Sosyla medyada sürekli olarak “Şu marketteki pirinçten kurt çıktı”, “Şu marketteki mısır çipsinden kıl çıktı”, “Diğerinden fare çıktı” gibi haberler duymaya, hatta videolarını görmeye başladık.
Bunlar gerçek olabilir, ama olmayabilir de.
.
Zira açılmış paketin içine sonradan konulmuş ve markaya zarar vermek istenmiş olabilir.
.
Sizin gıda ile ilgili bir malınız olsa ve bu marketlere verecek olsanız;
O marketin denetçileri fabrikanıza gelip denetliyorlar.
Fabrikadaki üretim sürecini gözetleyip, marketlerinde satılıp, satılmayacağına karar veriyorlar.
Ayrıca ürününüze ait tüm kalite belgelerine sahip olmanızı istiyorlar.
.
O sebeple marketlerdeki ürünlerin kendi marka değerlerine zarar vermemeleri için market sahipleri bu denetimi yapıyorlar.
.
Bu konuda size başımdan geçen bir örnek vermek istiyorum:
Kızıma nişan yapacağım zaman bir otel ile anlaşmıştık.
Ancak damadın akrabalarından biri pastacı olduğundan “Nişan pastasını ben yapmak isterim” diye talepte bulundu.
Bunu otel sahibine ilettik.
.
Otel sahibi karşı çıktı ve bize dedi ki:
“Sizin getireceğiniz pastada yaşanacak en ufak bir olumsuzluk benim otelime mal edilecektir. Ben markamı zedeleyecek bu riski göze alamam… Bu sebeple pastayı ben yapayım ve sizden de ücret almayayım…”
.
Durum bu.
.
İnternette gördüğünüz her şeye inanmayınız.
Trol hesapların “Marka karalama girişimleri” olabilir.
Tüm bu videoların “İktidarın marketlere olan savaşı” sırasında meydana gelmesi de çok manidar.
.
Bir muhalefet milletvekilinin “50 bine yakın trol hesap tespit ettik” şeklindeki açıklaması ortadayken hele, “Lütfen dikkat” diyorum.
.
Zira zarar verilen markanın ne zahmetler çektiğini gidip sahibine sormak lazım.
***
ORMAN KAMPI
Geçtiğimiz gün bir yerel gazete tarafından da gündeme getirilen “Orman Kampı” adıyla maruf “Yahya Çavuş Eğitim Merkezi”nin akıbetini ne olacağı konusunda herkes merak içinde.
.
Dardanos’ta yaşayanların sürekli olarak bu Kamp ile ilgili bana yönelttikleri sorulara cevap veremiyorum.
.
Bu alanın “Konut Alanı” olarak kullanılacağı yönündeki duyumlara karşı koskocaman “Yok artık!” diye haykırmak gerekir.
.
Düşünsenize, oraya konutlar yapılmış ve tanımadığınız birileri etrafı yüksek duvarlarla çevrilecek bu alana lüks arabalarla girip-çıkıyor.
.
Devlete ait bu yere “Kedinin ciğere baktığı gibi bakıyorsunuz…”
.
Belediyenin imar değişikliğine razı olacağını sanmıyoruz elbet.
.
Buraya yakışacak olan tek şey var:
“Halka açık, sosyal tesis ve plaj…”
Bunun dışındaki her türlü girişim Çanakkalelilerin tepkisini çekecektir.
***
TEMEL ŞART
Haberi okuyunca gerçekten gerildim.
Ne tarafından baksan, başka türlü.
.
“Giyim mağazasının servis hizmetini sağlayan bir şirkette çalışan şoför, mesai saatinde namaz kıldığı için işten atılmış…”
.
Haber bu.
.
Tartışmalar çok yönlü.
.
Destek veren var,
Vermeyen var.
.
Ancak işin en hassas yeri işin dönüp, dolaştırılıp şirketin dinsizliğine getirilmesi.
.
Hangi yönden baksak acaba?
.
Önce şunu bilelim:
Şoförün ibadet hürriyeti var mı?
Var.
Engelleyen var mı?
Yok.
.
Ne zaman?
Namaz kılacak boş vakti olduğu zaman.
.
Bir ücret karşılığı servis yaparken, yapmakta hükümlü olduğu işini bırakarak, insanları bekletip, “Namaz kılmaya kalkarsa” yaptığı İslam’a ters düşer zaten.
.
Kendisi bekleyenlerin, “Kul hakkını yemiş” olur.
.
O halde;
İskeleye yanaşmakta olan feribotun kaptanı, vakit geldi diyerek dümeni bırakırsa,
Piste inmekte olan pilot, vakit geldi diyerek kabini terk ederse olur mu?
.
İnsanların yaşamında ibadet öncelik değildir.
İbadet “Allah ile kul arasındadır…”
.
İbadete kolaylık olması bakımında “Kaza” denilen bir müessese kurulmuştur.
Yapamadıklarını, sonradan yapmaya imkân verilmiştir.
.
“Kul hakkı yiyerek ibadet yapılmaz” İslam’ın temeli budur…
***
ADALET
6 yaşındaki çocuğa istismar davası sürüyor.
Sadece bir kerelik de değil, yıllar boyu süren tecavüz resmen.
.
Mahkeme tüm iddiaların peşinde elbet.
Sonunda bir karar verecek.
İnsanların her zaman olduğu gibi beklediği tek şey var:
“Adalet…”
.
Bu konu gündeme gelince şu sorular çok soruldu:
“Türkiye’de evliliğin yaşı kaçtır?”
“Yasal olarak evlenme yaşı nedir?”
“Evlenmek için kaç yaşını doldurmuş olmak gerekir?”
.
Cevabı TCK veriyor:
Madde 12: “15 (on beş) yaşını dolduran kişiler, kendi isteği ve velisinin izni ile mahkemece ergin kılınabilir.”
Fakat:
Aile Hukuku Madde 14 / 3.paragraf ise;
“Ayırt etme gücüne sahip olmayan ve 15 yaşını dolduran kişiler mahkemelerce ergin kılınsa da evlenemezler.”
.
Yani; Ergin kılınan veya 15 yaşını dolduran kişiler ne yazık ki evlenme imkânına sahip değildir.
.
Soru:
“16 Yaşını Dolduran Erkek/Kadın Evlenebilir mi?”
Cevap:
“Türk Medeni Kanunu’na göre 16 yaşını doldurmuş erkek/kadın evlenme hakkı bulunmamaktadır.
Ancak Mahkeme kararı ile olağanüstü durumlarda bu yaşta evlenmek mümkün olabilir.
Bunun dışında hiçbir şekilde 16 yaşındaki çocuklar evlenme izinleri bulunmaz.”
.
Soru:
“17 Yaşını Dolduran Erkek/Kadın Evlenebilir mi?”
Cevap:
“17 yaşına gelmiş erkek/kadın aile rızası ile evlenmesi mümkün olabilir.
Ailelerden biri bu duruma itiraz etmesi durumunda hiçbir şekilde evlenmeleri mümkün değildir.
Mahkemeler bu durumu inceler ailelerin izinlerini alır ve bu şekilde evlenmelerine izin verebilir, aksi durumlarda ne yazık ki bu durum ertelenir…”
.
Kanun bunu diyor…
***
GÖZDEN KAÇMASIN
Zeytin denilince yer yerinden oynamalı.
Böylesine kutsal, böylesine değerli bir ağaç için alınacak her kararda, toplumun kesin mutabakatı sağlanmalı.
.
Hatırlanacağı üzere bizim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile zeytinliklerde maden çalışmalarının önü açılmıştı.
Ancak Danıştay, iptal kararı alarak bunu önlemişti.
.
Bunun üzerine AKP milletvekilleri inatla “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hazırlayıp, TBMM Başkanlığı’na sundular.
Bugün komisyonda görüşülecek.
.
Bu teklife göre:
“Ruhsat sahibi veya rödövansçı olan gerçek veya tüzel kişiler tarafından yürütülen madencilik faaliyetlerinin, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı alanlar veya fiili olarak üzerinde zeytinlik bulunan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının, izin verilecek maden sahalarının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik vermek suretiyle taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine, kamu yararı dikkate alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından izin verilebilecek.”
.
Kısaca diyor ki:
“Maden zeytine denk gelirse gereken yapılır ve zeytinlik taşınır…”
.
Bir yorum şöyle:
“Söz konusu kanun teklifinde madencilik yapılacak alandaki zeytinlerin sökülüp başka yerlere dikileceği, eğer bu mümkün değilse yeni zeytinlik alanların oluşturulacağı da söyleniyor.
Oysa bu neredeyse imkânsız. Çünkü uzmanlara göre zeytinliklerin başka yerlerde tutma olasılığı düşük. Tutsa bile meyve vermesi yıllar alıyor…”
.
“Zeytin her toprakta, her iklimde yetişmez. 1 kilometrelik mesafede bile zeytinlik ürünü ve verimi farklıdır…”
.
Barış Manço’nun şarkısında dediği gibi:
“Buyurun dostlar buyurun, Halil İbrahim Sofrasına…”