Küresel ısınma ve kuraklık artık bağırıyor. Sağır sultan duydu ama yetkililer de duyar inşallah.

Küresel ısınma ve kuraklık artık bağırıyor. Sağır sultan duydu ama yetkililer de duyar inşallah. Kuraklık eylem planlarının süratle devreye sokulması gerekiyor. Gıda üretiminin güvence altına alınması, kurağa dayanıklı türlerle üretime geçilmesi, bunun için ıslah çalışmalarına yoğunlaşılması önem arz ediyor.
Dünya yerel genotiplerden yararlanma konusunda, kurağa ve sıcağa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi için önemli çalışmalar yapıyor.
Yerel çeşitlerden gelen dayanıklılık karakterlerini yeni, yüksek verimli, kaliteli ürün veren çeşitlere aktarma çalışmalarında epey mesafe alınmış görünüyor. Birileri yapıyor, onları kullanırız zihniyeti yerine, mevcut gen kaynaklarını kullanmak, kurağa ve sıcağa dayanıklı çeşit geliştirmekte yarar bulunuyor.
Sıcaklık rekorlarının kırıldığı bir yılın ardından, Earlham Enstitüsü'nün Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (CIMMYT) ile iş birliği içinde yaptığı araştırma, iklim değişikliği karşısında ürün direncini ve gıda güvenliğini iyileştirmede umut vadediyor.
Meksika'da yürütülen tarla denemelerinde, onlarca yıldan bu yana geliştirilen buğday çeşitlerinin değişen iklim koşullarına dayanmada zayıfladığı görünüyor. Bu nedenle kraklık ve yüksek sıcaklığa toleranslı yerel çeşitlerden yararlanmak gerektiği belirtiliyor.
Sıcaklıklar yükseldikçe, normal sınırların üzerine çıktıkça, yüksek verimli buğday çeşitlerinden ürün almak zorlaşıyor. Oysa düşük verimli yerel çeşitler yüksek sıcaklıklara daha iyi dayanıyor ve ürün veriyor. Son 70 yıldan bu yana yapılan ıslah çalışmalarıyla yüksek verimli çeşitler elde edilmiş, yerel çeşitler unutulmuş, çoğu kaybolmuş olsa da gelecekte eski çeşitlere daha fazla ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor.
Buğday, dünyada diğer ürünlere göre insanoğlunun enerji ihtiyacının karşılanmasında daha üstün görünüyor. Ancak buğday ıslahı çalışmalarının genetik çeşitliliği azalttığını kabul etmek gerekiyor. Son zamanlarda değişen iklim koşullarına toleransın azaldığı açıkça görülüyor.
Buğday, küresel olarak tüketilen kalorilerin yaklaşık yüzde 20'sini karşılıyor. Ancak bugün yetiştirilen çeşitlerin çoğunluğu sıcağa ve kurağa dayanımda zorlanıyor.
Meksika'nın Sonora çölünde iki yıl süren tarla denemelerinde yaygın olarak üretimde kullanılan çeşitlerle Meksika ve Hindistan’dan temin edilen yerel çeşitlerin melezlenmesiyle geliştirilen yeni çeşitlerin umut vaat ettiği görülüyor.
149 çeşitle yürütülen denemelerde melezlerin ıslah çeşitlerine göre, Sonora Çölünde kuraklık ve yüksek sıcaklık koşullarına daha fazla tolerans gösterdiği belirtiliyor.
Çöl koşullarında yerel genotiplerle elde edilen melezlerin kültür çeşitlerine göre %50 oranında daha yüksek verim vermesi, artan sıcaklık ve kuraklık koşullarında buğday üretimini güvence altına almada önemli görünüyor. Araştırmanın ilginç yanı da kuraklığın olmadığı koşullarda melezlerin kültür çeşitleriyle aynı verim düzeyine sahip olmaları.
Türkiye yerel buğday genotiplerinin en çok kullanıldığı coğrafyalardan biri. Buradan hareketle, üstün verimli çeşitlere kurağa ve sıcağa dayanıklılık genlerinin bir an önce aktarılması ve yeni çeşitlerin geliştirilmesi gerekiyor. Bu avantajın bir an önce kullanılması, yakın gelecekte Akdeniz havzasında artan kuraklığa karşı kullanılabilecek çeşitleri geliştirmekte yarar görünüyor.