Fotoğraf önümüzde. Verilen habere göre; “Gelinlik giymiş bir kız çocuğu.”

Televizyonda haberi duyunca ister istemez ağzımdan çıkan şu:
“Yuh!”
.
Bir taraftan maç izliyorum, diğer taraftan da ara ara kanallardaki haberlere bakıyorum.
Eşim yanımda; “Yeter artık başım döndü!” diyor biraz seslice.
Kadın haklı aslında ama biz erkekler olarak aynı anda birçok işi yapmaya alışkın olduğumuzdan alışkanlık işte.
.
Ekranda fotoğrafı (ki azıcık buğulanmış) görünce hopladık neredeyse.
.
“6 yaşında gelin…”
.
Beni “Tarikatmış, başka bir şeymiş” gerçekten ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren tek tarafı “İnsanlık…”
.
Cahiliye devrinde Arap Yarımadasında toplumların bazılarında, “Kız çocuklarını canlı canlı kuma gömerlermiş.”
.
Aranızda ilk defa bunu duyanlarınız olabilir.
.
İçiniz kaldırırsa okuyun bakın nasıl oluyormuş?
.
Cahiliye Araplarında kız çocukları iki usulde öldürülürmüş:
Birincisi;
Hamile kadın, eğer doğumunu arazide yaparsa ve çocuk kız olursa, onu kazdığı bir çukura kendi elleriyle gömermiş.
.
İkincisi;
Kız çocuklarının genellikle 6 yaşına girinceye kadar yaşamasına izin verilir ve daha sonra babası tarafından diri diri kuma gömülürmüş.
.
Diri diri gömmenin yanında;
Suda boğmak,
Kuyuya atmak,
Uçuruma atmak veya
Boğazlamak suretiyle de çocukların öldürüldüğü oluyormuş...
.
Sebep mi?
Birincisi fakirlik.
İkincisi namus…
.
Kabul edilebilir hiçbir tarafı yok elbet.
İnsan cahil olunca…
.
Biz dönelim başa.
6 yaşındaki bir kızın evlendirilmesi kadar vahşi bir şey olabilir mi?
Cahiliye devrindeki gibi “Kuma gömmek” ile eşdeğer.
Aynı kafa, aynı zihniyet…
.
Hangi anne, baba buna müsaade eder?
Hangi biri bunu gelin diye alır?
.
Çocuk bile denemez, resmen bebek…
Buna şehvetle bakan ve içimizde yaşayan birinin hangi ruh halinde olduğunu anlayanınız var mı?
.
Bazen düşünmüyor değilim;
“İdam konusunun, bazı hallerde tekrar konuşulmasını istiyor muyum?” diye.
.
“Bu düşünce beni vahşi mi yapar?” diyorum.
.
Ancak,
Şunları gördükçe, aynı oksijeni soluduğuma lanet ediyorum.
.
Beni en çok üzen şeylerden biri de;
“Adaletin yerine gelmemesi.”
 
***
ZİNCİR MARKETLER
Hiçbir zaman hataları kendinde bulmayan iktidar başta “Dış mihraklar” olmak üzere “Beceriksizliklerine” çeşitli suçlu bulmuştu.
.
İşte bunlardan biri olan “Pahalılığın müsebbibi olarak gösterilen zincir marketler”, iktidarın hedefi haline geliverdi.
.
Marketlere verdikleri desteklerle bakkalları kapattıran iktidar, şimdi de dönüp dolaşıp marketlere savaş açtı.
.
Bugün yayımlanan Resmi Gazeteye göre;
“Zincir marketler ürünlerini Ticaret Bakanlığı’na iletmek zorundalar.”
.
“Perakende ticaretin etkin ve sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılmasına yönelik politikaların geliştirilmesi, kamuoyunun aydınlatılması ve tüketicinin fiyat karşılaştırması yapabilmesine imkân sağlanması amacıyla, gıda perakende sektöründe hızlı tüketim mallarının satışıyla iştigal eden ve şube sayısı iki yüzden fazla olan zincir mağazalar, satışa sundukları ürünler ile şubelerine ilişkin verileri Bakanlıkça belirlenen sisteme aktarmakla yükümlüdür…”
.
Mağaza sayısı 200’den fazla olanlar yükümlü olacaklar.
.
Bu veriler bakanlık sitesinde yayınlanırsa, bizler de oraya bakıp “Hangi mağazada, hangi ürün daha ucuz” öğrenmiş olacağız.
.
Sistem şimdilik iyi gözükse de uygulamada neler olacak göreceğiz.
.
Pahalılık düşmezse, sırada hangi kuruluşlar var tahmin edemiyoruz…
 
***
SİYASET ISINIYOR
Hafta sonu yapılan İYİ Parti İlçe Kongresinde kürsüye gelen Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Uz’un söylediğinin nereye ve kime gittiği belirlenemedi.
“Ellerini kırarım” cümlesi ile başlayan polemik, devam ediyor gibi.
CHP İl Başkanlığı bu konuda bir açıklama yayımladı.
.
Şöyle ki:
“Basına ve Kamuoyuna;
04.12.2022 Pazar günü Millet ittifakında yer alan İyi Parti’nin Merkez İlçe Kongresinde partisi ile ilgili gündem değerlendirmesinde bulunan İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Rıdvan UZ’un ağzından çıkmadığı halde, kime ve hangi amaca hizmet ettiğini bilmediğimiz bir basın kuruluşu (Aynalı Pazar) Partimizi ve Çanakkale İl Belediye Başkanımız Sayın Ülgür Gökhan’ı kendilerine ait yorumlarıyla İyi Parti’nin iç işlerine müdahale eden gibi gösterip kamuoyuna yanlış ve gerçek olmayan bilgilendirmede bulunmuştur.
Bu haberi yapan gazete bu tür asılsız haberler ile bu kentte siyasete yön verilmeyeceğini ve ittifakın arasını bozarak bu ülkeyi parsel parsel satanların ekmeğine bal süremeyeceğini bilmelidir.
İl Başkanlığımızı temsilen bazı il yönetim kurulu üyelerimizin de katılım sağladığı kongrede bulunduğumuz bölümde ve bulunmadığımız bölümlerde Sayın Uz’un konuşmasının basına yansıyan metninde gerek partimizin ve gerekse il belediye başkanımızın adı anılmamıştır.
Ne Sayın Rıdvan UZ konuşmasında partimize bir dokundurma yapmıştır, ne de İyi Parti mensupları kulislerde partimizi hedef gösterici bu tarz yorumlarda bulunmuşlardır.
Bu düpedüz Partimizin ve sayın Belediye Başkanımızın adını kullanarak habercilik yaptığını sanan bir zavallının kendi gerçekliğini tanımlamaktan öte bir şey değildir.
Şu çok iyi bilinmelidir ki; CHP nin geleneklerinde ve siyasi kültüründe başka siyasi partilerin iç işlerine karışmak ve müdahale etmek gibi bir yapısı, geçmişi ve siyasi anlayışı yoktur.
Ancak böyle haddini aşarak yorum yapanları kamuoyu önünde deşifre etme geleneğinden ve inancından da geri durmayan bir siyasi anlayışa sahip olduğumuz da ilgili herkes tarafından bilinmelidir.
Kamuoyunu böyle Truva atına konu olacak şekilde haberler yaparak bilgilendirme yapan basının halk nezdinde de bir öneminin olduğunu düşünmüyoruz.
Partimizin adını kullanarak aslı olmayan haberler yapan ve kamuoyunu yanlış bilgilendiren bu basın organını kınıyor ve değerlendirmeyi kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz.
Ayrıca kongrede yeniden güven tazeleyen İyi Parti Merkez ilçe başkanı sayın Necati Gapran’ı ve yönetim kuruluna seçilen arkadaşlarını kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Kamuoyuna saygılarımızla. 07.12.2022
CHP Çanakkale İl Başkanlığı…”
.
Anlaşılan bu açıklamalar daha çok tartışma yaratacak.
Siyaset gittikçe ısınacak…
 
***
STRES
Etrafınıza dikkat ettiniz mi?
Herkes hasta.
.
Kimi öksürükten,
Kimi boğaz ağrısından,
Ses kısıklığından,
İshalden,
İstifradan
v.s.
Bir şikayet, bir şikayet sormayın gitsin.
.
En son benim sesim kısılmıştı hem de oyunum öncesi.
2 gün sabah, akşam boğazına vicks kürü uygulaya uygulaya zor halledip sahneye çıkmıştım.
.
Peki durum neymiş?
.
Habere göre “Solunum virüsleri” fazlacaymış bu aralar.
.
İyi ama bizim aşımız var,
Bağışıklık sistemimiz var.
Onlar işe yaramadı mı peki?
.
Haberde, Pittsburgh Üniversitesi’nden Anna Marsland ve Los Angeles California Üniversitesi’nden Steve Cole sorulara şöyle cevaplar vermiş;
Soru şu:
“Bağışıklık sistemlerimiz neden iki yıla aşkın tecride dayandı da, şimdi zayıfladı?”
.
“İzolasyonu spor salonuna gitmek gibi düşünebiliriz. Antrenmanlarımız düzensizse, sık aralıklarla egzersizden kaytarıyorsak, (yani mikroplara yeterince maruz kalmıyorsak) spor yaptığımız zamanlardaki kazanımlarımız (burada bağışıklığımız) zayıflayabilir.
Bu, çocukluk döneminde çeşitli mikroplara maruz kalmak, daha güçlü bir bağışıklık sistemi oluşturur…”
.
“İki türlü bağışıklık var
Birincisi; Bir anda yanıt vermeye hazır olan doğuştan gelen bağışıklık sistemi.
Diğeri ise;
Covid 19 gibi savaştığı belirli patojenlerin hafızasını koruyan adaptif bağışıklık sistemi.”
.
Anna Marsland; “Birkaç yıllık tecritin bağışıklık sistemimizin hafızasına fazla etkisi olmayacağını belirtiyor.”
.
Şöyle devam ediyor:
“Otonom sinir sisteminiz, kalp atış hızı, nefes alma ve cinsel uyarılma gibi istemsiz fizyolojik süreçleri kontrol eder. Bunun içinde ‘sempatik sinir sistemi’ adı verilen bir alt program, ‘savaş’ ya da ‘kaç’ tepkinizi kontrol eder. Bu etkinleştirildiğinde, kanınızda dolaşan kortizon ve adrenalin gibi güçlü kimyasallar gönderir.”
 
Marsland, “Birçok farklı tipte bağışıklık hücresinin bu kimyasallara duyarlı reseptörlere sahip olduğunu, olağanüstü hızlı yanıt verdiğini ve bunun da iltihaplanmayı harekete geçirdiğini” söylüyor ve ekliyor; “Kısa süreli stresten kaynaklanan iltihaplanma, mikroplarla savaş için iyi bile olabilir. Ancak savaş ya da kaç tepkiniz stres faktörlerinin her zaman mevcut olması nedeniyle devam ettiğinde veya sürekli saldırı altında hissettiğinizde, sorunlar ortaya çıkar.”
.
“Bu sadece kişinin kardiyovasküler hastalıklar gibi durumlara yakalanma riskine katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda kronik stres de bireyi interferon adı verilen bağışıklık proteinleri yoluyla viral enfeksiyonun hedef noktasına yerleştirir.”
.
“Bu proteinler, bir virüs ortaya çıktığında vücut tarafından üretilir ve bağışıklık sisteminin bir istilacı olduğunu bilmesini sağlar.”
.
Marsland, “Kronik stresin bu sinyali azalttığını” söylüyor ve “Adaptif bağışıklık sisteminin bazı kısımlarını, özellikle B hücrelerini (antikor yapan) ve T hücrelerini (virüsler ve diğer patojenlerle savaşmak için önemlidir) susturur…” diyor.
.
“Son iki yılda bağışıklık sistemimizi etkilemiş olabilecek, yeterli uyku, egzersiz ve diyet almak gibi psikoloji ve akıl sağlığına bağlı pek çok başka faktör de var.”
.
Marsland kısaca;
“Stres yapmayın,
Akıl sağlığınızı koruyun,
Sadece tecrit olmakla bağışıklık kazanılmayacağını” savunuyor.