.000 tona çıkıverdik. Bir kısım arıcılar ve bal satıcılar arıya devrim yaptırdı. Şekeri yedirip bala çevirtti.
Büyük bir süt firmasına piyasadan keçi sütlerini toplatan, gıdada sahtekarlık yapmakla suçlatan en önemli unsur, milletimizin keçi sütüne inek sütü karıştırmaktı. Hiç kimse farkına varmadı. Üretici keçi sütüne inek sütü katarak satmış. Piyasaya keçi sütünü tanıtan firma da keçi sütünde piyasadan çekilmek zorunda kaldı.
Sahtekarlıklar kanıksanıyor artık. Malını ucuzlatmak, insana ucuz mal yedirmek için yapmıştır gibi gerekçeler uyduranlar artıyor. Ürünlerde tağşiş yapan büyük firmaların isimleri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının web sayfasında asılı kaldı. Çok önemli konular değildi. Tereyağına bitkisel yağ karıştırmak, yoğurdu katı yapmak için jelatin kullanmak, artık hep normal.
Ahlakın bu kadar yerlerde süründüğü bir milletin, millet olarak istikbali karanlıktır. Her yıl yüzlerce yaban domuzu avlanarak piyasada satılıyor. Çok fazla yakalayan yok ama bu gerçeği hemen herkes kabul ediyor. Zonguldak ve Kastamonu çevrelerinde vurulan domuzları 150-200 TL’den satın alan bir şebeke daha önce ortaya çıkarılmıştı. Kilosu 1 liradan alınan bu domuzların dönerciler tarafından alındığı iddia ediliyor. İnsan olanın bunu yapmaması gerekir de, elhamdülillah Müslüman’ım diye gezen insanın, Müslümanlara domuz eti yedirerek para kazanmasına ne denir bilinmez. Allah bilir parayı sakal yapıp Allah Bereket Versin de diyordur.
Milletin iş ahlakı zayıflarsa, mal ve hizmet üretiminde sahtekârlık ve hile artarsa, milletin birbirine güveni kalmaz. Birbirine güvenmeyen milleti bir arada tutmak imkânsızdır. Milletin birliği ve dirliği birbirine güvenmesiyle mümkündür. Aslında her hilede insan kendini kazıklar, kendi ayağına kurşun sıkar. Yoksa yanına kar kalanı yoktur.