Her zaman söylerim: “Ben ekonomiden anlamam…” diye Hiç öyle kovalaklık yapmam “Anlarım” diye…

Parayla, pulla işim olmaz.
.
Ekonominin iyi gidip gitmediğini “Nereden anlarsın?” diye sorarsanız;
Birincisi,
Gazetedeki ve ekrandaki ekonomi yazarlarını ve ekonomistleri takip ederim,
İkincisi,
Muhalefetin söylediklerine bakarım,
Üçüncüsü,
İktidarın verdiği cevaplara bakarım.
.
Dördüncüsü ise;
Cebimdeki paraya bakarım.
Bana ay içinde yetiyorsa ve biraz da artıyorsa “Ekonomi iyi” demektir.
.
Misal;
İlk emekli olduğum yıllarda maaşımla (ki yıl 2004) o zaman, 30’a yakın çeyrek altın alıyormuşum.
.
Şimdi emekli maaşıma bakıyorum, 3 tane ancak alabiliyorum.
.
O halde iki soru var;
Birincisi; Hayat pahalandı.
İkincisi; Benim maaşım enflasyona yenik düştü.
.
Ama kesin sonuç şu;
Her iki durumda da ülke iyi yönetilmiyor demektir…
.
Misal;
İktidar sahipleri dün, “İhracatın arttığı” konusunda bir açıklama yaptı.
Koskocaman bir salon, açıklama yapanı alkış yağmuruna tuttu.
.
Hakikaten alkışlanacak bir durum.
.
Çünkü “Ülkenin ihracatının artması ülkeye döviz gelmesi” demek.
“Döviz gelmesi ile zenginleşiyoruz” demek,
Zenginleşmemiz ise “Vatandaşın refah içinde olması” demek.
.
İyi de etrafa bakıyorum herkes ağlıyor, yakınıyor…
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
.
Ekonomi yazarlarını okuyorum,
Diyorlar ki;
“İhracattan bahsedenler neden ithalattan bahsetmiyor?”
.
Ekliyorlar;
“Yapılan ihracat, ithalat rakamlarını karşılıyorsa ne ala, karşılamıyorsa ‘Açık var’ demektir. Bu açık ise işlerin iyi gitmediğini gösterir…”
.
Murat Muratoğlu yazıyor:
“Türkiye ekonomi tarihinin en berbat tablosu açıklandı. Dış ticaret 2022 yılında 110.2 milyar dolar eksiye düşerek rekor kırdı…”
.
Dedim ya “Açık” olunca işler iyi gitmiyormuş.
Bu açık öyle böyle değil.
Tam 110.5 milyar dolarmış…
.
Ü… Üüüfff…
.
Yazar diyor ki;
“İşin enteresan tarafı Erdoğan bu durumu bizzat açıklayıp hem gururlandı hem de alkış aldı. Nasıl başardı? Ticaretin sadece ihracat bacağını açıkladı! Ne yapacağız ithalatı?”
.
“Çok açık söyleyeyim. Bakkalım olsa alkışlayan arkadaşlar benimle çalışsa, on dakika daha tutmam dükkânda… Ticaretin kuralıdır. Gelirin giderinden fazla olacak.”
.
“Ben anlamam” dedim ya.
Ekonomist yazar böyle diyor.
.
Nasreddin Hoca bir zamanlar yumurtacı esnaflığına soyunmuş.
Ne var ki, on para sayıp aldığı yumurtayı, dokuz paraya satıyormuş.
Bakmışlar, Hoca iflas edecek.
-“Ne yapıyorsun Hocam?” demişler, “bu külliyen zarar; artık alıp eksik satıyorsun?”
Hoca:
-“Sağ olun dostlarım”, demiş, “ben ne yaptığımı biliyorum; mühim olan dostlar alışverişte görsün.”
.
Bizim iktidara soralım o zaman;
-“Ne yapıyorsunuz yahu? 364.4 milyar dolara aldığınız malı 254.2 Milyar dolara satıyorsunuz?”
Cevap iktidar sahiplerinden geliyor:
-“Ama bu sattığımız rakamla rekor kırdık! Mesele kar etmek değil ki, seçmen alışverişte görsün alkışlasın yeter…”
.
“21 senedir iktidarda olan bu hükümetin ihracat-ithalat karnesine bakayım” dedim.
Sıkı durun yazıyorum:
Şimdiye kadar toplamda tam, “1 trilyon 275 milyar dolar” açık vermişler…
.
Bu rakamı gördükten sonra bilin bakalım bana ne oldu?
Koltuktan düştüm…
.
Eğer siz de koltuktan düşmediyseniz, sizde bir problem var demektir.
.
Ben bunları yazarken, “Emekli maaşlarına yapılacak zam oranı açıklandı” diye haber geldi.
.
Haber şöyleydi;
“TÜİK’in açıkladığı verilere göre, aralık ayında enflasyon aylık yüzde 1.18, yıllık yüzde 64.2 oldu. Altı aylık enflasyon ise yüzde 15.39 oldu.”
.
Yine koltuktan düştüm.
.
Sebebini sormayın, zaten biliyorsunuz.
.
Bu memlekette enflasyon yıllık 64.2 ise…
Bir şey demiyorum.
.
Hemen maaşıma gelecek zammı hesapladım.
Ne çıktı bilin bakalım?
.
Emekli olduğumda 30 çeyrek altın alabilen ben, şimdi gelen zamla çeyreğin yarısını ancak alabiliyorum.
.
Biri “Ekonomi” mi dedi?
Eğer bu iktidar ekonomiyi benim şu halimden fazla biliyorsa, neyim…
.
Peki nasıl oluyor da bu kadar uzun konuşabiliyorlar ekonomi hakkında?
.
Birisi konferansa katılmakta geç kalır.
Sessizce salona girer ve boş bir koltuğa oturur.
Yanındaki meslektaşına ünlü konuşmacının ne kadar süredir konuştuğunu sorar.
-“Yaklaşık iki saat” diye fısıldar meslektaşı.
-“Peki, ne dedi?”
-“Maalesef hiçbir şey!”

Bizim iktidar ekonomist ararken şöyle bir metot uyguluyor kanaatimce…
.
Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist işe başvurmuşlar.
Görüşmeci matematikçiye sorar:
-“Bu önünüzdeki verilere göre enflasyon kaç çıkar?”
Matematikçi cevap verir:
-“Enflasyon yüzde 184…”
Matematikçi çıkar.
Muhasebeci odaya girer.
Bu sefer görüşmeci aynı soruyu ona yöneltir.
Muhasebeci yanıtlar:
-“Ortalama 130, yüzde 20 aşağıya veya yukarı oynayabilir. Amortisman düşersek enflasyon yüzde 110 eder!”
Görüşmeci sonuçlardan pek memnun değildir.
İçeri gözleri ışıl ışıl bir ekonomist girer.
Aynı soru ona da sorulur.
Ekonomist oturduğu yerden kalkarak hemen kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye yaklaşıp fısıldayarak sorar:
-“Siz kaç istiyorsunuz?”
 
***
GÜRÜLTÜCÜ MİLLETİZ VESSELAM
“Çevresel Gürültü Mevzuatı” yeniden düzenlenmiş.
.
Şöyle denmiş:
“Müzik yayın iznine tabi olmayan; kuaför, market, kahvehane, spor salonu, pastane gibi iş yerleri, çevresel gürültü oluşturmayacak şekilde faaliyetlerini sürdürebilecekler.”
.
Müzik ile hiç ilgisi olmayan bu işyerleri nasıl bir müzik yayını yaptılarsa mevzuata bile girmişler.
.
Saat 10.00 ile 01.00 arasında düzenlenen müzik yayını yapma serbestliği yeniden düzenlenmeli.
.
Kaç kişi şikâyetlerini bana bildirdi.
Bilhassa geceleri gırtlağına kadar sesi açık mikrofondan yayılan müzik ile yapılan sokak düğünlerinden rahatsızlar.
.
Şehrimizde yeterinde ucuz düğün salonu olmadığından sokakta düğün yapmak zorunda kalan sade vatandaş, işin dozunu kaçırıp zurnanın kabağını mikrofona dayattırınca olanlar oluyor.
.
Ve gürültüden göz gözü görmüyor, kulak kulağı duymuyor.
.
Yapılacak tek iş var.
Mahalle aralarında hoparlör kullanımını yasaklamak.
Bu kadar basit.
.
Ayrıca Dardanos ve Güzelyalı’da, açık havada hizmet veren müzikli mekânlarda yapılan konser gibi etkinliklerde de sesin oldukça yüksek olması insanları rahatsız ediyor.
.
Geçtiğimiz yaz Dardanos’ta bir komşum “Çocuğun müzik sesinden uyuyamadığını” anlatmıştı.
.
“Çalmasınlar” gibi bir isteğimiz yok ancak yedi düvele de duyurmaya gerek yok.
Sadece müşterilerinin duyacağı kadar açılsa yeter.
.
Buna devlet yeterince kontrol yaparak müsaade etmemeli, vatandaş ile işyeri ve düğün sahiplerini karşı karşıya getirmemeli.