Bugün 10 Ocak 2023 Salı. Yani, “Çalışan Gazeteciler Günü…”

4 Ocak 1961’de basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan 212 sayılı Fikir İşçileri Kanunu Resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.
.
Söz konusu düzenleme, gazetecileri “Fikir işçisi” olarak tanımlıyordu.
.
İş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyordu.
.
212 sayılı yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazetenin patronu;
(Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah gazeteleri) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia ederek ortak bildiriye imza attılar.
.
Ve sonuçta;
“Gazetelerini 3 gün kapadıklarını” duyurdular.
.
“Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, çeşitli protesto eylemleri gerçekleştirdiler ve halkı gazetesiz bırakmamak adına boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımladılar.
.
Basın gazetesi 11 Ocak günü “Daima Halkın Hizmetindeyiz” manşetiyle yayınına başladı ve üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayını sürdürdü.
.
Gazetenin ilk sayısının başyazısında şu ifadeler yer aldı:
“Temel hak ve hürriyetlerimizin gerçekten kısıtlandığı, yalnız basının değil bütün memleketin gerçekten eşi görülmemiş bir tehlikenin içine sokulduğu günlerde bile gazetelerini kapatmayan ve protesto yoluna gitmeyen gazete sahiplerinin, şimdi bir ilan kurumu için yaptıkları bu hareket, basın tarihimizde herhalde şerefli bir yer kaplamayacaktır. Gazete çıkarmak çorap fabrikası işletmeye benzemez. Basın bir kamu hizmetidir.”
.
İstanbul Gazeteciler Sendikası, bir yıl boyunca mücadele veren gazetecilere destek amacıyla 10 Ocak 1962’yi Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlama kararı aldı.
.
2012 sayılı yasanın uygulamadaki etkinisin azalması, çalışan gazetecilerin sorunlarının ağırlaşmasına paralel olarak zamanla kutlamaların ilk yıllardaki canlılığı azaldı.
.
Türkiye’de 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” olarak değiştirildi.
.
Sadece bize özgü bir gün olarak kutluyoruz.
.
Sizler bu haberleri okurken biz çeşitli kurumların bayramımıza eşlik ettikleri etkinliklerde olacağız.
.
Hepimizin “Çalışan Gazeteciler Günü” kutlu olsun…
 
***
TRAFO YENİLENMİŞ
İyi ki seçim geliyor.
Yoksa konuşacak ne bulurlardı bilemem.
.
Seçim ne zaman?
Erken mi olacak?
Meclis fesh edilecek mi?
İstifa edilecek mi?
Tekrar aday olacak mı?
6’lı masanın adayı kim?
HDP Aday çıkaracak mı?
Uzlaşma sağlanacak mı?
Nisan bir daha zam yapılacak mı?
Yeni seçim kanunu yürürlüğe girecek mi?
Yüksek Seçim Kurulu değişecek mi?
İmamoğlu görevden alınacak mı?
İstanbul’a kayyum atanacak mı?
.
Bu sorulara konuk alıp televizyonda program yapsam 1 yıl yetmez.
.
Zaten bakın televizyonlara hep aynı mevzu.
.
Kimse bizim maaşlara gelen zamların eridiğinden bahsetmiyor.
.
İğneden ipliğe gelen zamlar maaşı eritti şimdiden.
.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar yaptığı açıklamada 2022 yılında BAĞ-KUR primlerinin 2 bin 158 lira olduğunu söylerken, 2023 yılında bu primlerin 3 bin 452 liraya yükseldiğini açıkladı.
.
Akaryakıt,
Doğalgaz,
Elektrik,
Su,
Vergiler,
Otomobil harçları,
Oto muayene ücretleri,
Süt fiyatlarını artmasıyla süt ürünleri,
Et fiyatları,
Meyveler,
Sebzeler,
Zam gelmeyen şey yok…
.
Ekonomi en önde gelen konu olması gerekirken gündeme bakın neler var?
.
“Biga köylerindeki transformatörler (trafolar) yenilendi”
Ne diyelim?
Hayırlı olsun…
 
***
DERBİYİ İZLEDİM
Fenerbahçe-Galatasaray derbisini izliyorum.
.
Yedeklerde bile fener 5 basardı.
Kendi sahası.
Şimdiye kadar attığı gol sayısı oldukça fazla.
.
İçimden diyorum;
“Fener yener…”
.
Ancak sahaya çıkan Fenerliler ile benim kafamdaki Fenerliler arasında dağlar var.
.
Maç sonrası dediği gibi Jesus maç öncesi futbolcularına (gerginliği almak adına); “Bu bir şampiyonluk maçı değil, sakin olun” demiş, belli.
.
Ama bu kadar da sakinlik olmaz be kardeşim.
Galatasaraylılar can siperane savaşırken, onlar “laylaylom” yaptılar adeta.
.
Çaprazdan yenen ilk golde rakibi karşılayan Attila’nın topa arkasını dönmesini hayretle karşıladım.
.
Ya “Nasılsa şampiyonuz”,
Ya da “Şampiyon olamayacağız” düşüncesi var kafalarında.
.
Kaleci Altay kafasında bitirmiş Fenerbahçe’yi belli.
O kalitede bir kaleci o golleri yememeliydi.
.
Jesus’a gelince.
Bir hocanın başka başka planları olmalıydı.
Rakibin böyle oynayacağı belliyken sahaya Batshuayi’yi sürüp, arkaya sarkmaları Valenciya yedekteyken nasıl yapacaktı acaba?
.
Gustavo’nun ağırlığını iyi kullanan Galatasaray, birbirine pas vermeyi unutan Fenerbahçelileri karşısında görünce rahat bir nefes almıştır.
.
Pas oyunu oynayan ve ayakta kalan tek futbolcu Ferdi’nin yanında İrfan Can’a güvenip oyuna alan hoca, stresi kaldıramayacağını hesaplayamadı.
.
Yine tahminime göre; “Galatasaray’a gol atmayan Fenerli sayılmaz” söylemi futbolcuların kulaklarına fısıldanmış olacak ki, Rossi (ben Fenerli olacağım diyerek) arkadaşına pas vermeyip golü kendi atmak isteyince 1-0 olacak maç, sayelerinde 0-3 oluverdi.
.
Galatasaray tarafında ise;
“Okan Buruk” artık yerini sağlamlaştırdı.
Fatih Terim gelse onu oradan indiremez…
.
Bu arada Fenerbahçe yedek kulübesinde oturan Mert Hakan kardeşimiz oyuna girmeden üçüncü sarı kartını görerek bir ilke imza atmanın yolunu açtı.
Eğer 1 defa daha yedekten kart görürse “Yedek kulübesinde 4 sarı kart gören futbolcu” unvanını alacak.
 
***
ÖLMÜŞLERLE SOHPET
Ölmüş bir akrabanızla tekrar görüşmek ister misiniz?
Nasıl mı?
.
Güney Kore’de faaliyet gösteren bir yapay zekâ firması, insanlara ölen yakınlarının görüntüsüyle sohbet etme imkânı sunan teknoloji başlatmış.
.
Sistem şöyle çalışıyormuş;
“Makine öğrenimi sayesinde ölen kişinin görüntüleri, ses ve video kayıtları işlenerek sanal olarak yeniden yaratılıyormuş…”
.
“Ölen kişilerin sesini ve yüz mimiklerini başarıyla taklit edebilen yazılım, sorulara yanıt veriyor, hatta geçmişteki anılarla ilgili de konuşabiliyormuş...”
.
Yaklaşık 22 bin lira gibi maliyeti olan bu seanslara talep fazlaymış.
.
Ancak birçok kişi de “Bunun ölen kişiler sanki mezardan çıkmış gibi bir duygu verdiğini, rahatlatıcı olmadığını” savunmuş.
.
“Ürpertici ve dokunaklı” olduğu yorumunu yapanların sayısı da az değilmiş.
.
Şirketin iş geliştirme müdürü Joseph Murphy, “Eleştirilere rağmen insanların bu teknoloji sayesinde ölen sevdiklerine hayattayken söyleyemediklerini söyleme fırsatı bulacağını savunmuş…”
.
Murphy, “Bunun özellikle ölümcül hastalığa sahip kişiler için bir fırsat olduğunu, bu kişilerin öldükten sonra geriye anı bırakmak için geçmişe dair günlükler yazabileceğini, bunların da yapay zekâyla diğer insanlara aktarılabileceğini” de söyleyerek, “Ayrıca; “Böylece aileleri ve arkadaşları onları sağlıklı olduklarındaki haliyle hatırlayacak” diye açıklamalarda bulunmuş.
.
Kayıp sonrası kişilere yas sürecinde destek veren İngiltere merkezli Cruse Bereavement Support şirketinden gönüllü Sue Gill ise, “Şirketin kâr elde etmek için insanların acısını kullandığını ve bunun etik olmadığını” söylemiş…
.
İki ucu boyalı değnek.
Kiminin hoşuna gidebilir, kiminin ise gitmez.
.
Derinlemesine düşünüldüğünde “Neden olmasın?” şeklindeki soru popüler olabilir…