Bu hafta Tarımda Başarı Akademi programının ana konusu Organik Tarımdı.
İzleyicilerden gelen sorularla birlikte, ilimizin güzide firması AgroTroia’nın Mühendisi Burcu Özkan’ın profesyonel sunumuyla enine boyuna irdeledik.
Organik tarımın dünyayı besleyip beslemeyeceği konuşulur hep. Bunun ne kadar önemli olup olmadığı dikkate alınmaz genellikle. Oysa artan dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak için yapılan çalışmalar doğal kaynakların sürdürülebilirliğinde ciddi sorunlar yaratmaktadır. Alan ve zaman kullanım etkinliğini artırmak amacıyla gübreleme, sulama, ilaçlama, mekanizasyon, hormon ve benzeri uygulamalar verimliliği artırmakla birlikte, doğal yaşam alanlarını çökerten ve çölleşmeyi hızlandıran faktörler olarak da kabul edilmektedir.
Organik tarım, verimliliğin artırılması amacıyla yapılan uygulamaların doğal ekosistemlerde meydana getirdiği zararları ortadan kaldırmak amacıyla geliştirilmiş, doğal ekosistemlerle daha dost yetiştirme tekniklerini destekleyen alternatif üretim şeklidir. Atadan dededen kalma bir sistem değildir. Peki, organik tarıma geçince verim azalır mı? Elbette azalır ilk başlarda. Bugün ilaç atmadan elma, kiraz, şeftali, domates, biber, hatta zeytin almak mümkün mü? Elbette hayır. Elli yıl önce nasıl alınıyordu peki? Neredeyse ilaç hiç yoktu. Verim de çok düşük değildi. Tersine üretim masrafları bugünkünün çok gerisindeydi.
Organik tarımda düzenli ekim nöbeti sistemleriyle verimli ve karlı bir üretim yapmak mümkündür. Dünya organik ürün pazarı sürekli büyümektedir. Ülkemizde de organik ürünlerin satışı kurumsallaşmaktadır. Her alanda olduğu gibi bu alanda da yoğun kirlilik yaşansa da sahtekârlık baki değildir. Zaman içerisinde bilinçli tüketici sistemden bunları eleyecektir.
Küçük aile işletmelerinin en önemli sorunu üretim maliyetlerinin artışı ve yatırım güçlerinin zayıflığıdır. Yeter gelirli sürdürülebilir işletmelerin oluşturulması için kamusal destekler de yetmemektedir. Gelişmiş tarım alet ve makinelerine, gübreye, ilaca kaynak yaratamayan üreticiler için gelirlerin artırılmasında en önemli alternatif organik üretimdir.
Organik üretim şekilleri küçük aile işletmelerinin girdi kullanım sorunlarını ortadan kaldırdığı gibi, yüksek değerli ürünlerle gelirlerini artırmaktadır. Aynı zamanda, emek yoğun üretim şekilleriyle yapısal avantajları değere dönüştürmektedir.
Organik pazarlarda, meyve ve sebzeler, bal, pekmez, reçel, salça, et ve süt ürünleri oldukça yüksek fiyatlarla müşteri bulabilmektedir. Geniş alanlarda üretim yapan çiftçilerin organik üretim yapmaları güç olmasına karşın, küçük parçalı alanlarda belli bir disiplin tesis etmek suretiyle meyve, sebze ve diğer ürünleri yetiştirmek çok daha kolaydır.
Kırsal kesimde son yıllarda mazot, gübre, ilaç, tohum gibi temel girdilerin fiyatları katlanarak yükseldiğinden girdi kullanımında önemli azalışlar vardır. Kaldı ki, düzensiz, gümrüksüz, üreticiyi korumayan ithalat politikaları nedeniyle fiyat düşüklükleri üretimde zarar dahi ettirmektedir. Bu nedenle, üretici birliklerinin kurularak, organik üretime geçilmesinde yarar vardır.