Türkiye İstatistik Kurumu çok ilginç hesaplamalar yapıyor. 2020-2021 piyasa dönemine ilişkin verilere göre Türkiye’de seçilmiş bazı tarım ürünlerinde yeterlilik düzeylerinde yüksek oranlara rağmen yük
Hem de kendi derlediği rakamlarda.
Yeterlilik derecesi; bir bölgenin kullanılabilir üretiminin (iç üretim) o bölgenin talebini ya da yurt içi kullanımını (insan, hayvan ve endüstrinin bütün ihtiyaçlarını) ne ölçüde karşılayacak durumda olduğunu gösteriyor. Değerin, 100'den küçük olması, üretimin yurt içi talebi tam olarak karşılayamadığı durumu temsil ediyor. 100'den büyük olan bir değer, iç ihtiyaçları geçen, ihraç edilebilir ve/veya stoklanabilir miktarların varlığını gösteriyor.
Buna göre tahıl ürünleri toplamı için 2020-2021 piyasa döneminde yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama derecesi (yeterlilik derecesi) %97,4 olarak gerçekleşmiş. Toplam tahıl üretiminde en büyük paya sahip olan buğdayın yeterlilik derecesi %102,3 (durum buğdayında %259, ekmeklik buğdayda %89,2), yem sanayinin en önemli girdilerini oluşturan arpanın yeterlilik derecesi %97,1, mısırın yeterlilik derecesi %84,9, soyanın yeterlilik derecesi ise %5,4 olarak gerçekleşmiş.
Makarnalık buğday üretimi neredeyse iç tüketimin iki buçuk katı görünüyor. Sevindirici bir rakam. Dünyanın en kaliteli makarnalık buğdayı orta ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde yetişiyor ve 1 milyon tonun üzerinde makarna ihracatı var. Her ne kadar makarna ihraç eden ülkeler içinde ton başına geliri en düşük olan Türkiye ise de neticede döviz girdisi sağlanıyor.
Ekmeklik buğdayda yeterlilik düzeyi %90’a yakın. Bu rakamları tutulduğu dönemde Türkiye 10 milyon tonun üzerinde buğday ithalatı gerçekleştirmiş. Un ihracatında Türkiye 3,3 milyon ton ile birinci sırada yer alıyor ama ton başına geliri son derece düşük. Peki ithal ettiği buğdayın geri kalanı nereye gitmiş? İhraç edilen un için ithal edilen buğdayın yarısı bile kullanılmıyor. Peki yeterlilik endeksi nasıl oluyor da %90’ı buluyor anlamak mümkün değil.
TÜİK’in raporunda şeker pancarında yeterlilik endeksi %100 görünüyor. Aynı dönemde Türkiye 550 bin ton şeker ithal etmiş. Açıklaması kolay. Şeker ve şekerli mamul ihracatı yapılmış. Kendi şeker fabrikaların dururken neden kendi malını satmıyorsun demezler mi adama?
Halen nohut, mercimek, kuru fasulye ithal eden ülke, nohutta kendine yeterlilik endeksini %100’ün üzerinde çıkarmış. Hem ithal hem ihraç ediliyormuş da ondanmış.
Hangi rakamlardan yola çıkılarak bu hesaplamalar yapılıyor anlamak mümkün değil. Neticede ithalat artıyor, paranız pul oluyor. Kime neyi iyi göstermek istiyorlar bilinmez ama kişi başına et tüketimi arttı deyip, dünyanın hayvanını içeri sokan zihniyet çiftçisine inek kestiriyor. Ceremesini Türk çiftçisi çekiyor.